28. CANHIRAŞ

1.1K 156 174
                                    

Koray Avcı - Sen Yoksun

•••
VEYL ATEŞİ

||BÖLÜM 28: CANHIRAŞ||

{Bunca felaketin arasında sevesim var seni, dizlerime başını koyup okşayasım var saçlarını!}

Mina'dan,

Bir yerde şöyle bir şey okumuştum: 'Yokuşların sonunda yok oluşlar varmış. Bilseydim nefes nefese koşmazdım.'

Benim yolum hiç bir zaman dümdüz olmamıştı. Hep yokuş yukarıya koşmak zorunda bırakılmıştım. Fakat bu kez, sonunda yok oluşların olduğunu bile bile kendi isteğimle nefes nefese tırmanıyordum o yokuşu. Ciğerlerim soluk alıp vermeyi unuturcasına öyle nefes nefese..

Düz yolda bile ayağım belki taşa takılır diye korkup önüne bakarak yürüyen o kadın, sırf gölgesinde serinleyebilmek umuduyla güzel adamın dağlarını korkusuzca tırmanıyordu...

Anlatmak istediğim çok şey vardı. Çocukluğumdan beri içimde biriktirdiğim bütün yalanlarımı artık omuzlarım taşıyamaz hale gelmişti. Yağız'ın yüzü her geçen gün biraz daha umut ışığıyla aydınlanıyordu. Bunun kısa sürmesini istemiyordum fakat bazı şeylerin yaklaştığını hissedebiliyordum...

Akşam olmuştu. Güzel adamım kanepeye uzanmış, gözlerini sobaya dikmiş, odunların yavaş yavaş yanışını izliyordu.

Her gece kendi kendime o anı düşünerek göğüs kafesimin içinde ki kuş sürülerinin kanatlarını çırpmasına neden olan bir hayalim vardı. Yanına gitsem kabul eder miydi?

Elimde ki bardağı son kez yudumladım. Boğazımdan geçmeye çalışan su, düğüm düğüm oldu, yutkunamadım, dizlerimin titrediğini hissediyordum.

Yapabilirsin Mina!

Su bardağını tezgahın üzerine bırakıp yavaşça Yağız'ın yanına doğru ilerledim. Başını uzattığı yöne doğru tam kanepenin dibine çöktüm. Dümdüz kaşları hafifçe çatıldı. Ne yaptığımı sorgular gibi bakıyordu.

Yüzene doğru yaklaştım. Karaya çalan ela gözlerini saklayan, ruhumu serinleten yelpaze kirpiklerini şimdi daha iyi görebiliyordum.

"Bir, iki, üç, dört, beş..." fısıltıyla saymaya başladım. Hayaliyle bile kanatlanan kuşlar, şimdi yüreğimi iki parçaya ayıracak gibi çırpınıyordu. Bugün o parmaklıklardan kendilerini kurtaracaklardı belli.

Saymaya devam ettim...

"Ne yapıyorsun?" hırıltılı sesi kulaklarımı doldurdu. Sesinin yoldaşı olurum ama şimdi susmalısın Yağız!

"Sus! Kirpiklerini sayıyorum. Al işte unuttum. Bir, iki, üç..." unutmak mı? Asla!

Bir hayalim vardı: kirpiklerini tek tek sayacaktım. Sonra kaldığım yeri unuttum deyip yine sayacaktım.

Elimi kaldırıp parmak uçlarım ile kirpiklerine dokundum. Gözlerini yavaşça kapattı. "Mina!" tekrar mırıldandı. "Hımm!" dedim.

Unuttum!

Bir... Bir gece öyle ansızın sokağında kayboluverdim. Bir daha kendimi bulamadım, bulmak istemedim.

İki... İki kez intihar mektubu yazdım sana, ilkinde yalnızca adını yazabilmiştim. Bu tek kelimelik upuzun bir mektupdu. Çünkü senin adın, benim hayatımın özetiydi. İkinci mektupda ise sana babanı anlattım.

VEYL ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin