-15-

206 21 24
                                    

Sabah, Yamanın sesi ile başladı nizamiyede. Herkes alelacele giyinip çıktı bahçeye. Savaş ve Sarp yan yana askerlerin önünde duruyorlardı. Sarp semihe hitaben "bugün uçak becerini albaya da göstereceksin. Ona göre hazırlan." Dediğinde Semih "Emredersiniz komutanım." Dedi. Yemekler yendi hazırlıklar tamamlandı. Uçak pistine geldiklerinde savaş semihi izliyordu. Savaş "nedir bu?" Dediğinde Semih güldü. "Bu sadece basit bir helikopter değil." Dedi ellerini helikopterin üzerinde gezdirirken. "Bu bebeğin boş ağırlığı beş bin üç yüz kırk sekiz kilo." Daha sonra diğer tarafına geçip kulağını dayadı motor kısmına. "İki iks bir nokta dokuz yüz doksan dört beygir gücü olan bir canavar." Kuyruk kısmına dokundu. "Azami hız yüz doksan beş. İki yüz elli deniz mili..." diye şehvet dolu bir ifade ile dokuna dokuna anlattı. Savaş bu haline güldü. "Öyleyse sür bakalım iyi tanıyor musun bu canavarı." Dediğinde semih hemen atladı sürücü koltuğuna. Albay "Sarp yanına bin de orada ki kontrolü nasıl ona bak." Dediğinde sarp da yolcu koltuğuna oturmuştu. Semih ona bakmadan "kemerinizi bağlayın komutanım. Zira havaya hükmedeceğim." Dediğinde sarp kemerini bağladı.

Motoru çalıştırdığında Semih inledi. Camdan dışarıya bağırarak "BU SES HER BİR ZEVK ÇIĞLIĞINDAN DAHA GÜZEL AMINA KOYAYİM." Dedi ve gülerek kalkışı yaptı. İlk bir kaç km düz giderek hızını ayarladı. Sonrasında havaya süzüldü. Semih motorun ısınmasını beklerken adeta ön sevişme yapar gibi nazlı nazlı ve nazikçe dokunuyordu. Sarp "ee hani o gösteriler?" Dediğinde Semih işaret parmağını göstererek bekletti. "Bir göte hazırlamadan girersen yırtarsın. Bir canavarı ısıtmadan sürersen parçalarsın." Dedi ve başladı hareket yapmaya. Uçağı ters çevirip o şekilde sürerken sarp nefesini tutmuştu. "DÜZELT LAN ŞUNU. MİDEM BULANDI KUSUCAM." Derken Semih iki uç kez takla attırıp tekrar ters çevirdi. "UÇAKTAN DEĞİLDİR O KOMUTANIM. DÜNKÜ DÖLLERİ TAM TEMİZLEYEMEMİŞSİNİZDİR." Dedi uçağın sesi yüzünden bağırarak. Sarp ise anlamamıştı demek istediğini. "NE ALAKA NE DÖLÜ?" Dediğinde Semih kahkaha atıp ard arda havada ters taklalar ve şekiller çiziyordu. "YAPAR KOMUTAN. DÖL FAZLA KIÇINDA KALIRSA KARIN AĞRISI DA YAPAR MİDE BULANTISI DA." "NE DİYON OĞLUM SEN. DÜZELT ŞU UÇAĞI." Dediğinde Semih ellerini kontrol panelinden çekti. "YOK DÜZELTMEM ALİ DÜZELTSİN." Dediğinde sarp bağırmaya başlamıştı. Uçak yere doğru iniyor çakılmaya son beş saniye kaldığını belli eden alarm ötüyordu. Sarp bildiği tüm duaları ederken Semih kahkahalar atıyordu. Tam bir saniye kala uçağı tekrar havalandırdı Semih. Sonra da nazikçe indirdi. Yere indiklerinde sarpın bacakları titriyor semihse savaşla muhabbet ediyordu. "Uçakta bir harikasin. Nasıl öğrendin böyle sürmeyi?" Dediğinde Semih güldü. "Safi yetenek albayım." Dedi. Ali "bunu herkes yapar şov bence." Dediğinde Semih elindeki anahtarı Aliye attı. "Gel yaptıklarımı yap... ya da onu geçtim bir dakikadan fazla hava da kal bugün bırakayım askeriyeyi." Desede alinin poposu yememişti bunu. Hakkını yememek gerekiyordu ki Semih harikaydı.

Yaman koşarak sarpın yanına geldi. Sarp "noldu oğlum?" Dediğinde yaman "komutanım  general hatta sizinle konuşmak istiyor." Dediğinde sarp ve albay birbirine baktı. Bu iyiye alamet değildi. Sarp hemen koşarak odasına çıktı ve telefonu açtı.

S : Üsteğmen Sarp Çakır emredin komutanım.

Y : nasılsın sarp?

S : sağ olun komutanım.

Y : sende sağ ol asker. Bugün akşama doğru sizin birlikte olacağım. Size ve Bozkurt timine dağda ihtiyacımız var. Haberiniz olsun.

S : emredersiniz komutanım.

Telefonu kapattığında savaşla göz göze geldiler. Savaş "ne dedi? Noldu?" Dediğinde sarp " görev verecek belli ki. Akşam burada olacakmış. Yaman timlere söyle hazırlığa başlasınlar." Dediğinde derin bir nefes aldı üçlü.

Ateş Timi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin