Alparslan, Karmen ile yaşadığı alışveriş merkezindeki olaydan sonra daha da kıskanç hale gelmişti. Karmen’in her hareketini kontrol etmek istiyor, onun etrafındaki her şeye dikkat ediyordu. Karmen ise bu baskıdan bunalmış, Alparslan’ın sürekli kontrolcü tavırlarına karşı yavaş yavaş sessiz bir direniş geliştirmeye başlamıştı. Ancak bu, içinde büyüyen bir huzursuzluğun da işaretiydi.
O sabah, Karmen erkenden uyanmış, evin büyük salonunda yürüyüş yapıyordu. Dışarıda gökyüzü kapalıydı; yağmur bulutları, Karmen’in ruh halini yansıtır gibiydi. Alparslan henüz uyanmamıştı ve Karmen, birkaç saatliğine bile olsa kendine ait bir zaman bulmanın tadını çıkarıyordu. Ancak bu huzurlu an, Alparslan’ın ani varlığıyla bozuldu.
Alparslan, sabah kahvesini yudumlarken Karmen’e bakıyordu. Gözlerinde o bildik kıskanç bakış vardı, ama Karmen bunun altında daha derin bir şey seziyordu. Alparslan bir süredir normalden daha sessizdi, sanki kafasında planladığı bir şey vardı.
"Bu sabah dışarı çıkalım mı?" dedi Alparslan aniden. Sesi sakin, ama altında bir şeyler gizler gibi geliyordu.
Karmen şaşırmıştı. Alparslan genellikle evde kalmayı tercih ederdi, özellikle son zamanlarda onun etrafında daha korumacı hale gelmişti. "Nereye gitmek istiyorsun?" diye sordu Karmen, bir yandan içindeki merakı bastırmaya çalışarak.
"Seninle birlikte bir yer görmek istiyorum," dedi Alparslan, gözlerini ondan ayırmadan. "Bir süre önce planladığım bir şey var. İkimiz için."
Karmen, Alparslan’ın planlarının her zaman ona sürprizlerle dolu olduğunu biliyordu, ama bu sefer farklı bir şeyler vardı. Alparslan’ın bu kadar sakin ve kararlı olması, Karmen’in içinde bir tedirginlik uyandırmıştı.
---
Günün ilerleyen saatlerinde, Alparslan Karmen’i arabaya bindirip şehrin dışına doğru yola çıktı. Yol boyunca ikisi de fazla konuşmadı. Karmen, her ne kadar Alparslan’ın yanında güvende hissetse de, bu sessizlik onun içindeki tedirginliği daha da büyütüyordu.
Yaklaşık bir saat sonra, şehrin dışındaki geniş bir araziye vardılar. Burası Alparslan’ın nadiren bahsettiği, fakat Karmen’in hiç görmediği bir yerdi. Büyük, eski bir çiftlik evi. Alparslan arabayı durdurdu ve sessizce dışarı çıktı. Karmen de onu takip etti, etrafına bakarken içini bir garip his kapladı.
"Burası ne?" diye sordu Karmen, Alparslan’ın gözlerine bakarak. "Neden buraya geldik?"
Alparslan derin bir nefes aldı. "Burası benim yerim," dedi. "Geçmişimden kalan tek şey. Aileme ait."
Karmen, Alparslan’ın nadiren geçmişinden bahsettiğini biliyordu. Bu ev, onun hayatındaki gizli kalan sayfalardan biriydi. Alparslan genellikle sert, güçlü ve her şeye hâkim bir adamdı, ama bu yer sanki onun duygusal yaralarının olduğu bir mekândı.
"Buraya seni getirmek istememin bir nedeni var," dedi Alparslan, Karmen’e doğru adım atarak. "Sana her şeyimi göstermek istiyorum. Her şeyimi paylaşmak."
Karmen, Alparslan’ın bakışlarındaki ciddiyeti hissediyordu. Bu an, sadece bir gezi değil, Alparslan’ın ona olan bağlılığının ve saplantısının bir sembolü gibiydi. Ama aynı zamanda Karmen’in içindeki o boğulma hissi de büyüyordu. Alparslan’ın her şeyiyle ona sahip olmak istemesi, Karmen için ağır gelmeye başlamıştı.
