Casa

126 16 1
                                    


Yine uzun süre sonra geldim

Güzel ve okurken bir ihtimal gülümseyeceğiniz bir bölüm oldu bence.

Bu bölümde kaos (yazmayı en sevdiğim şey) yok. Sadece mutluluk ve az biraz hüzün var ama cidden azıcık.

Korkmadan okuyabilirsiniz.

Bölüm şarkısı; The Neighborhood-Reflections

Bölüm şarkısı; The Neighborhood-Reflections

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

....

(Jeongguk)

İnsan her şeyi aşıyor da içinde o tarifsiz yoğunlukla karşılaşınca ne yapacağını bilemiyor. Hangi kitabı okursa, hangi şiirde soluklansa, geçmiyor. Ne zaman ki bu sefer geçti desek, gün batımının tadını çıkarsak yağmura yakalanıyoruz. Kabul etmek zor geliyor. Kendimizle olan savaşı kaybettiğimizi kabul edemiyoruz.

Kendimi kaybettiğimi kabul etmek istemiyorum. Mutluluğumu, çocuksu sevincimi, heyecanımı, içimdeki umut dolu çocuğu kaybettiğimi kabullenemiyorum. Hangi şiiri okusam bana hitap eden bir burukluk, hangi yağmura baksam beni anlatan buruk bir damla, hangi şarkıyı dinlesem bana fısıldanan buruk bir cümle. Ne ara bu kadar yoruldum ne ara bu kadar sıkıştım yalnızlığıma, dışarılara sığamazken.

Kendime bile söyleyemeyeceğim kadar yorgunum artık. Ayağa kalkmak için çabalayamayacak kadar. Ne zaman son bulur bilmiyorum, ne zaman şiirler mutlu eder ne zaman şarkılar gülümsetir ne zaman benim güneşim yeniden doğar bilmiyorum. Ya karanlıktayım artık ya da önümü göremeyecek kadar kör, sahiden...

Taehyung'un arabasına binip askeriyeye doğru yola çıktığımızdan beri tek kelime konuşmuyorduk. İkimizde hala affedememiştik birbirimizi, farkındaydık.

Yolu izleyip yanından hızla geçtiğimiz ağaçlara göz gezdiriyordum, hiç birini bir saniyeden fazla inceleyemiyordum çünkü. Yanımda araba süren adamı inceliyordum ben de. Onu tanıyordum. En ince ayrıntısına kadar ezberdim, en sevdiğim romanı ezber değilken onun her detayını ezberdim. Yıllardır.

Taehyung bu güne kadar çok savaştı. En büyük savaşı benimleydi. Boğazını sıkan tüm elleri tanıyordu. yaşamadan ölüyordu...

O bu güne kadar kötü bir şey olmaması için iyi şeylerden bile kaçmıştı. Onu hala sekiz yıl önceki gibi tanıyordum. Ben gibi değildi, değişmemişti hiç. Sanki geri döndüğümde onu kalbinden tanıyayım diye, hiç değiştirmemişti kendini. Bense o beni tanımasın diye uğraşmıştım. Meslekten atılmak pahasına da olsa saçlarımı sarıya boyatmıştım. Rütbe atlama hakkım elimden alınmıştı.

Peki Taehyung? O ne yapmıştı bu güne kadar? Devlete yalakalık yapmış, belki de daha fazlası... Bilemiyorum. Bir şekilde albay olmuş. Hak edip etmediği tartışılır. Ama onunla bunu tartışmak istediğim en son şey. Ona sekiz yıldır sormak istediğim tek bir şey vardı. Neden oluyormuş gibi olup, olmadı? Neyi yanlış yaptık. Neden ümit verip gitti. Babası yüzünden mi gerçekten? Yada onu sadece bir bahane olarak mı koydu önüme? Gerçekten sevdi mi peki beni? Bunların hiç birini ona soramıyordum. Cesaret edemiyor değildim. Sadece yapamıyordum.

My dear soldier// TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin