Bölüm 5 ; Kıskançlık Ateşi

103 8 9
                                    

Alparslan, uzun zamandır Karmen’i dışarı çıkarmamıştı. İşleri yoğundu ve zamanının büyük bir kısmını şehirdeki bağlantılarını korumaya adıyordu. Ancak o gün, farklı bir hava vardı. Karmen’in son zamanlarda daha sessiz ve içine kapanık olduğunu fark etmiş, bu yüzden onu dışarı çıkarmaya karar vermişti. Belki bir değişiklik ikisine de iyi gelecekti.

Alparslan, Karmen’in kolundan tutarak arabaya doğru yönlendi. "Biraz hava alırsın," dedi sakin bir sesle. "Şehre inelim, biraz dolaşırız."

Karmen, bu teklife karşı koymadı. Alparslan’la dışarı çıkmak her zaman bir riskti; onun kıskançlığı ve korumacı tavrı her an kontrolden çıkabilirdi, ama bu kez bir değişiklik istiyordu. Belki de dışarıda olmak, ikisinin de arasındaki gerginliği hafifletebilirdi.

Birkaç saat sonra, şehrin en lüks alışveriş merkezlerinden birindeydiler. Alparslan, Karmen’in elini sıkıca tutarak etrafa göz gezdiriyordu. Her zamanki gibi güven verici ama aynı zamanda tehditkâr bir havası vardı. Karmen ise biraz daha rahatlamış görünüyordu. Alışveriş merkezinin parlak ışıkları ve şık vitrinler arasında dolaşırken, insanlar gözlerini onlardan alamıyordu.

Alparslan, Karmen’in yanındaki varlığıyla her daim dikkat çekiyordu. İri yapısı, sert duruşu ve keskin bakışları, insanların gözünde onun tehlikeli biri olduğunu belli ediyordu. Karmen ise genç, güzel yüzü ve nazik duruşuyla Alparslan’ın yanındaki o zıtlık oluşturuyordu. İkisi birlikteyken dikkatleri üzerine çekmeleri kaçınılmazdı.

Ancak kısa sürede, Alparslan’ın o keskin bakışları daha da sertleşti. Alışveriş merkezinde dolaşırken, birkaç genç adamın Karmen’e bakışlarını fark etmişti. Başlangıçta sakin kalmaya çalıştı, ama içindeki kıskançlık çoktan tetiklenmişti. Karmen’in farkında olmadan etrafında oluşan bu dikkat, Alparslan’ın içindeki ateşi körüklüyordu.

Bir mağazanın önünden geçerken, gençlerden biri Karmen’e fazla uzun süre baktı. Alparslan’ın kaşları çatıldı, bakışları tehlikeli bir şekilde kısılmıştı. Genç adamın Karmen’i baştan aşağı süzdüğünü görünce, nefes alışverişi hızlandı.

"Ne bakıyorsun?" dedi Alparslan, sesini yükselterek.

Genç adam önce şaşkınlıkla Alparslan’a baktı, sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi başını çevirdi. Ama bu, Alparslan’ın öfkesini daha da artırmıştı. Karmen, Alparslan’ın elinin sıkıca kolunu kavradığını hissetti. Bir an için duraksadı, Alparslan’ın bakışlarındaki tehlikeyi fark etti.

“Alparslan,” diye fısıldadı Karmen, onu sakinleştirmeye çalışarak. “Bırak gitsin, sorun yok.”

Ama Alparslan onu dinlemiyordu. Genç adamın arkasından bir adım attı ve omzuna sertçe dokundu. “Sana bir şey sordum. Ne bakıyorsun?”

Genç adam, bu kez Alparslan’ın ciddi olduğunu anladı. Gözlerinde bir anlık bir korku belirdi. “Bir şey yok, abi,” dedi, sesi titreyerek. “Öylece baktım, bir şey demedim.”