---
Çiftlik evine girdiklerinde, içerisi oldukça eskiydi ama Alparslan’ın düzenli olarak bakım yaptırdığı belliydi. Karmen, evin içinde dolaşırken duvarlardaki eski aile fotoğraflarına bakıyordu. Alparslan’ın gençliğini, ailesini ve geçmişini burada hissediyordu. Bir yandan, onun hayatındaki bu derinlikleri görmek Karmen’i etkilerken, bir yandan da Alparslan’ın dünyasına tamamen çekildiğini hissediyordu.
Alparslan, Karmen’in yanına yaklaştı ve sessizce onun elini tuttu. "Seninle burada yeni bir başlangıç yapabiliriz," dedi. "Burası bizim yerimiz olabilir. Sadece ikimizin."
Karmen, Alparslan’ın bu teklifi karşısında şaşkındı. "Yeni bir başlangıç mı?" diye tekrarladı Karmen, ona inanmaz gözlerle bakarak. "Ama biz zaten... birlikteyiz."
"Birlikteyiz," dedi Alparslan, gözlerini Karmen’in gözlerine dikerek. "Ama senin bana tamamen ait olduğunu hissetmiyorum. Bunu değiştirmenin zamanı geldi. Burada, her şeyi geride bırakıp sadece ikimiz olabiliriz."
Karmen, Alparslan’ın bu teklifinin ardında daha derin bir şeyler yattığını hissediyordu. Alparslan’ın onu buraya getirme amacı sadece bir ev göstermek değil, onu daha fazla kontrol altına almak gibiydi. İçindeki özgürlük arzusu ile Alparslan’a olan bağlılığı arasında sıkışmış hissediyordu.
"Bu bana çok geliyor," dedi Karmen, bir adım geri çekilerek. "Bu kadar kontrol edilemez bir şekilde bağlanmak... Bu ilişkiyi daha fazla nasıl sürdürebiliriz?"
Alparslan, Karmen’in sözleri karşısında bir an duraksadı. Onun içinde büyüyen bu korkuyu fark etmişti, ama bunu kabul etmek istemiyordu. Karmen’in kendisinden uzaklaşmasını asla istemiyordu, çünkü o, Alparslan’ın en büyük zaafıydı. Alparslan derin bir nefes aldı ve sessizce Karmen’in yanına yürüdü.
"Eğer seninle birlikte olmak benim için bir zayıflıksa," dedi, "bu zayıflığı kabul ediyorum. Ama seni kaybetmeyeceğim. Ne olursa olsun."
Karmen, Alparslan’ın sözlerindeki kararlılığı ve aynı zamanda yumuşaklığı hissediyordu. O an, Alparslan’ın sadece bir koruma içgüdüsüyle hareket etmediğini, aynı zamanda derin bir sevgiyle onu yanında tutmak istediğini anladı. Ama bu sevginin yükü Karmen için ağır geliyordu.
"Alparslan," dedi Karmen, gözlerinde biriken yaşları saklamaya çalışarak, "ben seninle birlikteyim. Ama beni kaybetme korkusu seni bu kadar ele geçirmemeli. Yoksa biz sadece birbirimize zarar veririz."
Alparslan, Karmen’in bu sözleri karşısında derin bir sessizliğe büründü. Gözleri Karmen’in yüzüne odaklanmıştı, ama sanki onun zihninde başka bir savaş dönüyordu. Karmen’in haklı olduğunu biliyordu, ama onu serbest bırakmak da Alparslan için imkânsızdı.
---
O gece, çiftlik evinde sessiz bir akşam yemeği yediler. Karmen, Alparslan’ın bu yerle olan bağını hissediyordu. Ancak bu bağ, Alparslan’ın kendi geçmişiyle yüzleşme ve Karmen’i hayatına tamamen entegre etme çabasının bir sembolüydü. Karmen ise bu kadar derin bir kontrol altında olmanın ne kadar zor olduğunu her geçen gün daha fazla anlıyordu.
Sabah olduğunda, Karmen, Alparslan’ın ne kadar kırılgan olduğunu ve onun için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etti. Ama bu ilişkide dengeyi bulmak, ikisi için de zor olacaktı. Alparslan’ın kıskançlığı ve Karmen’in özgürlük isteği arasında bir denge kurmaları gerekiyordu; yoksa bu ilişki, ikisinin de sınırlarını zorlamaya devam edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
RomanceZaaf, bir kişinin zayıf noktası veya dayanıksız olduğu şeydir, Alparslan içinde zaaf karmen'di.