Keyifli Okumalar!Sevgili arkadaşlarım,bölüme başlamadan söylemek istedim.Şöyle ki bölümün düzenlemesi on kez yapıldı neredeyse o yüzden umuyorum ki içerisinde teknik bir yapıda sıkıntı yok🙏🏻Ama ama ama telefondan yükleme yaptık bu bölümde,o yüzden bilgisayardan telefona kopyalayıp yüklerken sıkıntı olmuş olabilir yani bazı paragraflardan iki kere olabilir. Ben yine bi baktım ama belli olmaz gözümden falan kaçmıştır belki🥲Sıkıntı varsa da yoksa da özür dilerim. Gerekeni yapmak zorundalığımın da farkındayım,sizde bilin isterim🫶🏼
YAĞMUR ÇEVİK
Sarılıyordum. Yağıza öyle bir sarılıyordum ki sanki çocukken kaybettiğim oyuncağımı bulmuş gibiydim. Yıllar geçerdi, insanlar değşirdi ama o sevinç asla değişmezdi. Sarıldıktan sonra dudaklarına gitti ilk gözüm ve fark ettim ki o da gözlerime bakıyordu. Ben ona doğru bakınca hemen istekle dudaklarıma yöneldi. Uzun süre dudaklarımız ayrılmadı birbirinden, öptüm öptüm ve yine öptüm. Sonra zorla ayrıldık çünkü Aytaç geldi.
"Yeter ya, zaten Su yok. Kendimi eksik hissediyorum bir de siz çıkmayın başıma."
Yağız tekrar bana döndü ve belimdeki eli daha sıkı sarılırken saçlarımı kulağımın arkasında doğru taradı eliyle. "Çok..." dedi. "Çok özlemişim her zerreni." Gülümsedim. "Her zerremi mi?" çarpık bir gülüş yerleşti dudaklarına ardından yavaşça yeniden dudaklarıma yöneldi ama bu kez kısa sürdü öpüşü.
Yavaşça koltuktan kalktım ve çantamın içinden antidepresan ilacını çıkartıp atıverdim ağzıma hızlıca. Aytaç ayakta durmak yerine koltuğa oturdu ve sonra da sordu. "O ne?"
"İlaç," dedim suyu içip. "Dört senedir kullanıyorum."
Yağız da kalktı yerinden ve üstündeki sweathin kapşonunu çıkardı kafasından sonrasında Aytaç'a seslendi. "Gizem'i kurtarmamız gerek." Hemen atıldım. "Evet, hem de hemen." Gözlerini bir yere dikti Yağız ve sonrasında masadan aldığı çay bardağını elinde döndürmeye başladı. "Bence," dedi Aytaç, "Aleksandr denen herif şu anda eski konumunda değil, kızı alıp başka ülkeye gitmiş bile olabilir."
"Püff..." dedim of der gibi. "Ülke değişimi için en az üç dört saati var. Yani gidecekse de henüz gitmemiştir o yüzden acele edelim."
Tekrar Yağıza baktım. Yanına oturdum ve o da gözlerini daldığı noktadan ayırdı. "Tamam, gidelim o zaman."
"Ne, nereye?" dedi Aytaç. Bir şey demedim ama şaşkınlığımı gizlemedim. "Aleksandrın adamlarından birini kaçıracağız, anlayacağınız takas işleri."
"İyi de kabul etmezse takası?" diye sordum. "Yani her adam önemli midir sence adam için?"
"Önemli olan adamı seçeriz bizde o zaman." Dedi ve göz kırptı sonra da ayağa kalkıp beni de birden elimden tutup kaldırdı. "Hadi vakit kaybetmeyelim."
"Yağız nasıl kaçıracağımızı, kimi kaçıracağımızı bilmiyoruz deli misin sen?"
"Yolda anlatacağım hadi."
.
Plan ortadaydı, biz de mekandaydık. Gizem'e hiçbir şey olmamış olsun dedim binlerce ve kalbim yine yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Aytaç," diye fısıldadı Yağız arabadan inerken. "Sen yavaşça git, haber bekleyeceğiz burada" aytaç başıyla onayladı ve sonra uzaklaşmaya başladı sakin adımlarla. Ben Aytaç'a doğru bakarken Yağız birden belimden tuttu ve keninde çekti. "Yapma şöyle şeyler korktum." Dedim gülümseyerek. Dediğimi umursamadı pek ve yine beklemezken boynuma doğru girdi ve dudakları temas etmeye başladı tenime. "Yağız!"dedim aniden. "Operasyondayız sırası mı sence şu anda?"
YOU ARE READING
ENGEL
Teen FictionYolda yürürken takılıp düşebilirdik,yağmurlu bir havada ayrılabilirdik,gözlerimiz görmeyebilir ya da kulaklarımız duymayabilirdi,on altıncı kattan aşağı düşebilirdik veya bir ağacın gölgesinde ölebilirdik. Karşımıza türlü türlü engeller çıkabilirdi...