Ertesi gün
"Yongbok... Kalk hadi."
Gözlerini yavaşça araladı Yongbok. Görüş açısına giren babasıyla doğrulmuş ve elini dağılmış saçlarına daldırmıştı.
"Ne var?" Uykulu sesiyle konuşarak ayağa kalkacaktı ki başının dönmesiyle bu girişimden vazgeçmişti. Gözleri saate kaydı. Yaklaşık 1 gündür uyuyordu, dün şirkete de gitmemişti.
"Hastaneye gideceğim geliyor musun?" Babasının sorusu üzerine "neden?" Diye sorduğunda Bay Lee iç çekmiş ve oğlunun yanına oturmuştu.
"Hyunjin'in kardeşini görmek için. Annenin yanına gelmiyorsun ancak Seungmin'i görsen iyi olur. Sonuçta Hyunjin'in sevgilisisin öyle değil mi?" Son cümlesini söylerken gözlerini kısmış ve oğlunun yüzüne bakarak ifadesini kontrol etmişti. İkilinin sevgili olduğu konusunda hâlâ şüphe duyuyordu.
"Ben dün gittim görmeye. Şirkete geçeceğim." Yalan söylese de kısmen doğruydu söyledikleri. Sonuçta Seungmin'i kurtaran oydu. Kimse bilmese de.
Başıyla onayladı Bay Lee. Gözleri anlık Yongbok'un sarılı eline kaysada sorduğunda cevap vermeyeceğini bildiği için görmezden geldi. Evden ayrıldı ardından. Yongbok ise önce uzun bir duş aldıktan sonra üstünü değiştirmiş ve şirkete gitmek üzere evden ayrılmıştı. Uzun süre uyuyarak dinlendiği için şimdi düne göre daha iyi hissediyordu ancak bu onun hâlâ sinirli olmadığı anlamına gelmiyordu.
Dalgın gözleri yoldayken elleri sıksıkı tutuyordu direksiyonu. Sadece... Sadece bir kereliğine iyilik yapmıştı. Hayatı boyunca belki de bu bir ilkti. Fakat yaptığı bu iyilik karşılığında tokat yemişti.
Alayla güldü arabayı durdururken. Şirketin önüne çoktan gelmişti ancak inmek yerine bir süre beklemişti arabada. Kafasını arkaya doğru atarak koltuğa yasladı, gözlerini kapattı ardından. En son ne zaman ağlamıştı? 8 yıl önce?
Bilmiyordu ki. O kadar uzun bir süre önce ağlamıştı ki belki şu an ihtiyacı olan tek şey ağlamaktı. Fakat ağlamadı, ağlamayacaktı da. Pişman değildi çünkü. Yine olsa belki yine yardım ederdi ona.
Sorun yediği tokat değildi aslında. Sadece... Sadece Hyunjin dinlememişti onu. Hâlbuki Yongbok her zaman önce dinler, sonra yapardı ne yapacaksa. Çok mu zordu dinlemek?
Derin bir nefes aldı. Kendini toparladıktan sonra arabadan indi ve şirkete doğru yürümeye başladı. Her zaman kafası dik olur, bakışlarıyla deler geçerdi herkesi. Fakat olmadı bu sefer. Ayaklarını izleyerek bindi asansöre.
En sonunda kendini ofisine atabilmişti. Ağır adımlarıyla akvaryumunun önüne geldi önce. Bir süre balıklarını izledikten sonra ise odasının kapısını kilitledi ve masasının başına geçmek yerine köşe tarafta bulunan uzun koltuğa oturdu. Bir gün boyunca uyumasına rağmen yine başı ağrımaya başladığı için uyumak istiyordu. Bu yüzden ceketinin cebinden uyuması için gereken ilacını içti.
Üzerindeki fazlalıklardan kurtuldu ardından. Ceketini ve pantolonunu çıkarıp bir kenara koydu, koltuğa yan bir şekilde uzanıp gözlerini kapattı ardından. Çok kafaya takan biri değildi ancak yediği tokadı hâlâ unutamıyordu. Eli yanağına gitti, sanki acıyormuş gibi parmaklarını gezdirdi okşayarak.
"Seni sevmiyordum Hyunjin... Artık nefret ediyorum senden." Kendi kendine fısıldarken kapalıydı gözleri. Balıklarını görmek için hafifçe araladı, rengarenk Lepistes balıklarını izlemeye başladı. Çok sürmedi fakat. Birkaç dakikanın içinde çoktan uykuya dalmıştı.
...
Hyunjin, Seungmin'i son bir kez kontrol etmiş ve uyanmaması için sessizce alnına küçük bir öpücük kondurup ayrılmıştı odadan. Her ne kadar kardeşini yalnız bırakmak istemesede Yongbok'a özür borçluydu. Affetmezdi belki, sonuçta hâlâ onu tam anlamıyla tanıyamamıştı. Tokat atıp gittikten sonra nasıl bir tepki verdiğini de bilmiyordu. Çoktan unutmuştu belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist ile Mazoşist / Hyunlix (Masum Psikopat 2)
Fanfiction"Yongbok... Buradan," çenesindeki elimi sıkarak kendime doğru yaklaştırırken eklemiştim "bayılmadan çıkartmam seni." "O kadar yakabilir misin canımı?" "Bizzat yaşayarak bunu öğrenebilirsin." ‼️ Şiddet ve smut yerlerinde uyarı yoktur.‼️ ‼️ Masum Psik...