💎
10. Bölüm: Kenetlenen Eller
Lana Del Rey, Art Deco
"Küçük bir parti kimseyi incitmez, bu yüzden sorun yok."
💎
Yedi yıl önce.
Oturduğum yerde arkama doğru yaslanıp ince, kırmızı hırkamın en baştaki hariç tüm düğmelerini açtım. Hava çok sıcaktı ve biz gecenin bir yarısı bahçede oyun oynuyorduk. Yaz tatilinde olduğumuzdan sürekli olarak birbirimize gidiyor tatilin keyfini çıkartıyorduk. Ailelerimiz yakın olduklarından geç saate kalmakta sorun yoktu. Bu yüzden kafam rahattı.
"Tamam. Kağıtları hazırladık başlayalım artık." Tanıl, Gece ve Toprak'ın arasına oturup oluşturduğumuz çembere katıldı ve elindeki cam kâseyi ortaya bıraktı. Tanıl'ın hemen arkasından gelen Karansa kuzenimle arama girerek tamamen bana yakın oturdu. Bugünlerde çok enerjikti ve onu böyle görmek beni istemsizce mutlu ediyordu. Basketbol hayalinin peşine takılmıştı ve kimsenin onu durdurmasına izin vermiyordu.
"İlk kim başlıyor?" Simay'ın sorusuyla birlikte Toprak elini kaseye daldırıp bir kağıt seçti ve vakit kaybetmeden açtı. "Stefan Zweig, Clarissa." Toprak bir süre kitap hakkında düşünürken ben de konusunu hatırlamaya çalışıyordum. Oynadığımız oyun bizim yaşımızdakilere ne kadar eğlenceli gelirdi bilmiyorum ama biz fazlasıyla hem eğleniyor hem de kırılıyorduk. Oyun, birisinin kağıtlarda yazılı olan yazarlar ve kitaplardan birini seçmesiyle başlıyordu. Eserini ve yazarını öğrenen oyuncu bir fikri varsa konuşuyor yoksa aramızdan birisine paslıyordu. Kitabın konusunu kısaca anlatıyor ve daha sonrasında aramızdaki kişileri karakterlerle bütünleştiriyorduk.
Bence eğlenceliydi bazen de üzücü. Ama keyif almak öncelikli hedefimizdi her zaman.
"Clarissa hayatını tanıştığı Leonard'la romantik bir aşk yaşayarak değiştiriyor. Leonard, Clarissa'yı mutlu edip ona istediğini veriyor ancak bu ilişki kısa sürüyor çünkü Leonard aniden çıkan bir savaş yüzünden cepheye gitmek zorunda kalıyor. Clarissa'ysa bu duruma üzülüyor ve belirsizlikle boğuluyor. Savaşın yıkıcılığı tabii ki de Clarissa'yı derinden etkiliyor. Ancak arkadaşı ve profesörün de desteğiyle hayatta kalmayı başarıyor. Kendinde yeni bir hayat kurup Leonard'ın geleceğine dair umut besliyor. Ancak Leonard gelmiyor." Derin bir nefes çekti içine.
"Clarissa yerinde olsam Leonard yerine başkasını bulurdum. Umurumda olmazdı. Yaptığı aptallık." Gece kafasını geriye atıp konuştuğunda yüzümü buruşturdum. "Daha önce kimseyi Clarissa'nın sevdiği gibi sevmemiş olmalısın. Kitabı okudun mu?" Sorumla kafasını normal haline getirip bana baktı. "Evet. Ayrıca aşk ve sevgi farklı şeyler. Clarissa, Leonard'ı sevmiyordu ona aşıktı. Âşık olmak aptallıktır çünkü deli eder adamı. Ondan başka bir şey düşünemezsin." Dudaklarımı ıslatıp yerime biraz daha sindim. "Clarissa, Leonard'ı seviyordu. Hem Leonard'ı düşünmek için âşık olmasına gerek yok. Adam savaşa gitmiş ve bir daha dönmemiş sen olsan merak etmez misin?"
Tek kaşını kaldırıp konuştu. "Kimi?" Dudaklarımda imalı bir gülüş belirince oflayıp kafasını başka tarafa çevirdi. "Ben Clarissa'nın umudunu gereksiz buluyorum. Karakterlere gelecek olursak..." Hepimize tek tek baktıktan sonra karar vermiş olacak ki devam etti Toprak. "Tanıl, Leonard olurdu. Clarissa'ysa Gece. Profesör; Karan. Franz yani Clarissa'nın en yakın arkadaşıysa Simay olurdu." Gece yüzünü buruşturup arkasındaki yastığı Toprak'a fırlattığı gibi Toprak yastıktan kaçıp eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Beyaz Frezya
Teen FictionNBA oyuncusu olan Karan Tanzer ve Milli Voleybolcu olan Saye Hazal'ın geçmişteki hatalarını düzeltmeye çalıştıkları bir evren.