🦋 Bölüm 17 -Değer mi? 🦋

48 2 0
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda onun kollarındaydım. Rezan'ın kollarında. Arkamdan bana sarılmış uyuyordu. Kolları bedenimde, kendimi bedeninde tutuklu hissetmeme sebep oluyordu. Çıkmak için hareket etsemde başarısız olmuştum.
Hatta çıkmaya çalıştığımı anlaması ile bana daha çok sarılmıştı. Uyumuyordu galiba, başka türlü anlaması mümkün değildi. 

"Uyuyor musun Rezan?"

Sesi çıkmamıştı. Uyuyor muydu? Anlamıyordum. Bir süre bekledim, kımıldamadım. Belki de gerçekten uyuyordu ve ben boşuna telaşlanıyordum. Gözlerimi tekrar kapattım ve derin bir nefes aldım. Miran'ın nefesi boynuma temas ediyordu, kalp atışlarının göğsümde yankılandığını hissediyordum.
Tekrar çıkmaya yeltendim, bu kez daha dikkatli. Ama bu sefer de ellerini daha sıkı sardı, hatta bacaklarını bile üstüme doladı. Resmen kaçmamı istemiyordu.
"Neden gitmeye çalışıyorsun?" diye fısıldadı aniden. Sesi, uykunun ağırlığıyla biraz kısık ama fazlasıyla bilinçliydi. Beni bırakmak istemediği apaçık ortadaydı. Uyumuyordu. "Neden mi?" dedim, biraz şaşırarak. "Çünkü... çünkü karnım acıktı."
"Gitmek zorunda değilsin," dedi. "Kalabilirsin. Hatta... burada kalmanı istiyorum. Kollarımda kal güzelim."
Onun kollarında ona doğru döndüğümde gözlerini dudaklarıma doğru indirdi. "Ömrüm boyunca her an, her saniye arzuladığım o dudakların bana bu kadar yakınken aklımdan geçenleri tahmin bile etmek istemezsin kelebeğim..."
Sırtımda gezinen elleri, yüzümde hissettiğim sıcak nefesiyle birlikte kalbim hızla atmaya başladı. Dudaklarına doğru baktım, kendimi dizginlemeye çalışsam da bakışları beni içine çekiyordu. Bu kadar yakınken, ona daha fazla karşı koyamazdım.
"Rezan..." dedim, fısıldar gibi. Adı yerine soyadını kullanmayı tercih ediyordum neden bilmiyorım. Bana doğru yaklaştı. Dudaklarımız arasındaki mesafe iyice azaldı. Bir an durup onun gözlerine baktım. İçinde ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir tutkuyla bakıyordu bana.
Yavaşça aradaki boşluğu kapattı. Dudakları dudaklarıma değdiğinde, Rezan'ın kollarında, dudaklarında ve o ateşli bakışlarında kaybolmak, kalmak istediğim tek yerdi.
Buna rağmen bir öpüşmelerin sonu bir kez daha dün geceki gibi bitemezdi. Bir kez daha beni o kadar yormasına izin veremezdim, hala yorgundum dünden dolayı. Geri çekilerek dudaklarından uzaklaştığımda kaşlarını çatarak beni izlemeye başladı. Ne yaptığımı anlamaya çalışır bir hali olmasına rağmen gülümsedi ve alnıma bir öpücük bırakarak bana bir kez daha sarıldı.
"Sen yavaşça hazırlan. Dün gece Ali'ye mesaj attım. Yan oda giyinme odası, senin için kıyafetler getirdi. Ben kahvaltı hazırlıyayım," diyerek yanağıma bir öpücük daha bırakarak yataktan çıktı. Gece uyumadan önce giydiği boxeriyle dolabına doğru ilerleyip bir eşofman bir tişört giydi ve odadan çıktı.
Derin bir nefes alarak bir süre daha yatakta kaldım. Yatakta, onun bıraktığı boşluğun sıcaklığı hala duruyordu. Dün gece olanlar aklımdan bir film şeridi gibi geçerken, gülümsemeden edemedim.
Gözlerimi tavana dikip biraz daha kalakaldım. Onun kahvaltıyı hazırladığını düşünmek bile içimi ısıtıyordu. Evlenmiştik. Gecenin köründe, kaçak gibi çalınmış bir arabayla evlenmeye gitmiştik. Artık onunla geçireceğimiz sabahların rutinimizin bir parçası olduğunu düşünmek gülümsetiyordu.
Yavaşça yataktan kalkıp pencereye doğru ilerledim. Dünkü yorgunluğuma rağmen, her şey yerli yerinde gibiydi. Ayağa kalkıp üzerime bir sabahlık geçirdim. Banyonun yolunu tutarken, Rezan'ın kahvaltı hazırlarken çıkardığı küçük sesler kulağıma geliyordu. Bir an için mutfağa gidip ona katılmayı düşündüm, ama sonra kendime gelmeye ihtiyacım olduğunu hatırladım.

Kendimi toparlayarak mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Mutfaktan gelen mis gibi kahve kokusu, beni biraz daha canlandırmıştı. Rezan'ın sırtı dönük halde tezgâhta bir şeyler hazırlarken gördüm onu. Sessizce içeri girdim ve omuzlarının ardından izledim bir süre. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı, kendini işine öyle kaptırmıştı ki, benim farkıma varmadı bile. Ya da ben öyle sanmıştım.

Kaçak Aşk (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin