YAĞMUR ÇEVİK
Bir tetiğe basılmıştı.
Bir kurşun çıkmıştı çoktan silahın ucundan.
Birinin hayatı,an itibariyle bitmişti.
Biri şu an son kez nefes alıyordu.Bu kişi ben değildim. Hemen Yağıza baktım.Ben baktığımda o zaten panikle bana bakıyordu.
Hayır,Yağız da da bir şey yoktu.
Tunç.
Tam önümde sanki vurulmamış gibi ayakta,vurulmuş gibi de don ve parlak gözlerle tepkisizce Yağızla bana bakıyordu.Vurulmuştu vurulmasına ama onu kim vurmuştu?Tetiği kim çekmişti?Tam bunu düşünürken bir ses duydum.
Sesi çok iyi tanıyordum sahibini tanımasam da..Ses babama aitti.
Babamın sesi.
"Gerçek polisler sadece mevkiyle var olmaz Tunç,gittiğin yerde öğrenmiş olursun."Bu cümlenin ardından gülmeye başladı.Hemen arkasından Yağıza döndü. "Beğendin mi sürprizimi?"dedi gülümseyerek. Yağız gerçekten şaşırmış gibiydi. "Bunu söylemedin?Anlaşmamızda bu yoktu."Yeniden güldü babam. "Biliyorum evlat,adı üstünde sürpriz."Bakışlarını Yağızdan çekti ve gözlerimle hizaladı.Hüzün ve özlem var gibiydi bakışlarında.Onu tam yedi yıldır görmüyordum.Tek yaptığım mesajlarıyla onu anlamaya çalışmaktı.Ama maalesef sadece çalışmakla yetinmiştim... "Yağmurum..Canım kızım."dedi ve kollarını açarak bana sarılmaya çalıştı.Tam bu sırada ayakta duran Tunç yere kapaklandı.Yüz üstü yatıyordu sanki az önce bize meydan okumuyor gibi..
"Siktir git burdan."dedim babama öfkeyle.Tunça doğru eğildim ve hemencecik nabzını kontrol ettim.
Nabzı yoktu.
Ölmüştü.O ılık gözyaşlarım aktı gene..Evet belki de beni zorlamıştı ama o benim arkadaşımdı bana yağmur damlası derdi,beni severdi ve en önemlisi biz iyi bir sırdaştık.Yiğitten sonra Açelya olayını söylediğim ikinci kişiydi.Yağızı ondan gizlemiş olmam,onu tercih etmemem ona olan sevgimi belirtmezdi evet ama ne olursa olsun kendi açısından haklıydı..
Dostlar birbirine destek olurdu.
Bu konuda ona destek olmamıştım.Ve o ölmüştü.
Benim yüzümden miydi ölüşü?
Bi nevi öyleydi.Ağlamaya başladığımda Yağız geldi yanıma ,arkamdan sarıldı, saçlarımdan öptü. "Gitsek iyi olur güzelim yoksa polisler gelecek."Gözlerimi kapattım.Sanki kapanan o göz kapaklarım Tunç ile benim yüzümden biten dostluğumuzu temsil ediyordu.Niye tüm dostlarım tek tek gidiyordu?"Yağız,Yağmurla baş başa kalmam gerek.Sen evine git ben Yağmuru kendi evime..."
Yağız sözünü kesti. "Şu halde asla olmaz,toparlansın biraz yine isterse o zaman gelir kızın." Babam diretmeye devam etti. "Şimdi dedim değil mi?"
Gözlerini devirdi ve bana doğru baktı. "Hadi babacığım."Ellerimle gözyaşlarımı sildim,Yağız'ın kollarından ayrıldım ve ayağa kalktım.Öyle bi kalkıştı ki bu bi daha hiç çökmeyecekmişim gibi.
Babam sevinçle bana bakıyordu.İlerlemeye devam ettim ve tam babamın karşısında dikildim.
"Sen..."Nefes aldım. "Sen hangi karakterinle buradasın,inan bilmiyorum.Ama sen şunu çok iyi bil.Kıyamet de kopsa benimle sevgi dolu konuşarak bir sohbet geçiremezsin baba.Zamanında göstermediğin sevgiyi şimdi benden bekleyemezsin.Ya da bekle...Çok beklersin."
Yağıza döndüm ve babamın konuşmasına müsade etmeden "Lütfen gidelim,çok bitkin hissediyorum."
Yağız hüzünle gülümsedi ve beni kapıya doğru götürürken babam gene seslendi:
"Yağmur lütfen..."Durmadım,dinlemedim,devam ettim.
"Yağmur..."
Kapıya doğru ilerliyordum ,Yağız da arkamdan geliyordu.
YOU ARE READING
ENGEL
Novela JuvenilYolda yürürken takılıp düşebilirdik,yağmurlu bir havada ayrılabilirdik,gözlerimiz görmeyebilir ya da kulaklarımız duymayabilirdi,on altıncı kattan aşağı düşebilirdik veya bir ağacın gölgesinde ölebilirdik. Karşımıza türlü türlü engeller çıkabilirdi...