03/03/2024
Yeni bir şarkı çıkmış, onu dinliyorum saatlerdir. En sevdiğim, pek de bilinmeyen bir grubun yeni şarkısı. Dediler Ki'nin Küçücük Bir Umut şarkısı, mutlaka dinle. O kadar biz ki, Alaz. Gözümü kapattığımda yalnızca yan yana duran bedenlerimiz canlanıyor gözümde.
Yan yana nasıl duruyoruz çok merak ediyorum. Ne kadar hayal etmeye çalışsam da yapamadım. Belki sen geldiğinde öğreniriz, ne dersin?Demişsin ya hani “Göğsümde saklamak istiyorum seni” diye. Ben de Alaz, ben de. Çok istiyorum hem de.
Yine nefes aldığımı hissediyorum. Bu masaya ne zaman otursam hep böyle hissediyorum, özgür. Kalbimi okuduğun için teşekkür ederim. Görünmez falan da değilsin ayrıca. İnsanlar görmek istemiyor.
Ben görüyorum, seni. Ben duyuyorum, hissediyorum. Alaz… Çok değişik hissediyorum ben. Sanki kalbim göğsümden taşacakmış gibi. Neler oluyor içeride kestiremiyorum. Tek bildiğim kendimi çok iyi hissettiğim.
Keşke bizi kimsenin bulamayacağı ıssız bir yerde küçücük bir kulübede yaşasak. Kimse ulaşamasa bize. Biz birbirimize zarar vermeyiz ki? Kıyamam ben sana, Alaz. Kalbini elime almaya bile korkarım bir yerine zarar gelecek diye. Gözlerim bile titrer.
Fotoğrafına bile titrek gözlerle bakıyorum, uzun süre bakamıyorum. Bakışlarındaki duygular öyle bir ele geçiriyor ki bedenimi, sanki yok olacakmışım, fotoğrafa hapsolacakmışım gibi hissediyorum.
Bana hissettirdiğin bu tuhaf şeyi tanımıyorum.
Önceden hüzünden nefes alamazdım, şimdi ise özlemden alamıyorum. Buraya taşındığımdan beri babamla özlem giderdik. Anılarıyla yaşadım, gecelerce ağladım. Ama en sonunda onun bu evdeki yokluğuna, her şeye rağmen kalbimde bıraktığı sıcaklığa alıştım.
Ama bir yanım çok üşüyor, Alaz. Hiç tenine dokunmadığım birisinin özlemini bu kadar hissetmek çok garipmiş. Gel artık. Diziyi beraber izleyelim, beraber yapalım her şeyi.
Seni Pamuk’a anlatıyorum. Adını duyunca kulaklarını dikiyor hemen, kapıya gidiyor, açmaya çalışıyor. Pamuk da özledi seni, Alaz. İkimiz de senin gelmeni bekliyoruz.
Uykularım düzene girdi, artık yemek yerken korkmuyorum. Okulda daha aktifim, gülmeye, konuşmaya başladım. Kızlar çok şaşırıyor hatta. Her gece bu şöminenin karşısına geçip mektuplarını tek tek okuyorum. Meğersem ilk zamanlar ne kadar da çekingenmişiz. Ama garip bir şekilde hala sorduğum bütün soruları hatırlıyorum, cevapların yabancı değil. Yalnızca bir şey fark ettim. Her mektupta biraz daha düzeliyor yazın.
Zaten yazını çok sevdiğimi söylemiştim. Ama daha da güzelleşiyor, özenli hale geliyor.
Alaz. Çok güzelsin. Tamam, evet çok yakışıklısın ama çok da güzelsin. Sezen’in bir şarkısı var, “Erkek Güzeli” diye. Bir Sezen sana yazmadı ama başka bir Sezen sana ithaf ediyor. :)
Biliyorsundur bence şarkıyı…
Benim anlatacak bir şeyim kalmadı, Alaz. Yıllarca birbirine benzer günler yaşadım, zamanla içime kapandım. Sonrası rutin işte, annem görmedi beni. Yaşar Abi’yi hep ön plana attı. Ben hep ayak bağıydım. En sonunda da kapının önüne koydu zaten.
Ama artık hepsine karşı güçlendim. Önceden düşünmesi bile zulüm verirdi bana. Ama şimdi… Daha güçlü hissediyorum kendimi. Bunlarla yaşamayı öğrendim. Annem iyi ki kapının önüne koymuş beni. Yoksa böyle olmazdı, biliyorum. Eğer bu mektuplaşma işi ben o evdeyken olsaydı senin mektupların yastığımın altında değil de çöpte olurdu. Ben de ağlayarak yırtılmış parçaları birleştirmeye çalışır, beceremeyince daha da kahrolurdum.
Öyle olmadı. Bu yüzden ona bir teşekkür borçluyum sanırım.
Her neyse…
Gelelim Yabani’ye. :) Asi güzel kız, evet. Ama ben Alaz’ı da bayağı beğendim ya, neden öyle diyorsun çocuk hakkında? Tamam biraz kıl bir tip ama… Ne bileyim hoş çocuk bence. Şahsen yolda görsem döner bir daha bakarım yani. Yüzüklü ellerine de bayıldım! Elleri çok güzel. Bakışları falan… Sıcak bastı, Alaz bir saniye.
Geldim tamam. Ayrıca Asi kesin o Alaz’a haddini bildirir. Ama ben aralarındaki ten uyumuna bayıldım! Çok iyi olacak onlar bak görürsün. Ama haklısın, Asi o Yaman’a nasıl bakmış? Cesur daha yakışıklı bence! Neyse ki sonra Alaz’a dönecek. Her insan hata yaparmış, Asi’nin hatası da Yaman oluversin, ne olacak? Değil mi ama, Alaz?
Bertan ve Rojbin’in hesabına ben de baktım. Rojbin çok güzel kız da Bertan’ın dövmeleri ne öyle ya! Ay bayıldım, çok yakışmış, Alaz! Bir de uzun uzun inceledim biliyor musun? Çok iyi adam vallahi. Tipsiz falan değil gayet de benim tipim. Ayrıca benziyorsunuz, ona hakaret ederek kendine de haksızlık ediyorsun bence…
34 yaşında olmasına çok şaşırdım daha genç gösteriyor. Onun dışında dizi genel olarak iyi sayılır da. Asi ve Alaz dışında pek numarası yok gibi. Gerçi Türk dizisi, ne bekliyorsak? Birkaç bölüme beyin yakmaya başlar. Biz de Asi ve Alaz sahnelerini izler geçeriz, bir şey olmaz.
Sen gelince neler yaparız bence biraz bunu konuşalım! Mesela dedektif oyunu var ya, çok oynamak istiyorum ben onu, Alaz! Onu oynayalım mı? Aklına gelen şeyleri bekliyorum mutlaka!
Bir de aklıma bir şey geldi. Zarfa bir kitap koydum. Çok uzun değil. Onu okuyup hoşuna giden yerlerin altını çizebilir misin? Ben de yaptım aynı kitaba aynı şeyleri. Zaten benimkilere denk gelirsin mutlaka. Merak ediyorum.
İkimize ait bir kitaplık olsun istiyorum. Okuduktan sonra sen de bir kitap belirle. Elinde varsa oku, altını çiz ve bana yolla. AsLaz Kütüphanesi yapalım. Olur mu?
Kendine çok dikkat et.
İyi ki varsın.
Bu arada, resme bayıldım. Teşekkür ederim. :)
Hoşça kal, Alaz.
Asi Sezen Akyel
Gülümseyerek sayısız kere okuduğu mektubu kenara attı. Kolunun sızlamasıyla yüzünü buruşturdu. Asi o dizideki Alaz denen herifin dövmelerini çok sevmişti. O da gidip kolunu kaplatmalıydı. Mektubu alır almaz yaptığı ilk iş bir dövmeci bulup model olarak seçtiği Bertan Asllani’nin kolunu gösterip bizzat aynılarını yapmasını istemişti.
Dövmeci aynı anda yapmasının mümkün olmadığını söylese de bir türlü dinlememiş, zorla tüm kolunu tek seansta kaplatmıştı. Şimdi ise acısını misliyle çekiyordu. Bu acıyla Asi’nin gönderdiği kitabı nasıl okuyacağını düşünmeye koyulmuştu.
“AsLaz…”
Sırıtarak söylediği kelimeyle birlikte kolunun sızlaması da bir olmuştu. Gerçekten bunu hangi akla hizmet yapmıştı? O Yabani dizisindeki Alaz Soysalan denen soytarı yüzündendi tabii ki! O olmasaydı Asi dövmelerine bayıldığını söylemeyecek, Alaz da kıskançlık krizine girip kendisini Paris sokaklarında dövme arayışında bulmayacaktı!
Derin bir nefes aldı. Asi’nin aksine kendisine hissettirdiği tuhaf şeyi biliyordu. Artık tanımıştı. Bunun adı aşktı. Her şeye rağmen, bütün siyahlıklara inat parıl parıl parlayan bir beyazdı, umuttu. Alaz’ı tekrar anavatanına bağlayan kırmızı iplikti. Dudakları keyifle iki yana kıvrılırken laptoptan açtığı “Erkek Güzeli” şarkısını tekrardan başlattı. Ne de olsa Asi Sezen, bu şarkıyı kendisine armağan etmişti…
YOU ARE READING
kuru mürekkep
Fanfictionbir yeşilçam filmini hatırlatır belki size kim bilir? asi sezen ve alaz karaca'nın eski türk filmi tadındaki mektuplaşma serüvenine davetlisiniz.🤍