30.KEŞKELER VE İYİKİLER

4 0 6
                                    


🌹

Keyifli okumalar...

YAZAR

Hayat, geri dönüşlerle doluydu.
Hayat, geri dönüşlerden ibaretti.
Hayat, geri dönüşlerin ta kendisiydi.

Aslında hayat, hepsiydi.

Hayat, mutlaka bir yerden size geri dönerdi.

Tam altı sene önce, Yağmur'un babası tarafından öldürülen Yağız'ın annesi Aylin Soykanın eşi , Haluk Çevik'in eşiyle evlenecekti.

Belki de gerçek tanım buydu. Hayat da tıpkı geri dönüşleri gibi oldukça karmaşık olduğu için yaşanması zor bir kavramdı.

O GECE

Soğuk, karlı o geceydi. Aylin Altan'ın öldüğü gece. Haluk Çevik'in istemeden katil olduğu gece.

O gece ölümü gören tek kişi Yağmurdu. Haluk Çevik kaçtıktan sonra annesinin ölen halini gören ilk kişi ise Melisa Soykan'dı.

Ve bu iki kişinin yaptığı anlaşmayla başlamıştı her şey. Ama yağmur bu anlaşmayı Melisa Soykanın abisine aşık olarak bitirmek durumunda kalmıştı. Evet kurtulamamıştı, yakalanmamştı ama bir gün kurtulacaktı. Melisanın hayatında ise aşırı bir değişim yoktu. Üniversite okuyan genç bir kızdı. Bu hikayede asıl değişen Yağızdı. Hem Yağmura aşık olmuş, hem yağmurun babasıyla birlik olmuş hem de kendi annesinin ölümüne şahit olmuştu.
Hikaye karışıktı, hikayede bir sürü engeller vardı. Hepsini çözdüğünü düşünüyordu Yağız.

Ama annesinin ölümüne neden olan kişinin sevdiği kadının babası olduğunu henüz bilmiyordu bunu düşünürken.

YAĞMUR ÇEVİK

"Sen, ne dedin az önce?"

"Düğün varmış." Dedim. "Babam olacak adamın düğünü. Benim düğünüm değil merak etme."

"Yağız," diye bağırdım. "Benim de annemin düğünü var. Ve üç gün sonra."

İşte o zaman şakayı bıraktı, odayı derin bir sessizlik kapladı. Sesi titreyerek sordu. "Annen... Sinem Akkoç mu?"

Yutkundum ve ses etmeden sadece kafamı salladım. "Siktir." dedi içinden şokla. Beynimden vurulmuş gibiydim. Yağızında girdiği şok belli oluyordu. "Oğlum ne var bunda üzülecek?" dedi arkadan neşeyle Aytaç. "kardeş olacaksınız yani." Espri yaptığını düşünerek güldü ama ondan başka gülen yoktu. Öyle olunca sustu o da. "Yapılacak tek bir şey var galiba." dedi Tuğçe çekine çekine. "O düğüne gideceksiniz."

Güldüm. "Bizim ilişkimizi..." Yağız, aniden bana döndü. Gözlerime baktığında öyle güçlü bir inanç hissettim ki. Ama aldırmadım. "Yani eski ilişkimizi... söylemedim anneme. Anneme hiçbir şey söylemem zaten. Normal bir insandan farkı yok."

"Benim içinde..." dedi Yağız. "Babam ne halde onu bile bilmiyordum. Nerede yaşadığını da..."

"Ya," dedi Tuğçe ve sonra Yağızın yanına oturdu. "Sanki yeniden ve ilk kez tanışıyor gibi yaparsınız. Anlamazlar emin olun." diye de ekledi moral vermek istermişçesine. Yağıza mantıklı gelmiş olacak ki kafasını salladı. "Olabilir." Aynı onayı benden bekliyor gibi baktığında elimle saçımı geri çektim ve derin bir nefes aldım. "İyi de, düğün istanbulda. Yani oraya gitmek ayrı bir sıkıntı..."

"Uçakla gideriz ne olacak?" dedi Tuğçe. "Gideriz?" dedim küçümseyerek. Annemin düğününde katil olmayı dilemezdim. "E herhalde," dedi Yağız muzipçe. "Aytaçla Tuğçe de gelecek. Hatta Su, Ayşegül, Selim... Her biri."

Şakaklarım zonkluyordu. "Neyse, bizden de Selinle Arda gelir zaten. Gelen gelsin bana ne."

"O herif o düğüne gelirse hiç iyi şeyler olmaz Yağmur."

ENGELWhere stories live. Discover now