Alparslan’ın öfkesi daha da büyüyordu. Bu genç adamın Karmen’e bakması, onun sahip olduğu şeye dokunmak gibi geliyordu. Karmen’e ait olan hiçbir şeyin başka biri tarafından istenmesine tahammül edemiyordu. Kıskançlık damarlarında dolaşıyordu, ve bu genç adamın açıklaması onu yatıştırmak yerine daha da çileden çıkarmıştı.

Alparslan, adamın yakasına yapıştı. “Gözlerini dikip bakmak mı öylece?” dedi dişlerinin arasından, sesi tehditkârdı. “Bir daha benim zevceme bakarken dikkat edeceksin. Yoksa sonun hiç iyi olmaz.”

Karmen, Alparslan’ın öfkesinin patlama noktasına geldiğini biliyordu. Yanlarına yaklaşan birkaç insanın bakışları ve etraftaki şaşkınlık havası, durumu daha da büyütüyordu. İnsanlar onları izliyor, aralarında fısıldaşıyorlardı. Karmen bu anların daha fazla uzamamasını istiyordu.

"Alparslan, lütfen," dedi, elini onun koluna koyarak. “Bırak gitsin. Beni düşün.”

Alparslan bir an için duraksadı. Karmen’in sesi, öfkesinin içinden sızan bir ışıltı gibiydi. Gözlerini Karmen’e çevirdi. Karmen’in gözlerinde hem korku hem de rica vardı. Alparslan, Karmen’in ona böyle baktığında nasıl zayıf düştüğünü biliyordu. O, onun en büyük zayıflığıydı.

Genç adamın yakasını bırakırken, ona son bir uyarı bakışı attı. “Bir daha seni bu kadar şanslı bulmayabilirsin,” diye mırıldandı. Genç adam hızla oradan uzaklaşırken, Alparslan derin bir nefes aldı.

Karmen, derin bir nefes verdi. “Alparslan,” dedi yavaşça, onu sakinleştirmeye çalışarak. “Böyle yapmana gerek yoktu. Hiçbir şey olmadı.”

Alparslan, Karmen’e döndü ve gözlerinde hala kıskançlığın kalıntıları vardı. “Sana nasıl baktığını gördün mü?” dedi, sesi hala sert. “Kimsenin sana öyle bakmasına izin vermem. Sen benim zevcemsin, Karmen. Sana kimse dokunamaz, kimse yaklaşamaz.”

Karmen, Alparslan’ın ne kadar sahiplenici olduğunu çok iyi biliyordu, ama bu kez onu sakinleştirmek için elini onun elinin üzerine koydu. “Biliyorum,” dedi nazikçe. “Ama ben yanındayım. Başkalarının ne düşündüğü önemli değil.”

Alparslan, Karmen’in bu sözleriyle biraz olsun sakinleşmiş gibi görünüyordu. Ama içindeki kıskançlık hala tam olarak yatışmamıştı. Karmen’e olan bağı o kadar güçlüydü ki, en ufak bir tehdit bile onu çileden çıkarabiliyordu. Karmen, onun en büyük zayıflığıydı ve bunu kabul etmek Alparslan için çok zordu.

Alparslan, derin bir nefes aldı ve Karmen’in elini sıktı. “Seninle birlikteyken kimsenin sana yaklaşmasına izin vermem,” dedi yavaşça. “Kimse seni benden alamaz.”

Karmen, Alparslan’ın bu sahiplenici tavrına alışmıştı. Onun kıskançlığı ve kontrolcü tutumu her zaman böyle anlarda ortaya çıkıyordu. Ama yine de, Alparslan’ın bu kadar derin bir bağlılıkla onu korumak istemesi, Karmen’in içinde hem bir güven hem de bir huzursuzluk yaratıyordu.

Alışveriş merkezinden çıkarken, Alparslan’ın kıskançlığı biraz olsun yatışmıştı. Ama Karmen, onun bu duygusunun her zaman tetikte olduğunu biliyordu. Alparslan’ın kendisini ne kadar sevdiğini hissedebiliyordu, ama bu sevgi, bazen çok ağır geliyordu. Alparslan’ın kıskançlığı, ilişkilerindeki en büyük sınavdı.


Beğeni ve yorumlar paralı ?

ZAAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin