19. Beyzade'nin Kızı

142 11 39
                                    


Adamlar- Bilsen de Bilmesen de

Herkese iyi okumalar <3<3




***

"Beyzade,nin Kızı"

Sever miydim? 

Severdim. Seni seviyorum cümlesini lugatımdan tek seferde silecek kadar üstelik. Çakan şimşeklerle beraber üzgün bakan gözlerinde kayboldum. "Hoşlanıyorum senden! Her şeyimsin desem onun yerine. Gülüm desem." 

Bugün ömrümde hiç akıtmadığım kadar gözyaşı akıttım ve bu defa mutluluktandı. Kollarını bana açışına bir ömür sığdırmak istedim. Koştum, sanki kilometrelerce gibi gelen üç adım atıp kollarımı boynuna doladım. 

Gülüşü kulaklarımı okşadı, başıma düşen yağmur taneleri yanağımdan süzüldü. Kahkaham bayırdan aşağı yankılandı, beni döndürüyordu. Çığlık çığlığa boynuna doladım kollarımı. 

"Düşeceğim!"

Yavaşladı ama durmadı bir süre. Belimdeki kolları sıkı sıkıya sarılıydı. Sonunda yağmur fırtınaya dönüşürken ayaklarım yere basmıştı. Kollarım boynunda kaldı, onun kolları belimde. Yüzünde düşmekte olan su taneleri yarış içindeydi.

Yaklaşıp önce bir yanağıma sonra diğerine öpücük kondurdu. Sağ yanağımdan aşağı doğru çeneme binlerce defa değdirdi dudaklarını. Dudağımın kenarı kıvrıldı, onunkinin de öyle olduğunu hissediyordum.

"Gitme benden." dudakları yavaşça yaklaşırken başımı geriye doğru eğdim. Kaçışıma karşılık şaşkınca ama çatık kaşla baktı. "Gitmiyorum." dedim ama uzaklaştırdım dudaklarımı onunkinden. Gözlerini kıstı yaptığımı fark edince ama şimdilik bakışlarımı es geçip dudaklarını açıkta bıraktığım boynumda hissedince gözlerim mest olmuş gibi kapandı.

Derin bir nefes çekti. "Nasıl hep böyle güzel kokabilirsin?"  Başımı geri yatırdığım için tüm damlalar yüzüme düşüyordu. "Dur artık Çağlar." diye sitem edişime aldırmadı ve bir nefes daha çekti. 

Gözlerimin önünden ömrüm geçti. Yıllarımın tümünü toplayıp mutluluklarımı binlerle çarpsam yine şu saniyelerdeki kadar etmezdi. Bu noktaya da öyle güç gelmiştim ki tırnak aralarımda duruyordu acılarımın kırıntıları.

Kollarını belimden ayırmadı ama yüzünü uzaklaştırıp karşımda olacak şekilde eğildi. "Delirmeme ramak kalmıştı haberin var mı?" Sahte bir öfkeyle "Ben çoktan delirdim senin haberin var mı?" dedim. 

Burnunu kırıştırıp hızlıca yanağımdan bir öpücük aldı. "Fark ettim." Sonra diğerine de aynısını yaptı. "Hasta olmadan gidelim, titriyorsun." Üzerimdeki ince hırkanın artık vücuduma yapıştığını hissedebiliyordum.

"Benden nefret etme olur mu?" Elimi hiç beklemeden yakalayıp koşturmaya başlayınca cümlesi arada kaynamıştı ama zihnimde bir yerlerde kayıtta duracaktı hep. Çamurlar üzerimize sıçrıyordu, yağmur her yeri kahverengine bulamıştı. Gülüşümü bastırmaya çalışıp iki dudağıma sahip çıkıyordum. Deli gibi gülümsemek geliyordu içimden. Beni sevdiğini biliyordum ya artık ruhum çekilse yine gıkım çıkmazdı.

Anne, Çağlar beni seviyor!

Nefes nefese kalıp neredeyse hareket edemeyeceğimi anladığımda Çağlar da bunu hissetmiş gibi duraksamıştı. "Gel böyle bakayım." Kolumu kaptığı gibi boynuna attı, bir elini bacaklarım diğer elini belime yerleştirip kucağına almıştı. "Çağlar! Ne yapıyorsun? Çok ağırım, indir beni!"

KIYAMETİ ZORLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin