Yazar'dan-
Pazartesi sabahı~
Musab evinden ayrılıp caminin önüne gitti. Önün de iki seçenek vardı,ya gider insanların az da olsa ihtiyaçlarını karşılardı ya da kalır kalbine söz geçiremediği ve sevdiği kızı kurtaracaktı. Saat sabah dörttü. Sabah namazını kıldırmak için camiye geçti. Içeri de oluşan iki saf insanın önüne geçerek namaz kıldırmaya başladı.
Dört rekat bittikten sonra ellerini açtı.
"Allah'ım olmazları olduransın. Beni yoktan yarattığına,bir olduğuna iman ettim. İman eden kulların arasında dua eden benim de sesimi duyarsın buna da iman ediyorum. Allah'ım, bana bir çıkış yolu göster. Senin gösterdiğin yol benim için hayır olandır bilirim. Sana sığındım." Dedi ve avuç içini yüzüne sürdü. Yerinden kalkıp yük dolu olan arabasına bindi ve tevekkül etti.
Her şeyi,iyisiyle kötüsüyle Allaha bıraktı. Ve sevdiğine bir çıkış yolu için yol boyu dua etti.
Geceyi hiç uyumayan Asena namaz kıldığı seccadenin üzerin de dua etmeye başladı. Ikisi de biliyordu, kaderi ancak dua değiştirirdi. Bu nedenle hep duayla Allaha sığınıyorlardı.
Gerçi Asena İmam Hocasının Ona hissettiklerinden habersizdi...
"Allah'ım,benim güzel Allah'ım. Beni kötü yollardan ayırıp sana ulaştırdın,huzuruna kabul ettin,kelamını okumayı öğrenmem de ilmimi arttırdın,sevgi duygusunu ilk sende tattırdın. Şimdi bu kulun çıkmazın içinde. Biliyor ki sana sığınan biri hiç yarı yolda kalmadı. Buna güvenerek açtı bu kulun ellerini semaya. Yanlızca senden istemek için,yanlızca senin vereceğini bildiği için. Eğer verirsen en iyisini vereceğini bildiği için. Senden en iyisini istemiyorum,Allah'ım senden bana yazdığını istiyorum. Sana sığınan bu kuluna yardım et Allah'ım..."
Dedi ve göz yaşlarına boğuldu. Biliyordu, Allah'ın yardımı gelecekti. Belki şimdi olmazdı ama olacaktı. Kulu için en güzel vakitte,kulunun en ihtiyacı olduğu anda gelecekti yardımına...
...
Ve o saat gelmişti. Evlenme dairesin de üzerinde gelinliği,belki kefen giyse daha mutlu olacaktı...elinde ki çiçeğe bakarken bir damla yaş düştü kırmızı gülün üstüne. Oysa Cenk sorduğunda beyaz gülü sevdiğini söylemişti. Bilerek kırmızı almıştı ve gülün üstünde ki notta "Bu daha başlangıç, karıcığım.." yazıyordu. Asena biliyordu,iyi günlerin onu beklemediğini. Ama yine de ümidini kesmiyordu ve içinden hep zikir çekiyordu.
"Ya Baki Entel Baki..."
"Ya Baki Entel Baki."
"Ya Baki Entel Baki."
"Ya Baki Entel Baki..."
dışından bunu tekrar edip duruyordu. Yanın da oturan Nur da içinden tekrar ediyordu. Baki olan yanlızca sensin Allah'ım. Bizler gelip geçiciyiz,Baki olan Allah'ım,Kulların yardımına muhtaç...
Sayısız kız çocuğu yardımına muhtaç, sayısız masum çocuk yardımına muhtaç,sokakta evsiz insanlar yardımına muhtaç,deprem bölgelerindekiler yardımına muhtaç...
Allahım sana muhtaç olmayan hiçbir kul yol.Seçtiğim bu yol benim kaderim mi bilmiyorum,fakat;
"Ya Baki Entel Baki..."
Nikâh dairesinde oturan Asena sadece Rabbine sığınıyordu.
İçeriden gelen sesle Asena ve Cenk ayağa kalktı. Asena başını yerden kaldırmadan ilerledi içeriye. Ağzında sadece bir zikir vardı. Kalbi ise Allah'a sonsuz güven içinde olduğu için rahattı. Vardır her şerde bir hayır. Çünkü Allah buyuruyor ki ayeti kerimesin de;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Iyikisi
General FictionHikaye tamamen bana aittir,çalıntı değildir. Hikayede ki karakterler kurgudan ibarettir.