Hâlâ aynı şekilde oturuyorduk. Sonunda Luasya biraz geri çekilip yanağımdaki gözyaşını sildi.
"Daha iyi misin?" Kafamı sallayıp gözlerine baktım. Ancak sonra başka bir yere bakmak zorunda kaldım. Yoksa yanaklarım beni ele verebilirdi. Arkamızdan gelen sesle oraya döndük. Bu Faaro'nun gemisiydi. Yavaşça yere indiğince biz de ayağa kalktık. Bir süre sonra içinden Faaro çıkıp bize doğru yürüdü.
"Uğraşmak için başka bir günü bekleymedin mi?" Luasya bir adım öne çıktı. Bugünlük beni olaylardan uzak tutmak istiyordu.
"Sadece bir şey söylemek için geldim." Biraz daha yaklaşıp gözlerime baktı. Ne diyeceğini bekliyordum. Ancak hiçbir şey söylemiyordu. Tam bir şey diyecekken durdum. Kalbim nedensizce hızlanıyordu. Avuç içlerim terlemişti ve derin nefesler almaya başlamıştım. Ne oluyordu böyle?
Kalbim iyice hızlanırken tatlı bir şekilde gülümsedi. Bir dakika... yanaklarım kızarıyordu. Bana iyice yaklaşıp elimi tuttu. Bu beni heyecanlandırmıştı.
"CL..." İsmimi fısıldaması bir an ayaklarımın bağını kesti. Tam düşecekken bana sarılarak bunu engelledi. Çok yakın bir şekilde gözlerime bakıyordu. Ama neden onu iktirmiyordum? Bırak hareket etmeyi nefes almak bile zor gelmişti. "Belkide sonra konuşmalıyız." Birden çekilince kendimi boşlukta hissettim. Gelip bana tekrar sarılmasını istiyordum.
Başka hiçbir şey söylemeden gemisine döndü. Bense arkasından bakmakla yetiniyordum."Neler oluyor?" Luasya sinirle kolumu tuttu.
"Hi-hiçbir şey." Kekelemek beni ele vermişti. Şüpheyle beni inceliyordu. Bana ne olmuştu, Neden böyle davranıyordum?
"Sen... ona aşık mı oldun?" Hızla kafamı salladım. Hayır! Bu imkânsız. Hayatta böyle bir şey olamazdı. "Evet, öylesin!"
"Hayır değilim!" Ben Luasya'yı seviyorken böyle bir şey olamazdı.
"O zaman kanıtla!" Kanıtlayamazdım. "Ona aşık olmaman için bir neden söyle."
"O benim düşmanım!" Korkudan bağırmaya başlamıştım. Bir anda gelip her şeyi mahvedemezdi.
"Bu hiçbir işe yaramaz. Geçerli bir ne-"
"Çünkü sana aşığım!" Bir anda olduğu yerde kalakaldı. Yeter artık! Yıllardır bunu saklamaktan bıktım. Şaşkınlıkla ne yapacağını bilmezken aklıma Cana geldi. Korkuyla ona baktım.
Gözlerini sonuna kadar açmış bize bakıyordu. Kafasını göğe kaldırıp acı dolu bir ses çıkardı. Hayır. Hayır! Bu olamazdı."Cana!" Ona doğru ilerlememe kalmadan hızla uçarak uzaklaşmaya başladı. Gidiyordu... aptallığım yüzünden gidiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Sonsuz
Science FictionEskiden Horde Krallığı çok büyüktü, heryere hakimdi. İnsanları hep mutluluk doluydu. Beraber şenlikler yapar eğlenirlerdi. Ancak bir gün... Horde Halkının en karanlık günüydü. Faaro'nun geri dönüşüydü. Ancak bu sefer sessiz kalmayacaklardı... Bu sad...