15

27 8 4
                                    

"Ne zamandır doğru dürüst konuşamıyoruz ama yanılmıyorum değil mi?" Diye sordu Yağmur elinde ki fırçayla paletteki boyayı gelişigüzel karıştırırken. Barış, Birkan'ın odasına gitme ümidi ile okula koşar adım girip koridorda adeta koşturmuştu ama hedefine ulaşamadan Yağmur tarafından görsel odasında alıkonulmuştu
maalesef ki.

Yağmur sesinden de anlaşılacağı üzere biraz tripliydi Barış'a karşı. Bunun sebebi Barış'ın bir süredir Burak ile Yağmur'u ciddi anlamda ekmesiydi. Burak için sıkıntı değildi çünkü kendisinin birçok dostu vardı fakat Yağmur kelimenin tam anlamıyla Barış'a bel bağlamış durumdaydı. O yüzden de yalnız kalmıştı ve bu durum feci şekilde sinirlerini bozuyordu.

"Arada yanınıza uğruyordum, abartıyorsun."

"Abartıyormuşum. Komedisin cidden. Ortada bir abartı yok, olanı söylüyorum. Hem sen ne diye öyle acele acele müdürün odasına gidiyordun? Bir işin vardı herhalde." Dedi şüpheci bakışlarını esmer delikanlıya dikerek. Bunu anlayalı çok olmuştu ve anlamaktan hiç hoşnut değildi. Sevgili olduklarından değil ama Barış'ın Birkan'a karşı hisleri olduğundan emindi. Bu durum onu gıcık ediyordu çünkü okuldaki pek çok kişi gibi Yağmur da Birkan'dan gram hazmetmiyordu. Öte yandan Barış'ın eşcinsel olması kesinlikle umurunda değildi. Yağmur'un zaten kendisi "erkek" tanımının zıttıydı. Okulda travesti diye anılmasının sebebi de buydu. Eh, böyle bir adamın eşcinsellere karşı nefret güdüyor olması da zor bir şeydi.

"Evet işim vardı. Bir şeyler konuşacaktık." Diye geveledi ağzının içinde. Dürüst olmak gerekirse Birkan'ın odada olup olmadığını bile bilmiyordu sadece onu görmek konusunda heyecanlıydı ve içten içe tekrardan öpüşmek istiyordu çünkü dün ki ilk öpücük deneyimi felaket hoşuna gitmişti.
Aynı zamanda ilk öpücüğünü yirmi beşinde almış olması da içini garip ediyordu. Muhtemelen yaşıtları bu tarz şeylere çoktan alışmışken kendisi tek bir öpücük için heyecandan kafayı yiyip duruyordu.

"He bende yedim." Dedi Yağmur gözlerini devirerek. Daha sonra her zamanki sinir bozucu yılışıklığıyla Barış'ın koluna sarılıp yüzünü delikanlının siyah kazağına yasladı. Barış sıkkın bir nefes verip koluna yapışan keneyi ittirirken "Yalan borcum mu var sana?" Diye söyleniyordu.

"Beni Burak gibi mal sanma." Belini dikleştirip fırçayı yeniden eline aldı ve tuvalde ki ne olduğu belirsiz resme yeni ayrıntılar katmak için hazırlandı. Bir yandan da çaktırmadan konuya girmek için uygun bir zemin hazırlıyordu. "Yani bir süredir farkındayım aslında ama hiç yanıma geldiğin yok ki söyleyeyim sana."

"Neyin farkındasın?"

"İşte anlasana." Dedi kumral saçlarını fırçayı tuttuğu eliyle arkaya yatırırken. Barış'ın gözü fırçadan saçına bulaşan mavi boyaya kaydıysa da bir şey demedi. Girmek üzere oldukları konuyu fark ettiği için gerilmişti. "Neyi anlayayım?" Diye kısık mı kısık bir sesle mırıldandı. Yağmur'dan ters bir tepki beklemiyor olsa bile korkuyordu. Çünkü Yağmur çok pis bir adamdı. Ağzı iyi laf yapıyordu ve birini rezil etmek konusunda mükemmeldi. Göğsüne bıçak saplanacak olsa bile kendine laf ettirmemek için konuşacak kadar da kafayı tırlatmıştı. Böyle birinin tersine gidilmezdi. Barış da bunu biliyordu ve bunu bilmek gerginliğinin üstüne gerginlik katıyordu.

Yağmur başını delikanlıya doğru çevirip elalarını kısarak baktı ona. "Korkma yemem seni." Dedi alayla sırıtarak ve sırf gıcıklığına fırçasında ki boyayı Barış'ın yanağına sürüp kendi kendine kahkaha attı. Barış yüzünü buruştursa da boyalı yanağını silmeye tenezzül etmeden öylece dikilmeye devam etti. "En azından başka birisi olsaydı."

"Kim olsun isterdin?"

"Birkan dışında herhangi birisi." Onun ismini duyunca yutkunmadan edemedi. Gerçekten de Yağmur bunu biliyordu ve şimdi durmuş bunun hakkında konuşuyorlardı. Barış en son üniversite ortamında kendini saklamadan takılmıştı. İş hayatında böyle bir şey yapmayı düşünmemişti bu yüzden içinde bulunduğu bu diyalog bir hayli beklenmedikti.

B ile BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin