Burak: Neden okula gelmedin dün??
--
Barış cuma günü okula gitmemişti. Burak'tan çekindiği için saklanıyordu kendince ama tek sebebi bu değildi. Cumartesi günü -bugün- Birkan'ın evine gideceği için heyecanlı hissediyordu ve bu heyecanı söndürecek kötü bir olay yaşamak istemiyordu.
Burak, Barış'ın iki katı kadar bir adamdı. İri yapılı ve uzundu. Onunla baş edemezdi. Kötü bir şey olacaksa da haftaya olsun diye düşünüp kendince ertelemişti bu yüzden. En azından mutluluğu biraz daha uzun sürebilirdi.
Avucunda biriken teri kazağına sürtüp gerginliğini kendinden gizlemeye çalışarak zile bastı. Saat sabahın dokuzuydu. Hava, diğer günlere kıyasla daha iyi olsa dahi işe gidip gelenler dışında sessizdi site. Yolları da bir o kadar ıssızdı buranın. Otobüs durağına uzaktı üstelik. Yürürken yolunu kaybetse sorabileceği birilerini bile bulamazdı. Neyse ki Burak sayesinde önceden adresi bildiği için hiç zorlanmadan gelebilmişti.
"Hoşgeldin." Dedi, Barış'ın aksine enerjik olan bir ruh halinde olan Birkan. "Erken gelmişsin. Anca yarım saate kurarım sofrayı."
"Sana da günaydın." Ayakkabılarını çıkarıp evin içine girdi ve daha önceden karşı dairede -aynı iç tasarıma sahip bir evde- bulunduğu için yerini bildiği banyoya ilerledi hemen.
"Sen takıl kafana göre ben çağırırım seni." Onu onaylayıp hiç vakit kaybetmeden lavaboya gitti. Birkan istedi diye tıraşladığı yüzüne bir bakış attı. Elini yanağına atıp sıvazlarken kendi kendine söyleniyordu. Sakalı yalnızca iki gün hayatta kalabilmişti. Bir soluk vererek elini yüzünü yıkayıp üstünde ki uyuşukluğu atmaya çalıştı. Sabah yediği soğuk rüzgara rağmen uykusu açılabilmiş değildi.
Lavabodan çıkıp kapıyı kapattı. Ev, Birkan gibi lüks meraklısı bir adama yaraşır şekilde dizayn edilmişti. Renkli fazla bir şey yoktu. Evden çok ofisi andırıyordu. Ufak tefek biblolardan oldukça çok vardı. Birkaç tane boş çerçeve ve ufak tefek bitkilerle süslenmiş raflarla doluydu salon. Nereden alındıkları belli olmasa dahi bakarak bile fiyatları hakkında bilgi edinebileceğiniz kadar kaliteliydi eşyalar.
Koridorda ki koca saksıda duran bitki bile Barış'ın ikinci el eşyalarla dizdiği salonundan daha çok para ederdi."Üst kata çıkayım mı?" Diye bağırdı mutfağa doğru. Yardım edeyim mi diye sormak aklına bile gelmiyordu. Evi biraz kurcalamak istiyordu. Tabii önce vicdanını rahatlatmak için ev sahibinden izin almalıydı. "Yap istediğini." Bingo. Neredeyse koşarak merdivenleri tırmandı. Üst kat başka bir ev gibiydi. Daha farklı döşenmişti ve pek kullanılmadığı belli oluyordu. Alt katın aksine daha çok ev havası veriyordu üstelik. Odanın ortasında ki geniş yatağa oturup birkaç kez zıpladıktan sonra hevesle yerini bildiği depo tarzı olan ufak odaya gitti. Burak'ın kuzenini ziyaret ettiklerinde evin her köşesini gezmişti ve en çok hoşuna giden yer buraydı. Eskileri biriktirmek için kullanılabilecek tarzda ufak bir oda. Barış'ın meraklı kişiliği için nimet gibiydi.
Kapıyı açtığı gibi yüzüne vuran toz dumanıyla öksürerek geriye adımladı. Birkan'dan beklenmeyecek şekilde kirliydi. Sanırım gerçekten de eskileri biriktirmek dışında kullanılmıyordu. Toz iyice dağıldıktan sonra ışığı açıp yüzünde beliren sırıtış ile içeriyi süzdü. Daha çok saksılar, bitki eşyaları ve bitkiler için toprak paketleri vardı. Onun dışında kenarda duran birkaç ufak koli vardı o kadar. Fazla kalabalık değildi.
"Bakalım neler varmış." Keyifle mırıldanarak üstüne başına yapışan tozu umursamadan kolilerden birini aşağı indirip kapaklarını açtı.Eline geçen birkaç zımbırtıyı kenara koyduktan sonra boşalan koli ile kaşlarını çatıp ikinci koliye yöneldi. Ve sonra üçüncüye, sonra da son koliye yani dördüncü koliye... İçlerinden çıkan şeyler daha çok bir parçası kırık biblolardı -muhtemelen atmaya kıyamamıştı- onun dışında birkaç eski dergi, gazete yığınları ve resmi belgeler vardı. Son kolinin en dibine ulaştığında kutunun içine tam oturmuş koca bir kitap görünce son kalan umuduyla onu çıkarmaya uğraştı. Albüme benziyordu ama burada durduğuna göre mutlu anıları çağrıştıran bir albüm değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
B ile B
Teen FictionYeni iş yerine adapte olma konusunda yığınla tereddüte sahipti. İlk gün heyecandan titreye titreye oturduğu bankta yanına bir adam oturdu. Bu adam sıradan birisi değildi. Barış'ın tek günlük heyecanını bütün bir yıla yayacak ve onu karman çorman bi...