⛓️ 17. Bölüm

226 35 32
                                    

2 gün sonra

Mailleri kontrol ederken kapısının tıklatılmadan açılmasıyla içeri babası girmiş, arkasından kapıyı kapatıp Yongbok'un masasının karşısındaki karşılıklı ikili koltuktan birine oturmuştu.

"Sen neden gitmedin?" Babasının sorusu üzerine gözlerini bilgisayar ekranından çekmeden "nereye?" Diye sormuş ve masasının üzerindeki kahvesinden bir yudum içmişti.

"Amerika'ya. Hyunjin'le birlikte gidersin diye düşünmüştüm."

Gözlerini kısarak babasına baktı Yongbok. Hyunjin'in dün Amerika'ya gittiğini bilmiyordu tabii. Hyunjin sessiz sedasız çekip gitmişti.

"Benim orada işim yok." Dedi Yongbok arkasına yaslanırken. Hyunjin'in gittiğini anlamış ve bozmamıştı. "Çok ısrar etti ama burada yapılacak işler var." Söylediği yalanlar karşısında başını onaylar anlamda salladı Bay Lee. Aralarının kötü olduğunu belli etmemeliydi. Şirket hisseleri kendinin olunca Hyunjin'den de bir şekilde kurtulacaktı zaten. Şimdilik aralarının iyi görünmesi iyi olurdu.

"Peki" diyerek ayağa kalktı Bay Lee. Elini ceplerine sıkıştırırken "annen taburcu oldu" dedi ve kapıya doğru ilerledi.

"Banane bundan."

"Annen hala tam iyileşmediği için Jeongin arada eve gelip ilgilenecek onunla. Sorun çıkarmaman için söylüyorum."

"Neden Jeongin?" Sarışının sorsuyla babası vereceği cevabı önceden kararlaştırmış gibi "Paraya ihtiyacı vardı. Annenin durumunu öğrenince yardım etmek istedi." Dedi ve kapının kulbunu indirdi. Bir an önce bu odadan çıkmak için konuşmayı oldukça kısa tutmaya çalışıyordu.

Umursamazca omuz silkti Yongbok. Kardeşi ara sıra evine gelecekti. İşine gelirdi bu durum.

Babası ofisinden çıkar çıkmaz ayağa kalktı ellerini cebine sıkıştırırken. Hyunjin'in aldığı akvaryumun önüne geldi ardından. Hâlâ sinirliydi ona karşı. Tokat attığı yetmezmiş gibi bir de yurt dışına mı çıkmıştı şimdi? Gerçi Yongbok gitmesini istemişti ancak yine de bu kadar kısa sürede gideceğini düşünmezdi.

"Umarım bir daha gelmezsin" dedi gözüne kestirdiği rengarenk bir Lepistes balığını izlerken. Geri gelse de affetmezdi onu. Zor kabul etsede kalbi kırılmıştı. Ve kırık kalbinin parçalarını en güçlü yapıştırıcıyla da yapıştırsa izleri her zaman gün yüzünde olacaktı.

...

Hyunjin'den

Bilmem kaçıncı şişeyi kafama dikmiş içerken gömleğimin üstten birkaç düğmesini açmıştım. Fazla alkolden miğdem bulanmaya başlamıştı ancak içtikçe içesim geliyordu. Neden unutamıyordum onu? Bir anlık... Bir anlıkta olsa gözlerimin önünden gitmiyordu güzel yüzü.

Dün gelmiştim Amerika'ya. Şimdi ise kısa süreliğine tuttuğum bir evde kalıyordum. Evin bulunduğu yer biraz ıssızdı. Arka taraf ormanlık alanken ön taraf ise denize bakıyordu. Bilerek şehir merkezinden uzak bir yeri seçmiştim. Biraz yalnızlık iyi gelirdi belki.

Buraya geliş sebebim başta iş için olsada aslında öyle değildi. Toplantı olacağı için gelmiştim ancak iptal edilmişti. Yongbok'ta gitmemi istemişti sonrasında. Başka ne yapabilirdim ki? Belki özlerdi beni? Özlemez miydi?

Esen rüzgar yanağımdaki gözyaşlarını kuruturken daraldığımı hissederek gömleğimin birkaç düğmesini daha açtım. Nefes alamadığım için bahçeye çıkıp çimlerin üzerine oturmuştum ancak olmuyordu. Daralıyordum.

"Böyle olmak zorunda mıydı? İki evrende de neden uzaklaştın benden? Sorun bende mi?" Bir süre düşündüm. Evet sorun bendeydi. Davranışlarım yüzünden. Sevgimi gösteremiyor, aksine her seferinde yaptığım bir şeyden dolayı bocalıyordum.

Sadist ile Mazoşist / Hyunlix (Masum Psikopat 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin