8. Bölüm: "Gönülçelen"

706 122 25
                                    

Teoman - Gönülçelen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Teoman - Gönülçelen

Yorumlarınız ve destekleriniz benim için çok önemli. Sizin sayenizde büyüyoruz.
Oy vermeyi unutmayınız 🧡

🥀

"GÖNÜLÇELEN"

Geçmiş...

Geçmişten ne kadar kaçmak istesek de anın heyecanına kapılarak bazen onu yok saysak da aslında o, karanlıkta saklanan bir gölge gibi peşimizdedir ve sinsi bir düşman gibi arkadan saldırmaya her daim hazırdır. Uzantısında hep bir keder, acı vardır ve geleceği umutsuzca yok edecektir.

Geçmişten kaçamayacaksak o zaman neden umutla yarınlara sarılıyoruz? Geçmiş kederini, ayna gibi sürekli üzerimize tutacaksa neden gelecekten beklenti içine giriyoruz?

Bu eziyet niye?

Tek bir gerçek vardı. O da; geçmiş bizi acımasızca tüketecekti ve yarın, bir önceki günden daha fazla acı verecekti.

Peki, geçmişi yenmek mümkün müydü?

Gerçekten geçmişi kabullendiğimizde yenmiş sayılabilecek miydik?

Ya da karanlık, geçmişin arasında çırpınırken uzatılacak bir ele mi ihtiyaç duyacaktık?

Ama insanın önce kendini iyileştirmesi gerekmez miydi?

Bana göre hayat, parantezli toplama işlemi gibiydi. İnsan kendi içinde iyileşmeden yani parantez içini yapmadan dışarıdan yardım beklemesi kendiyle birlikte dışarıyı da yanlış sonuca götürecekti. Kazananı değil, daima kaybedeni olacaktı.

Öyleyse?

Dertler ve kederler ceplerine doldurduğum taşlara benzer demişti annem, ceplerime doldurduğu taşları geri çıkarırken. Onları ceplerinde taşımaya devam edersen günün sonunda yere çökmene sebep olurlar. Ceplerim boşaldığında narin avuç içini kalbimin üzerine kapatmıştı. Acı, keder, pişmanlık, hüzün... Hepsi bir bir yaşanacak ama sen onları hep dışarı at. At ki ağırlıkları düşmene sebep olmasın, seni yolundan alıkoymasın.

Ama ben onları dışarı atmayı hiç başaramamıştım. Başaramadığım gibi üzerine yenisini ekleyerek düştüğüm yerden kalkamaz hale gelmiştim. Ceplerimdeki yılgın ağırlıklara yenik düşmüştüm.

Özür dilerim anne, dışarı atamadığım her taş için özür dilerim.

İki saattir ağlamaktan içim dışıma çıkmış, kaderimin reva gördüğü cefamı gözyaşlarımla bir kez daha kabullenmiştim. Bir anlık gaflete kapılarak Melis'e söylediğim sözler, bana yepyeni bir keder olarak geri dönmüştü.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin