#ikbaluzuner
#AyşenurhalilUnutmayacağız, unutturmayacağız!
______________________________________
Günün ilerleyen saatlerinde, Karmen yalnız kalmıştı. Alparslan, her zamanki gibi dışarıdaydı. İşlerini halletmek üzere şehirde dolaşıyordu; Karmen, nerede olduğunu ya da ne yaptığını asla tam olarak bilemezdi. Onun sırları, karanlık işlerle doluydu. Mafya bağlantıları, güçlü ilişkiler, tehditler… Alparslan’ın dünyası tehlikelerle çevriliydi, ve Karmen bu dünyanın içine çekilmişti. İstemeden.
Mutfakta kahvaltı sonrası toparlanırken, içindeki huzursuzluk gitgide büyüyordu. Odaya ağır bir sessizlik çökmüş, yalnızlık Karmen’i daha da içe kapanmaya zorlamıştı. Bir an için durdu, mutfak lavabosunun önünde ellerini yıkarken, gözleri karşı duvara sabitlenmişti. Alparslan’ın her hareketinde hissettiği o baskı, şimdi iyice boğucu hale gelmişti. Bir gün dahi nefes alamadan geçiyordu. Ama ne yapabilirdi? Geriye dönecek bir hayatı, kaçabileceği bir yer yoktu.
Birden kapı çaldı. Karmen şaşırdı. Kapıya doğru yavaşça ilerlerken, bir an duraksadı. Alparslan ona sık sık gelen misafirlerden bahsetmezdi. Kimse onun yanına gelmezdi; gelirse bile Alparslan yanındayken olurdu. Kapıya vardığında, kalbi hızla çarpmaya başladı. Kapının deliğinden baktığında, karşısında hiç beklemediği birini gördü.
Tanımadığı genç bir adam, elleri cebinde duruyordu. Karmen gözlerini kısarak adama dikkatlice baktı. Ciddi bir ifadesi vardı, ama içinde bir tehdit yoktu. Tereddüt ederek kapıyı açtı.
“Evet?” dedi, sesi ürkekti.
Adamın bakışları sertleşti ama yine de bir tehdit barındırmıyordu. "Sen Karmen olmalısın," dedi soğuk bir sesle. "Benim adım Timur. Alparslan’ın bir... iş arkadaşıyım."
Karmen, adamın söylediklerini anlamaya çalıştı. Alparslan’dan başka bir adamın ona böyle doğrudan yaklaşması tuhaf geliyordu. Bir an için Alparslan’ın bu durumu onaylayıp onaylamadığını düşündü, fakat adamın sözlerinde bir resmi hava vardı.
“Alparslan burada değil. Eğer onu arıyorsanız, daha sonra gelmeniz gerekir,” dedi Karmen, kapıyı yarı kapalı tutarak.
Timur, bir adım daha yaklaştı. "Biliyorum. Zaten onu aramıyorum," dedi. "Seninle konuşmak istedim."
Karmen’in içini bir huzursuzluk kapladı. "Benimle mi? Neden?" diye sordu, kaşlarını çatarak.
Timur, bakışlarını derinleştirerek bir süre sessiz kaldı. Sonra, sakince konuşmaya devam etti. "Alparslan’ın sana nasıl davrandığını biliyorum. Bu ilişkide senin ne kadar baskı altında olduğunu da."
Bu sözler Karmen’i bir anda afallattı. Kimse, Alparslan’la olan ilişkisini bu kadar doğrudan sorgulamamıştı. Alparslan'ın himayesinde yaşayan bir çocuk olarak, her zaman onun kurallarına göre yaşamak zorunda kalmıştı. Ancak Timur’un sözleri, uzun zamandır kaçtığı gerçeklerle yüzleşmesini sağlıyordu.
"Bu seni ilgilendirmez," dedi Karmen, ama sesindeki güvensizlik belirgindi. Kapıyı biraz daha kapatmaya çalıştı.
Timur, Karmen'in kararsızlığını fark etmişti. Yüzünde belirsiz bir tebessüm belirdi. "Bak, amacım sana zarar vermek değil. Sadece… bazen bazı şeylerin dışarıdan daha net göründüğünü söylemeye geldim. Alparslan seni bu şekilde hapsetmeye devam ettiği sürece, onun için sadece bir mülk olarak kalacaksın. Kendini kandırmaktan vazgeç."
Karmen’in kalbi hızlanmıştı. Bu sözler, yıllardır içinde biriktirdiği tüm duygulara dokunuyordu. Kendisini gerçekten Alparslan’ın gözünde sadece bir sahiplik olarak mı görüyordu? Sevgi, tutku ya da bağımlılık… Alparslan'ın kıskançlıkları ve kontrolü onun varlığını nasıl etkiliyordu? Karmen, Timur’un söylediklerinin gerçek olduğunu biliyordu, ama kabul etmek istemiyordu.
“Ben… gitmelisin,” dedi, sesi çatallı çıkıyordu. “Bu, benim meselem. Senin karışman gereken bir şey değil.”
Tam kapıyı kapatacakken, Timur elini kapıya koyarak onu durdurdu. “Bunu kabul etmek zorundasın, Karmen,” dedi. "Bu adam seni tüketiyor. Alparslan güçlü bir adam, ama o güç seninle olan ilişkisini sağlıklı kılmıyor."
Karmen bir an için Timur’a baktı. Onun sözlerinde bir gerçek vardı; bir uyarı, bir dost eli gibi. Fakat Karmen, bu elin ona ne getireceğinden emin olamıyordu. Yine de, bu durumun devam edemeyeceğini biliyordu. Alparslan’ın onu kıskançlıkla, kontrolle sarmaladığı bu hayat, nefes almasına izin vermiyordu.
“Gidebilirim,” dedi Karmen, bir an düşünmeden. “Ama nereye?”
Timur, bu soruyu bekliyormuş gibi sakin kaldı. "Alparslan'ın seni bırakmasına izin vermezsin," dedi. "Ama sen istemediğin sürece hiçbir şey değişmez."
Karmen, bu sözlerle derin bir iç çekti. Timur’un söyledikleri zihninde yankılanıyordu. Onunla kalmak bir seçenekti, ama asıl zor olan Alparslan’dan kopabilmekti. Onda Alparslan’a olan büyük aşkı ve bağımlılığı vardı. Fakat bu aşk, onu sadece acıya sürüklüyordu.
“Düşünmen gereken bir şey var,” dedi Timur, geri çekilerek. "Ne kadar daha buna katlanabileceksin?"
Karmen, gözlerini kapattı. Bu sorunun cevabını kendisi de bilmiyordu.
Timur, son bir bakış attıktan sonra kapıdan uzaklaştı. Karmen, içindeki duygusal fırtınayı kontrol etmeye çalışarak derin bir nefes aldı. Kapıyı kapattı ve sırtını kapıya yasladı. Alparslan'ın ne zaman döneceğini bilmiyordu, ama bu konuşma, Karmen’in içindeki çatışmayı tetiklemişti.
Onu seven bir adam mıydı Alparslan, yoksa sadece sahip olmak isteyen bir adam mı? Karmen bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırken, kalbindeki yaralar derinleşiyordu. Belki de Timur’un dediği gibi, artık bir kırılma noktası gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
RomanceZaaf, bir kişinin zayıf noktası veya dayanıksız olduğu şeydir, Alparslan içinde zaaf karmen'di.