^^Diyeceğim bir şey yok.^^
(1 Ay Sonra)
Yazardan...
Aşklar ve savaşlar hep vardı dünyada, türün devamı için ikisi de varlığını sürdüren bir olguydu. Bazıları aşkları için savaştı,bazıları savaştığına aşık oldu.
Üster sevdiği için değil savaşmak,ölmeye razıydı. Ta ki sevdiği kadın onu bırakana kadar. Ondan sonrası zaten ölü bir ruhun yaşayışı gibiydi.
Koskoca bir ay geçmişti dönüm noktasından,annesi haindi. Annesinin acısına üzülmeye vakti olmadan bir de Özge onu terk etmişti. Kalbi iki yerden ellerinin arasına kanlarla düşmüştü.
Terk edildiğini kavraması güneşin doğması gibi sürekli tekrarlanan bir döngü oldu,her gün sorguluyordu. Evden işe gidiyordu ama hayattan aldığı tek zevklerin gitmesi,ölmek için bir imzaydı.
Üster'in terk edilmesinin yanında Ege de ona kader ortaklığı yapmıştı, onunda yıkılışının 1 ayıydı. Ciddi ciddi Gülin her şeyi bırakıp gitmişti, Ege bunu önceden söyleseydiler gülüp geçerdi ama olmuştu bu.
1 ay yediği yemek yemek değildi,sadece ölmemek için su ve ekmek yiyordu. Bunun dışında ağzına yemek almak istemiyordu, hâlbuki o yemeğe aşık bir adamdı.
İçtiği şu genzini yakıyordu, ekmek o kadar kuru geliyordu ki onu dâhi yemek istemiyordu. Başta onu aradı ama bulamadı, tamamen gittiğini 2 hafta da kavramıştı.
Geri kalan günleri hayat sadece siyahtı, kimseyle konuşmaya kalkmıyordu. Küfür edecek mecali bile yoktu, halsizdi. Uykusuzluk çekiyordu,o gitti gideli.
Üster her zamanki ruhsuzluğuyla askeriyeye girdi, her girdiğinde buraya sinir kat sayısı artıyordu. Anılar önüne seriliyordu, üstüne Hain Üsteri görmekte nefretini canlandırıyordu.
Herkesin olduğu odaya sessizce girdi, bir kişi hariç hepsi burdaydı. Gözüne sadece Ege çarpmıştı, duyduğuna göre o da onun gibi terk edilmişti. Hâlini bir Üster anlardı ama hiç konuşmamışlardı.
Boş bulduğu koltuğa yerleşti, duvarın beyazlığını inceliyordu. Günay yandan yana ona korkarak bakıyordu, görmüştü onun adam öldürdüğünü.
Fırat televizyonun sesini iyice açıp elindeki anasının yolladığı peynirli böreği yiyordu, yerken tabii şaşkınlıkla Ege'ye bakıyordu. Eskiden olsa elinden böreği kaptığı gibi yerdi, şimdi ne olduğunu biliyordu. Herkes biliyordu Gülin'in Egeyi terk ettiğini.
Üstüne gelmiyorlardı, üzülüyorlardı. Tim eksikti Gülinsiz, Gülinin eksikliği Ege'ye de yansımıştı.
Fırat Egeyi anlıyordu ama Üster'in bu hâlini anlamlandıramıyordu, kendini tutamayıp alayla"Hadi Ege Komutanımı anladım da siz niye böylesiniz Üster Komutanım?"
Üster ellerini sıka sıka Fırat'ın sorusunu es geçti, Ege de bu soruya sadece tiksinerek baktı.
Herkes durgundu, ta ki odaya güle seke gelen hain hariç. Bilerek daha da güldü,hepsine inat yapıyordu bunu. Acılarını ayakları altına alan bir komutan olmazdı ama o öyle yapıyordu.
"Ne bu haliniz lan,gülün biraz." Diyerek baş köşeye oturdu,bu sırada Üster içinden ona saymakla meşguldü. Yüzündeki ifadeyi korumaya çalışıyordu ama nereye kadar koruyacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Harekâtı(Düzenleniyor)
Jugendliteratur13 yıl önce bana istemeden de olsa iz bırakan adam,gelmiş 13 yıl sonra izlerini öperek kapatmaya çalışıyordu. Kapanır mıydı her yara öyle kolay kolay,kendinden emin bu yolda ilerliyordu. Bana yeni bir hayat vaad edemezdi ama bana yeni bir ben oluştu...