Hoş geldinizz, keyifli okumalar ❤️
Sorumuz:
En sevdiğiniz mevsim?
Gelen Çağrı Poyraz
Elim reddet tuşuna giderken resmen imdadıma yetişen zamanlamasıyla mırıldandım kendi kendime. "Teşekkürler..."
"Rica ederim."
***
Hemen solumdan gelen sesle birlikte olduğum yerde korkuyla sıçradım. Başım arabanın tavanına çarpmak yerine yumuşak bir şeye çarpmıştı. Üst bedenimi içeriden çıkarıp dizlerimin üzerine çöktüm. Elimi de deli gibi atan kalbimin üzerine yerleştirip nefeslenmeye başladım.
Bir eli hala arabanın tavanında olan Poyraz'a çevirdim şaşkın bakışlarımı. "Korkacağını düşünmemiştim." dedi en az benim kadar şaşkın olan bakışlarının eşliğinde.
Ağlamaklı bir sesle isyan ettim. "Niye ben insan değil miyim?!" Dudaklarına yerleşen ufak tebessümle birlikte benim gibi yere çöktü. Küçük bir çocukla konuşurmuş gibi eşitledi boyumuzu.
"Neden açmadın aramamı?"
"Pek açabilecek durumda değildim bence." dedim somurtmaya devam ederken.
"Diğerlerini peki?" Ona cevap veremezdim işte.
"Sırası mı şimdi?" Başını sallayıp yere baktı bir an gözlerini tekrar gözlerime çevirmeden önce.
"Haklısın, şu an başka sorularım var." Doğrulup iki elini uzattı tutmam için. "N'apıyorsun burada?"
Ona uzandığımda ellerimi es geçip kollarımı kavradı, bana bırakmadan ayağa kaldırdı. "Eylem davet etti." Göz ucuyla arabaya bakıp ekledim. "İkimizi."
Korktuğum sırada koltuğa tekrar düşürdüğüm telefonumu alıp arabanın kapısını kapattı, ben de kilitledim. "Neden haber vermediniz?" diye sordu ona katılmamı bekleyen ufak adımlarla girişe yönelip.
"Sürpriz." dedim sürpriz havasından yoksun bir sesle yanında yürürken. "Alp nerede?"
"Kapıda bekliyor." Bunun üzerine ikimiz de bir şey demeden ilerledik bir süre. Ancak sessizlik beni rahatsız edince bozmak istedim.
"Elin acıdı mı?" diye sordum göz ucuyla az bakıp. Yeni fark etmiş gibi kontrol etti sağ elini göz hizasına getirip.
"Hayır, hem seni korkutmamım bedeli oldu."
Gözlerimi devirdim. "Ne demezsin."
Duvarın dibinde sıkıntıdan bayılacak gibi duran Alp görüş açımıza girdiğinde gülümsedim. Bizi fark ettiği gibi duruşunu düzeltip demir kapıyı açtı.
"Dondum lan hızlı olun!"
"Sen neden montunu almadan çıktın?" Bu soru Alp'in aksine banaydı.
"Telefonumu almak için çıktım çünkü." Telefonumu almayı yine unuttuğumu hatırladım. Yüzümdeki ifade komik bir hal alınca bunu bekliyormuş gibi bana uzattı az önce ceplediği telefonumu.
"Keşke tuttuğun kinleri de bu kadar çabuk unutsan." diye mırıldandığında kaşlarımı çatıp dişlerimin arasından konuştum biraz Alp'in duymaması için.
"Sana kinli değilim."
"Kendimden bahsettiğimi hatırlamıyorum."
"Kinlenmek üzereyim." Tatlı bir gülümsemeyle karşılık verdiğinde gözlerimi kaçırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portre | Yarı-Texting
Romance"Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?" dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla g...