45.

4 0 0
                                    

(Eray ağzından)

  Bacaklarım Kilitlenmiş gibiydi. Tek yapabildiğim şey durduğum yerde yumruklarımı, çenemi sıkmak ve korkudan titremekti.

Gözlerimi sıkıca yumup yutkundum ve başımı yere doğru çevirdim.

Omzumdaki elinin çenemin alt tarafına kaydığını hissettim, tuttuğu yerden başımı kaldırdı.

  yine onun buz gibi soğuk ve dehşet verici sakin, kısık sesini duydum.

"Gözlerini aç ve başını dik tut. Yürü."

Çenemdeki eli tekrar omzumu buldu.
Sarhoş insanlar çıkmaya devam ediyordu. Gözlerimi açtığım zaman başımı çevirip omzumun üstünden ona bakmamak için direttim. Gözlerimi sarhoş kalabalığa ve ara sokağın görünmeyen çıkışına diktim.

Beni hafifçe ittirdi tuttuğu yerden. Zar zor titrek birkaç adım attım.
Elini omzumdan ayırmıyor, benimle beraber yürüyordu. Yutkundum ve etrafta gezdirdim gözlerimi, sarhoş insanların, ara sokağın puslu ve yosunlu duvarlarında, görünmeyen çıkışında gezindi gözlerim.

En son gördüğüm şey karşısında dondum birden.
Yüzüm kızardı.

Be yapıyorlardı onlar? Ara sokağın ortasında.. herkesin gözü önünde gerçi sadece sarhoş insanlar vampir ve ben vardım ama, düşününce, çok ama çok tehlikeli bir durumdaydım. Yinede, bu yapılacak şey değil ara sokakta?.

Gözlerimi çekmek istesemde ayıramıyordum. Donup kalmıştım.

Vampir'in elinin omzumdan tırmandığını hissettim. Gözlerimin üstüne kapanana kadar durmadı elleri.

"Bakma." Dedi yine o dehşet verici sesiyle.

Yutkunup sadece kafamı salladım azıcık.
Elini gözlerimden çekmeden diğer elini omzuma yerleştirdi ve yürümem için ittirdi azıcık. Yürümeye devam ettim.

Bir süre böyle yürümeye devam etti. Elini çekti gözlerimden sonra. Gözlerimden çekip sweatshirt'ünün cebine yerleştirdi elini. Diğer eli omzumdaydı hala.

Çıkış hala görünmüyordu.
Gözlerimin kenarından ona baktım, sonra yere çevirdim bakışlarımı, yutkundum ve konuşma cesaretini ancak o zaman buldum. Sesim titrek ve kısıktı.

"Beni... beni nereye götürüyorsun..?"

Gözlerimi yerden çevirmediğim halde bakışlarını üstümde hissettim.

"Birşey yapmayacağım korkma. Sadece seni bu iğrenç yerden çıkarıyorum."

Ne dedi bu? Beni ney- ha anladım. Beni kandırıp ona inanmamı sağlayacak sonra böbreklerimi çıkarıp aç köpeklere yedirecek. Suçlu aklı tabi ya.

"Bana zarar verme, lütfen."
"Sana niye zarar vereyim? Suçlu musun?"

Sesim titrek çıkıyordu hafiften,
Birazda kafam karışmıştı.

"H-hayır?"
"Sapık mısın?"

Kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım. Ne diyor bu be?

"İyi o zaman sana zarar vereceğim bir nedenim yok."

Bunu dediği anda o ara sokaktan çıkmıştık. Omzumdan hafifçe ittirip bıraktı.

Öne doğru birkaç adım atıp başımı onun o canavara benzeyen yüzüne çevirdim.
Ellerini siyah sweatshirt'inin cebine geçirip yüzüme baktı o saçlarından zar zor gözüken kan kırmızısı soğuk gözleriyle.

"Sakın."

Dedi.

"Sakın bir daha tek başına ara sokaklardan geçme.  Gece vakti veya gündüz vakti fark etmez. Geçme. Tek başına ara sokaklardan geçme. Gece vakti ayağını dahi atma. Seni bir daha burda görürsem.."

  Yüzü korkutucu ve ciddi bir ifadeye dönüştü.
Nefesim boğazımda takılmıştı resmen.

"Seni bir daha burda görmeyeyim, anladın mı?"

Sadece başımı saklayabildim.

"Güzel."

Dedi ve arkaya doğru iki adım attı. Olduğum yerde donmuştum.
O Arkaya adımlamaya, benimde kalbim deli gibi çarpmaya devam ediyordu,
Gözden kaybolmaya başlamıştı, ama sonra birşey oldu..

Gözlerim irileşti, ama gözlerimi olan şeyden ayıramıyordum..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Boş Kafes (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin