Birkaç savaşçı uçup ilk bombaları attı. İkinci ekip gidince geriye sadece ben ve Luasya kalmıştık. Sonunda uçtuğumuzda kafamda bir yandan plan kuruyordum. Saraya girmeliydim ancak Luasya buna asla izin vermezdi. En iyisi oraya hızlı bir şekilde gitmekti. Bir anda yön değiştirip saraya doğru uçmaya başladım.
"CL!" Arkamdan bağırmasına rağmen onu aldırmadım ve büyük camı kırarak içeriye girdim. Faaro çıkmak için kapıya ilerliyordu ancak beni görünce olduğu yerde durdu.
"Bu ne büyük bir sürpriz!" Yönünü değiştirip bana doğru gelmeye başlayınca Cana'nın sırtından indim. Beklemeden ona saldırırsam onun hamle yapmasına engel olurdum. Tam odaklanmıştım ki bir kızın sesiyle durmak zorunda kaldım.
"Neler oluyor?" Pembe kıyafetleriyle çok tatlı görünüyordu. Ancak Faaro'yla ne işi vardı? Kafamı sallayıp tekrar odaklandım.
Büyük bir su kütlesiyle onu düşürmeye çalıştım ancak olmamıştı. Bir türlü tam olarak suya odaklanamıyordum.
"Bence fazla uğraşma. Ben engellediğim sürece gücünü kullanamazsın." Şaşkınlıkla bir süre kalakaldım. Ardından kenarda duran silahı farkettim. Henüz tamamlanmamıştı ancak kenarda yapım aşaması için kullanılan demirler vardı. Hızla bir demiri alıp ona fırlattım. Ancak eğilmesiyle bundan kaçındı.
Hızla üzerime yürüyüp beni duvara iktirince kafamın acısıyla inledim. Boynumu tutup duvara sabitledi.
"Çok güçsüzsün." İyice sinirlenmeye başlamıştım. Müsait bir yerine tekme atınca iki büklüm oldu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" Kenarda sessizce bekleyen kız sonunda koşup bana yumruk atmaya çalıştı. Elini tutup bükünce acıyla haykırdı. Muhtemelen daha önce hiç dövüşmemişti. Birkaç anlayamadığım hareket daha yapınca onu iktirdim. Yere düşünce onunla daha fazla ilgilenmeyip Faaro'ya döndüm. Ancak dönmemle suratıma darbe almam bir oldu. Dengemi kaybedip biraz sendeledim.
Yakalarımdan tuttuğu sırada kız yerden kalkıp aramıza koşmuştu. O anki sinirle kıza vurdum. Ancak sadece vurmamıştım. Kalbine vurmuştum ve gücümü kontrol edememiştim. Kalbinin kaburgalara dal parçalarıyla sıkı bir şekilde tutunmasını sağladım. Kökler etini delerek gözler önüne serilmişti. Kız yere düşüp son nefesini verirken biz sadece onu izliyorduk.
"CL, sen ne yaptın?" Sesin geldiği yöne bakınca onu gördüm. Dehşet içinde bize bakan Luasya'yı. Hızla kalkıp Cana'ya doğru koştum. O bile bana garip bir şekilde bakıyordu. Sırtına atlayıp hızla buradan uzaklaşmak istedim. Cana biraz daha şaşkınca kıza baktı, ardından bana uyarak oradan uzaklaşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Sonsuz
Science FictionEskiden Horde Krallığı çok büyüktü, heryere hakimdi. İnsanları hep mutluluk doluydu. Beraber şenlikler yapar eğlenirlerdi. Ancak bir gün... Horde Halkının en karanlık günüydü. Faaro'nun geri dönüşüydü. Ancak bu sefer sessiz kalmayacaklardı... Bu sad...