10. KARINCA

2K 403 193
                                    

Mehmet Erdem- Sensiz Ben Olamam

•••
VEYL ATEŞİ

||BÖLÜM 10: KARINCA||

Yağız'dan,

   Ay ışığı senin için dans eder, güneş her gün senin için doğar. Kalbin yeniden atmak için gün sayıp, can atar. Sadece kalkıp peşinden koşacaksın. Neye ihtiyacın varsa içinde, kavga etsen de her gün kendinle; kendine inancını asla kaybetmeyeceksin!

   Kıyılarıma vuruyordu dingin dalgalar. Yüreğim çalkalanıyordu. Dudaklarımda aldatıcı harfler dans ediyordu. Adalet yoktu avuçlarımın içerisinde kırıştırdığım hayatımda! Kaderim, izmerite sarılıydı; çektikçe içime külleniyordu.

   Üşüyordum, soğuk betona yasladığımda sırtımda biriktirdiğim yüklerim vardı. Isıtmıyorlardı beni; hepsi buzdandı. Öldüren bir zehir kahroluyordu uyuşmuş parmak uçlarımda. İçime sızmaya çalışıyordu. Damarlarım kabul etmedikçe zihnim ona ev sahipliği yapmıştı. Acıdı beynimin içinde ki kıvrımlar.

   Yanı başımda boyumdan kısa bir yatak vardı. Üzerinde ince bir örtü. Girsem içine ısıtır mıydı beni? Açıkta kalırdı kaldırımlara dost ayaklarım. Erir miydi sırtımda buz tutan yüklerim? Yan yatsam kıvrımlarımda dolanan zehir, kulaklarımdan dışarı akar mıydı?

   Çenemin altında dizlerim vardı. Zayıftım kemiklerim birbirine batıyordu. Uzatsam yere ayaklarımı kara sular diner miydi? Uyuşan bacaklarımın bağı çözülür müydü?

   Gözlerimin uzandığı noktada bir demir parmaklık, vezirdi önümde! Öldürsem veziri, özgürlüğümü bana geri verir miydi? Aldatsam onu yaralarımdan taşan kanda, boğulur muydu sahibi?

   Sadece kaçsam beni bana bırakır mıydınız?! Söz veriyorum uzak kalırdım sizden. Çekilirdi ruhum, bedenimin içine; takılırdı gölgem, bir ağacın dalına! Kimseye ilişmezdim. Aramazdım geçmişimi! Silinirdim; izim kalmazdı! Bir mezarda açan diken olurdum da yine de sesim soluğum çıkmazdı!

   "Abi!" Nezaharethanede Anıl'ın sesi kulaklarımı doldurunca tavana sabitlediğim uyku sersemi gözlerimi ve çatallaşmış düşüncelerimi parmaklıkların ardına çevirdim oldukça yavaş bir şekilde. "Abi, neden yatağın üzerine değilde soğuk betonun üzerine oturuyorsun?" yataklar ısıtmıyor. Taş betonlarda üşütmüyor artık! İçimden geçenleri içime bıraktım. Birbirlerini yesinler orada! Sesimi çıkartmadan yerimden doğrulup yanına ulaştım. Yanına derken aramızda koskoca demirden engeller vardı.

   "Günaydın! Rahat edebildin mi?" çok rahattım. Bütün gece ufak bir karıncayla arkadaşlık kurdum. Elime verilen ekmeğimi onunla bölüştüm. İlk an da korktu benden herkes gibi fakat sonradan alıştı. Anlattım ona başıma gelenleri. Ardından sordum neden böyleyim diye! Belki haberi vardı benim bilmediklerimden. Fakat hep sustu sadece yanımdan bir an olsun ayrılmadı!

   Ağaçlarda öyledir biliyor musun? Önce kabul etmezler fakat içlerine girdikçe de bırakmazlar, ormanda yolumu kaybettirirler; saklarlar beni kovuklarında!

  "Çok sessizsin." değilim. Aksine çok gevezelik ederim. Dilim lal olur fakat zihnim, düşünlerimle sürekli münakaşa içinde sohbetlere dalar.

   "Anıl, sadede gel!" Sabırlı bir insandım fakat bugün sabrımı askılığa asıverdim.

   "İyi değilsin biliyorum ama yine de tekrar düşünsen?" Oldukça iyiyim. Bir enkazdan daha sağ kurtarıldım. Belki iman tahtama bir demir parçası daha saplandı; belki göğüs kafesim yırtıldı lakin iyiyim! Bu yazdıklarım ne ki siz bir de geçmişimin pas tutmuş yankılarını dinleyin!

VEYL ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin