Karmen, üniversiteye başlamak için heyecanla hazırlık yapıyordu. İlk gün, yeni arkadaşlar edinme ve dersleri keşfetme fırsatı sunuyordu. Ancak Alparslan’ın ona olan kıskançlığı ve sahiplenme arzusu, Karmen’in bu heyecanını gölgeliyordu.
Bir sabah, Karmen dolabında en sevdiği kıyafetleri karıştırarak dikkat çekici bir kombin yapmaya karar verdi. Uzun, vücudunu saran bir elbise seçmişti; bu elbise onun erkek güzeli imajını öne çıkarıyordu. Eteği, dizlerinin hemen üstünde bitiyor, kolları ise hafif bol durarak ona zarif bir hava katıyordu. Karmen, tam olarak hazırlanınca, Alparslan’ın kapıyı açmasını bekledi.
Alparslan, Karmen’in giydiği kıyafeti görünce bir an için donakaldı. Gözleri, Karmen’in güzelliğinde kaybolmuştu. Ancak kısa süre sonra, içinde beliren kıskançlık hissiyle yeniden kendine geldi. Karmen’in bu kadar ilgi çekici görünmesi, onun etrafındaki bakışları, Alparslan’ın içinde derin bir rahatsızlık yaratıyordu.
"Karmen, bu kıyafetle okula mı gidiyorsun?" dedi Alparslan, sesinde hafif bir asabiyet vardı. "Bilmiyorum, belki biraz fazla... dikkat çekici."
Karmen, Alparslan’ın ifadesindeki endişeyi fark etti. "Alparslan, sadece üniversiteye gidiyorum. Herkes okula şık gider, değil mi?" dedi, biraz alaycı bir tonla. "Beni başkalarına göstermemek için giyinmemi istemiyorsan, o zaman başka bir yere gitmem gerekecek."
Alparslan, Karmen’in bu sözlerini duyduğunda içindeki öfkenin kabardığını hissetti. "Senin için en iyisini istiyorum, Karmen. Herkesin gözü üzerindeyken böyle bir elbise giymek... Ben sadece seni korumak istiyorum."
Karmen, Alparslan’ın niyetini biliyordu, ama bu koruma şeklinin ne kadar baskıcı olduğunu da görüyordu. "Benim kararım, Alparslan. Beni bu şekilde hissettirmekten vazgeç lütfen."
Alparslan, derin bir nefes aldı ve daha fazla tartışmadan vazgeçti. "Tamam, ama sana dikkat etmeni istiyorum," dedi, yavaşça yumuşayarak.
---
Arabaya bindiklerinde, Karmen içinde bir kıpırtı hissediyordu. Üniversiteye ilk gidişinin heyecanı, Alparslan’ın endişeleriyle karışıyordu. Yol boyunca Alparslan sessizdi. Karmen, onun kıskançlığıyla yüzleşmeyi tercih etti. "Alparslan, okula gidiyoruz, canımı sıkma. Belki orada yeni arkadaşlar edinirim," dedi hafif gülümseyerek.
Alparslan, bu sözlere yanıt vermedi, sadece gözlerini yola dikti. Karmen, onun içindeki savaşın farkındaydı; ama bu savaşın nereye varacağını kestiremiyordu.
Üniversiteye vardıklarında, Alparslan Karmen’i kapının önünde indirdi. "İyi eğlenceler," dedi, sesi yine sertti ama içinde bir tedirginlik barındırıyordu. Karmen, Alparslan’a gülümseyerek arabadan indi.
Okulun kapısında, Karmen’i bekleyen kalabalığın içinde, tanımadığı birçok yüz vardı. İlk günün heyecanı ve biraz da kaygıyla, kalabalığın içine daldı. Arkadaş edinmek için çabaladı; ama arka planda Alparslan’ın ona olan endişesi sürekli kafasında yankılanıyordu.
Alparslan, arabada saatlerce Karmen’i beklemek zorunda kalınca, kıskançlığı bir kat daha arttı. Çevredeki herkesin ona bakışlarını, dikkatlerini Karmen üzerinde topladığını hissettikçe içindeki öfke büyüyordu. Bir an, Karmen’in bir başka gençle gülüşerek konuştuğunu görünce sabrını yitirdi. Hemen arabadan inerek okula doğru yürümeye başladı.
---
Karmen, derslerinin ardından dışarı çıktığında Alparslan’ı kapıda beklerken buldu. Onun sert bakışlarını görünce kalbi hızla çarpmaya başladı. "Ne oldu, Alparslan?" diye sordu merakla.
Alparslan, onu bir süre sessizce süzdü. "Neden bu kadar geç kaldın?" dedi, sesi hala sertti. "Beni bu kadar endişelendirmeye ne gerek vardı?"
Karmen, Alparslan’ın endişesine saygı göstererek yavaşça yanına yaklaştı. "Sadece arkadaşlarım vardı, konuşmak istedim. Beni böyle beklemek zorunda kalmanı istemedim."
Alparslan, Karmen’in gözlerindeki samimiyeti görünce biraz yumuşadı, ama yine de duygularını bastırmakta zorlanıyordu. "Seni böyle beklemek zorundaydım. Beni düşünmüyor musun? Bu kadar dikkat çekici olmana sinirleniyorum. Kalabalıkta kaybolmanı istemiyorum."
Karmen, bu duyguların Alparslan’ın içindeki karmaşayı daha da derinleştirdiğini biliyordu. "Benim de bir hayatım var, Alparslan. Ama seninle birlikte olmayı çok istiyorum. Seninle bu yükümlülükleri paylaşmak istiyorum."
Alparslan, Karmen’in elini tuttu ve ona yaklaştı. "Biliyorum. Ama seni bu kadar riske atmaktan korkuyorum. Senin güvenliğin benim için her şeyden önemli."
Karmen, Alparslan’ın kendisi için hissettiği derin bağlılığı hissediyordu. Ama bu bağlılığın onu daha fazla boğduğunu da biliyordu. Birlikte eve dönerken aralarındaki gerginlik devam ediyordu, ama Karmen, Alparslan’ın içindeki kıskançlığın ardında büyük bir sevgi olduğunu anlamıştı.
---
Eve döndüklerinde, Karmen kendini biraz huzursuz hissediyordu. Alparslan’ın onu kıskanmasının ardındaki nedenleri anlasalar da, bu durum ikisi için de bir yük olmaya başlamıştı. Alparslan, kapıyı kapatır kapatmaz Karmen’in yanına yaklaştı.
"Karmen," dedi, gözleri parlayarak. "Seni özledim. Bu kadar uzun süre dışarıda kalmanı istemiyorum."
Karmen, Alparslan’ın sert yüz ifadesinin ardındaki tutkuyu hissediyordu. "Ben de seni özledim," dedi yavaşça, onun gözlerinin içine bakarak. "Ama bu kadar da kıskanma, lütfen. Benim hayatımda yerin çok özel."
Alparslan, bu sözlere karşı kayıtsız kalamadı. Karmen’in yanına yaklaştı ve kollarıyla onu sararken, aralarındaki boşluğu kapatmaya çalıştı. "Seni kaybetmekten korkuyorum," dedi, sesinde bir titreme vardı.
Karmen, Alparslan’ın kollarında kaybolmuş hissediyordu. "Beni kaybetmeyeceksin. Biz birlikteyiz ve bunu aşabiliriz," dedi, Alparslan’ın gözlerine bakarak.
O anda, Karmen’in kalbinde bir sıcaklık hissetti. Kendi içindeki tüm korkuları bir kenara bırakıp Alparslan’a kendini teslim etti. İkisi de birbirine doğru eğildiğinde, aralarındaki her şey bir an için yok olmuş gibiydi.
Birbirlerine daha yakın hale geldiklerinde, hissettikleri şey sadece tutku değildi; aynı zamanda birbirlerine olan bağlılıkları da artıyordu. O an, Karmen ve Alparslan arasında her şeyi unutturan bir büyü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
RomanceZaaf, bir kişinin zayıf noktası veya dayanıksız olduğu şeydir, Alparslan içinde zaaf karmen'di.