"Cehennem" diye tabir ettiği yerde 2 yıl boyunca tutsak kalan, ona yaşatılanlardan dolayı erkeklerden korkan bir kadın ve Güneş korkmasın diye ona dokunmayan, aralarındaki mesafeye sürekli dikkat eden, onu hayata geri döndürmeye çabalayan bir adamın...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yaşar - Gel Benimle
Yorumlarınız ve destekleriniz benim için çok önemli. Sizin sayenizde büyüyoruz. Oy vermeyi unutmayınız 🧡
🥀
"MUTLULUĞA BİR TUĞLA"
Mutlulukdemişti annem. Onu aramak yerine inşa ettiğinde doğrudan seni bulur. Aradığındaysa yaramaz bir çocuğa dönüşür, yalnızca gizlenir.
Hayatım boyunca mutluluğu inşa etmek yerine doğrudan gelip beni bulmasını beklemekle geçirmiştim ömrümü. Keder öylesine büyüktü ki mutluluğu inşa edebilme gücümü bile almıştı ellerimden.
Güçsüzdüm, çaresizdim, ne yapacağımı bilmezdim.
Keder ne zaman tüm kasvetiyle üzerime yağmur gibi yağsa kuruyup arınmam bazen saatlerimi bazen de günlerimi alırdı. Göz pınarlarım yosun tutar, kırılan kalbimi onarmak için kalbimin nasıra dönmesine için verirdim çünkü bilmezdim nasıl tamir edeceğimi.
Ve bugün hayatımda ilk kez tamir etmek için beklemedim ya da saatler, aylar geçmedi. Tek bir cümle tatlı bir esinti gibi ruhuma dolandı, yankısı dudaklarıma vurdu. Ağzım kulaklarıma doğru yavaşça gerildi.
Ona bakmayı çok istedim ama ağzım kulaklarımdayken cesaretim yoktu. Kapıyı açmadan yaklaşık 30 saniye kadar kıpırdamadan öylece durdum. Ufak bir cesaret kırıntısı yoklayınca omzumun üzerinden bakma cesareti gösterebildim ama cesaretim bir anda uçup gidince omzumun üzerinden bile bakamadan geri çevirdim başımı.
Sonunda kapıyı açıp içeri girdim ve kapattığım kapıya sırtımı yasladım. Ağzım hâlâ kulaklarımdaydı ve kalbim... Kalbim saatlerce koşmuşum gibi delirmişçesine çarpıyordu.
Aslında heyecanımın ve mutluluğumun sebebi belliydi. Eylül tarafından kandırılmamıştım ya da belki de kelimelere dökemediğim bir şeydi ama şu an bunu düşünmek istemiyordum. Tek istediğim huzurumun devam etmesiydi. Ağzım kulaklarımda resim malzemelerimi alıp balkona çıktım. Ruhumdaki kıpırtıları resmetmek istiyordum. İlkbaharın gelişiyle doğanın uyanışını çizmeyi her şeyden çok istiyordum.
Karşımdaki büyüleyici manzaraya bakarak parmaklarıma komut verdim ve kendimi bambaşka bir dünyaya bıraktım. Zamanın nasıl aktığını bile fark edemedim. Kendimi tamamen kaybetmiş, çizdiğim manzaranın içinde kaybolmuştum.
Ta ki görüş alanıma Alihan girene dek...
Tam da dediğim takımı giymiş, arabasına doğru yürüyordu. Birden onu inceleme isteğiyle doldum ve bu isteğime ilk tepki yanaklarımdan geldi. Utançtan kızarmışlardı ama içimdeki isteğe karşı koyamıyordum.