Karmen, Alparslan’ın eve dönüşünü beklerken odanın dört bir yanını saran sessizlik, içindeki huzursuzluğu daha da büyütüyordu. Gün boyunca Timur’un söyledikleri zihninde yankılanmıştı. Alparslan’ın onu nasıl kıskandığını, nasıl kontrol ettiğini fark etmek zor değildi, ama Timur’un o gün kapısına gelip söyledikleri Karmen’in içinde başka bir isyan ateşi yakmıştı. Şimdi, Alparslan’la nasıl yüzleşeceğini bilmiyordu.
Saat ilerliyor, karanlık çöktükçe içindeki gerginlik artıyordu. Tam o sırada, ağır adımların sesi koridordan yankılandı. Alparslan eve dönmüştü. Kapı ağır bir şekilde açıldı ve Alparslan içeri girdiğinde, yüzündeki sert ifadeden belli olan başka bir günün yükünü taşıyordu.
Alparslan, Karmen’i odada tek başına bulduğunda bir an için durdu. Ona bakışı her zamanki gibi keskin ve sahipleniciydi. Karmen’in nazik, ama mesafeli duruşu ise bu kez daha belirgindi. Sessizlik bir an havada asılı kaldı, sonra Alparslan konuştu.
“Bütün gün evde miydin?” diye sordu, sesinde hafif bir sorgulama vardı.
Karmen başını salladı. “Evet, buradaydım.”
Alparslan yaklaştı, gözleri Karmen’in üzerinde geziniyordu. “Timur’un sana geldiğini duydum,” dedi, bu kez sesi daha sertleşmişti. “Ne söyledi sana?”
Karmen bir an duraksadı. Alparslan’ın öfkesini ve kıskançlığını çok iyi biliyordu. Ancak bu sefer, o korkunun yerini başka bir duygu almıştı. İçindeki kırılganlık yavaş yavaş bir dirence dönüşüyordu. “Sadece… seninle olan ilişkimiz hakkında konuştu. Endişelenme, hiçbir şey olmadı.”
Alparslan kaşlarını çattı. Yaklaşarak Karmen’i köşeye sıkıştırdı. Elleri Karmen’in yüzüne değdiğinde, içindeki kıskançlık daha da belirginleşmişti. “Timur benim işime burnunu sokacak biri değil,” diye fısıldadı, sesi tehditkârdı. “Seninle ilgili her şey bana ait, Karmen. Kimse bizim aramıza giremez.”
Karmen’in nefesi kesilmişti. Alparslan’ın dokunuşları sertti, ama bir yandan da onu bu kadar yakınında hissetmek, Karmen’in içinde karmaşık bir duyguyu tetikliyordu. Sevgiyle dolu bir bağ değil, daha çok bağımlılıkla harmanlanmış bir tutku. Karmen, Alparslan’a olan duygularını çözümlemeye çalışırken, kendini ona karşı bir yandan çekilirken, diğer yandan uzaklaşmak isterken buldu.
Alparslan, Karmen’i kendine çekti. "Ben ne istersem, o olur," dedi, sesi bu kez daha yumuşak ama hala otoriterdi. "Sana dokunmak, seni hissetmek benim hakkım. Unutma, sen bana aitsin."
Karmen, Alparslan’ın bu sahiplenici tavırlarına alışkındı, ama bu kez içindeki isyanı bastırmakta zorlanıyordu. Onun her dokunuşunda, her bakışında daha da savunmasız hissediyordu. Ama bir yandan da Alparslan’ın bu sert tutumu, onu hem korkutuyor hem de karşı koyamayacağı bir şekilde çekiyordu.
Alparslan, Karmen’i yatağa doğru çekti. Karmen, gözlerinde kararsızlığı saklayamıyordu, ama Alparslan’ın bakışları emreder gibiydi. Karmen, bu noktada ona karşı koymanın bir anlamı olmadığını biliyordu. Alparslan’ın dokunuşları sertleştiğinde, Karmen’in içindeki karışık duygular daha da belirginleşti. Bir yanda Alparslan’a olan derin çekim ve aşk, diğer yanda ise onun kıskançlığı ve kontrolcü tavrı.
Alparslan, Karmen’i yatağa yatırırken, elleri onun vücudunda geziniyordu. Bu, onların ilişkilerinde her zaman vardı; fiziksel bir tutku, ama asla tam anlamıyla paylaşılan bir sevgi değildi. Alparslan’ın dokunuşları her zamanki gibi talepkâr ve kontrolcüydü, ama Karmen bu kez bu duruma daha farklı bir gözle bakıyordu. Kendini ona tamamen bıraksa bile, aralarındaki bu dengesizliğin farkındaydı.
Alparslan, Karmen’in yüzüne bakarken, gözlerinde bir kıvılcım vardı. "Kimse seni benden alamaz," dedi, sesi düşük ama kesin. "Sen sadece bana aitsin, Karmen. Benimle olduğun sürece, başka hiçbir şeyin önemi yok."
Karmen’in içindeki çatışma daha da büyümüştü. Alparslan’ı seviyordu, ama aynı zamanda onun kıskançlığı ve kontrolü altında eziliyordu. Bir yandan ona ait olma hissi, diğer yandan özgürlüğünü kaybetme korkusu… Bu duygular arasında sıkışıp kalmıştı.
Alparslan, Karmen’i kollarında sıkıca tutarken, Karmen gözlerini kapattı. İçinde bir boşluk vardı; Alparslan’ın ona dokunuşları bu boşluğu doldurmaya yetmiyordu. O an, bu ilişkinin sadece fiziksel bir çekimden ibaret olup olmadığını sorgulamaya başladı. Gerçekten sevgi var mıydı, yoksa sadece bir sahiplik miydi?
Alparslan’ın nefesi Karmen’in boynunda gezinirken, Karmen bu soruların cevabını bulamıyordu. Onu hem seviyor, hem de ondan kaçmak istiyordu. Bu ikilemin ortasında, kendini Alparslan’a bıraktı, ama içindeki huzursuzluk asla tam anlamıyla yok olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF
RomanceZaaf, bir kişinin zayıf noktası veya dayanıksız olduğu şeydir, Alparslan içinde zaaf karmen'di.