Koşuyordu...
Nefesi kesilmiş, yorgunluktan titreyen bacaklarını önemsemden koşuyordu. Yağmur bir bardaktan boşalırmışçasına yağarken sırılsıklam olmuştu kıyafetleri. Kapüşonlusunu örttüğü halde bile sarı saçları ıslaktı, uçlarından yağmur suları damlıyordu.
Hastanedeyken bir süre dinlenmiş ve üstündeki hasta kıyafetlerinden kurtulup kaçmıştı oradan. Zaten gitmeyi düşünüyordu fakat iyileşince gidecekti. Kardeşinin sevgilisi olduğunu öğrendikten sonra daha fazla dayanamamıştı fakat. Hiçbir şeyi düşünmeden kaçmıştı oradan. Zaten gideceğini söylemişti Hyunjin'e. Hyunjin gitmediyse eğer o giderdi.
Nefesinin tamamen kesilmesiyle dizlerinin üzerine yere çöktü. Ciğerindeki hasar hâlâ geçmiş değildi. Maskesiz dışarı çıkması yasak olmasına rağmen metrelerce koşmuştu birde. Ciddi anlamda nefes alamıyordu.
Elini destek almak adına sokakta oluşan su birikintisine koydu. Diğeri ise boğazına sarılmıştı. Nefes almak ne zaman bu kadar zor olmuştu onun için?
"Yongbok!"
Gelen sesle arkasına dönmesiyle Hyunjin'le kesişmişti gözleri. O da sırılsıklamdı, ona doğru koşuyordu. Zorlanarak yerden kalktı sarı saçlı oğlan. Öncekine göre daha yavaş koşmasına rağmen umursamadan koştu. Bir an önce uzaklaşmak istiyordu buradan, Hyunjin'den, her şeyden.
"Yongbok bekle!"
Koştuğu sırada ıslak yolda ayağı kaydı, kendini birden yüz üstü koca su birikintisinin üstünde buldu. Ayağa kalkmaya çalıştı bir süre... Tam kalkmıştı ki arkasından koşarak gelen Hyunjin yetişmişti ona. Hızla yaralanmış mı diye dizlerini, kolunu ve elini kontrol etmişti.
Hyunjin'in gözleri endişeyle parlıyordu ayın ışığında. Hızla Yongbok'u kendine çekip sarıldı. Çenesi omzuna yaslanmışken "sen delirmişsin" diye mırıldanarak kolları arasındaki bedeni daha sıkı sarmıştı.
"Bırak beni!"
"Bırakmayacağım. Aptal gibi hasta halinle hastaneden kaçmak nedir!? Maske bile takmamışsın."
"Bırak dedim sana!" Ellerini Hyunjin'in göğsüne getirip ittirdi sertçe. Hyunjin sendeleyerek yere düşerken Yongbok öfkeyle ona bakmıştı.
"Bırak dediğimde bırak! Kim dedi sana arkamdan gel diye!?"
Yongbok'un sesi sokağın bir başından diğer başına yankılanırken ayağa kalkmıştı siyah saçlı, Yongbok'un yakasından tuttu ardından.
"Bende sana seni bırakmayacağımı söyledim! Yürü şu siktiğimin hastanesine geri dönüyoruz."
Kafasını iki yana sallayan Yongbok Hyunjin'in yakasını tutan ellerinden kurtuldu. Tek yapmak istediği çekip gitmekti ancak bunu bile yapmasına izin vermiyorlardı.
Acı çekmek nedir biliyor muydu sanki? Fiziksel bir acı değildi tabii bu. Kalbi acıyordu.
"Hepiniz siktirip gidin hayatımdan! Bıktım artık bıktım!! Bırak beni!"
Arkasını dönmüş gidecekti ki Hyunjin kolundan yakaladı ve kendine döndürdü. Elini cebine götürdü ardından. Ceviz büyüklüğünde siyah bir zar çıkardığında Yongbok'un gözleri elindeki zara kaymıştı.
"Seni bırakmamı mı istiyorsun!? Bu zarı attığımda 7 gelirse bırakacağım seni." Elindeki zarı sinirle yere fırlattığında öylece bakakalmıştı Yongbok. Yere düşen zara kitlenmişti gözleri.
"Bak bakalım 7 gelmiş mi!?" Hyunjin'in üstüne yürüyerek sorduğuyla kafasını iki yana salladı sarı saçlı. Tekrar yakasının kavranmasıyla gözleri Hyunjin'in öfkeli gözlerini bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist ile Mazoşist / Hyunlix (Masum Psikopat 2)
Fiksi Penggemar"Yongbok... Buradan," çenesindeki elimi sıkarak kendime doğru yaklaştırırken eklemiştim "bayılmadan çıkartmam seni." "O kadar yakabilir misin canımı?" "Bizzat yaşayarak bunu öğrenebilirsin." ‼️ Şiddet ve smut yerlerinde uyarı yoktur.‼️ ‼️ Masum Psik...