Alparslan, içindeki huzursuzlukla, buluşma noktasına doğru yürüdü. Alya'nın sabah gönderdiği kısa mesaj zihninde yankılanıyordu:
"Konuşmamız gerek. Önemli."Alya, genelde dolaylı yollarla işlerini halleden biriydi. Bu kadar doğrudan bir davet, işin ciddiyetini gösteriyordu. Buluşma yeri, şehrin merkezindeki eski bir otelin teras restoranıydı. Restoran sessiz ve loştu, ortama yayılan hafif caz müziği insanın gerilimini alır gibiydi. Ama Alparslan'ın içinde sakinleşmek şöyle dursun, her geçen saniye daha fazla gerilim birikiyordu.
Terasın bir köşesine oturmuş Alya'yı hemen fark etti. Siyah uzun bir elbise giymişti ve masanın üstündeki kadehindeki şarapla oynuyordu. Her zamanki gibi zarif ve soğukkanlı görünüyordu, ama gözlerinin derinliklerinde bir şey vardı; belki endişe, belki de saklanan bir sır.
Alparslan masaya yaklaşırken, Alya başını kaldırdı ve ona hafif bir gülümseme gönderdi. Ancak bu gülümsemede tanıdık bir rahatlık yoktu, daha çok zoraki bir nezaket gibi görünüyordu.
"Geç kaldın," dedi Alya, sesi sakin ama içinde hafif bir iğneleme barındırıyordu.
Alparslan oturup, bir süre ona bakmadan menüye göz gezdirir gibi yaptı. Sonunda derin bir nefes aldı ve direk konuya girdi.
"Ne söylemek istiyorsun, Alya? Bu kadar ani bir buluşma çağrısı... Seni pek böyle görmezdim."Alya gözlerini ona dikti. "Bazı şeyler değişti, Alparslan. Artık aynı oyunu oynamak istemiyorum. Ama asıl mesele bu değil. Asıl mesele, senin durumun."
Alparslan'ın kaşları çatıldı. "Ne demek istiyorsun?"
Alya, bir an tereddüt etti, ama sonra ağır ağır konuşmaya başladı.
"Karmen'den uzak durmalısın, Alparslan. Bunu sana bir dost olarak söylüyorum."Bu cümle, Alparslan'ın içinde bir volkan gibi patladı. Gözleri kısıldı ve masanın kenarına doğru eğilerek sert bir sesle yanıt verdi.
"Bu konunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum, Alya."Alya sakinliğini koruyarak devam etti. "Beni ilgilendirdiğini düşünmüyorsan, yanılıyorsun. Çünkü bu iş kontrolden çıkıyor ve sen farkında bile değilsin. Karmen'i gerçekten seviyor olabilirsin ama onun hayatında olmanın ona getirdiği tehlikelerin farkında mısın?"
Alparslan, Alya'nın sözlerini bir süre sindirmeye çalıştı. Gözlerini kısarak ona baktı. "Tehlike mi? Ne saçmalıyorsun?"
Alya masanın üzerindeki kadehe uzandı ve bir yudum aldı. "Adem ortaya çıktı," dedi sonunda. "Ve yanında getirdiği sorunlar var. Seni ve Karmen'i de ilgilendiren şeyler. Adem'in ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum, ama senin geçmişin, Alparslan... O geçmiş, Karmen için bir tuzak olabilir."
Alparslan'ın yüzü donuklaştı. Adem'in adını duymak bile yeterince rahatsız ediciydi. Ama Alya'nın bu kadar çok şey bildiğini görmek, daha da sinir bozucuydu.
"Adem'den uzak dur," dedi sert bir şekilde. "Bu konuya karışma, Alya. Karmen'i koruyacağım, kimden olursa olsun."
Alya, bu yanıtı bekliyor gibiydi. Gözlerini Alparslan'ın gözlerinden ayırmadan, buz gibi bir ifadeyle konuştu:
"Alparslan, bu sadece bir aşk meselesi değil. Karmen senin hayatına uygun biri değil. Onu seviyorsun, biliyorum. Ama onu gerçekten seviyorsan, belki de yapman gereken şey, ondan uzak durmak. Çünkü işler daha da kötüye giderse, Karmen'in sana güveni sonsuza kadar yok olacak."Bu sözler, Alparslan'ın içinde bir boşluk yarattı. Bir süre konuşmadı, sadece Alya'nın söylediklerini düşünerek oturdu. Ama gözlerinde bir kararlılık vardı.
"Hayır," dedi sonunda. "Karmen benim. Ve onu kimsenin, Adem'in ya da başka birinin, benden uzaklaştırmasına izin vermem."
Alya, Alparslan'ın bu kararlılığını görünce, başını hafifçe iki yana salladı ve kalktı.
"Sen bilirsin," dedi yavaşça. "Ama unutma, Alparslan. Sevgi bazen bırakmayı gerektirir. Umarım bunu anlaman için çok geç kalmazsın."Alya uzaklaşırken, Alparslan derin bir nefes aldı. İçindeki fırtına, Alya'nın söylediklerini bastırmaya çalışıyordu. Ama bir şey çok açıktı: Karmen'i kaybetmeyi göze alamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
RomanceZaaf, bir kişinin zayıf noktası veya dayanıksız olduğu şeydir, Alparslan içinde zaaf karmen'di.