Sinirle bir adım attım ama İmam Hocam'ın sesiyle durdu.
"Hayır senin ki bir heves. Bir hevese kapılmış gidiyorsun. Aşk ya da sevgi,adına her ne dersen,bu değil. Çünkü ben de seviyorum bir kalbi. Ama O kalp bana gelmedikçe ben Onu hiç rahatsız etmedim. Ben seviyordum ve sevdiğim üzülsün hele ki benim yüzümden üzülsün hiç istemem. Lakin annem geldi seni gördü ve sen de yalansız bir şekilde kendini ifade ettin. Bir çok kimse yapamaz bunu ama sen sadık oldun. Seni senin davranışların ya da senin yaptığın günahlardan ötürü reddetmedim,O sen ve Rabbin arasında. Benim sana tek yararım tövbe etmende yardımcı olmak. Benim reddetme nedenim senin hâlâ O günahlara devam etmen. Hiç çabalamamışsın Allah için. Allah yolunda hiç yorulmamışsın. Annem sana İslam ile aran nasıl diye sorduğun da sen "Öyle bir şeyler yazıyor kimliğimde" demişsin. Dalga geçer gibi. Benim kalbimde bir başkası olmasa bile O sözünden sonra seninle evliliği kabul etmezdim." Benim durmama sebep olan sözler bunlardı..
Elay bir şey diyemedi. Dönüp bana baktı ve bana doğru yürüdü. İmam Hocam da Onun arkasından gelip yanım da durdu. Elay bana baktı ve beni baştan aşağı süzdü.
"Sensin demi Onun kalbin den asla atılmayacak olan kız?" İmam Hocama döndüm. Sadece bana bakıyordu ve tebessüm ediyordu. Rüya da bana baktığı gibi bakıyordu.
"Kaç gündür Onunlayım,sana baktığı gibi bakmadı bana. Hatta bana bakmıyor bile. İlk başta çirkinim diye düşündüm..mallık işte." Bunu derken güldü. "Meğer sadece kalbi değil gözleri bile ihanet etmek istemiyormuş...Ona çay veya kahve içmeye gidelim dedim. 'Orucum' Dedi. Ramazan ayında değiliz dedim. 'Nefsimi terbiye etmenin bir diğer yoludur oruç' Dedi ve beni susturdu. Yani demek istediğim seninle değilken gözü ya da kalbi seni aldatmasın diye nefsini terbiye etmenin yolunu bulmuş bir adam şuan sana aşık aşık bakan adam. Sakın Onu üzme. Vallahi gelir saçını başını yolarım." Bu sefer ben güldüm.
"Mutluluklar dilerim." Dedi ve gitti. Kendisi için verdiği en güzel karardı. İmam Hocama doğru döndüm. Kendisi zaten bana bakıyordu.
"Hayırdır hocam,gireceğiniz sınav'ın çalışma kağıdı yüzümde de benim mi haberim yok." Güldü. Ama öyle gülmek değil,sesi çıkacak şekilde..
Güzel gülüyor,daha önce söylemiş miydim?
"Evet,yeni bir sınavım var. Ve bu sınav ben ölene kadar devam edecek." Yüzümü buruşturdum.
"Allah korusun. Uzun bir ömür versin.." Dedim yavaş bir sesle.
"Amin,seninle uzun bir ömür.. " İlla kalp ritmimi bozacak! Pis,saçma hareketler...
"Beni niye çağırdın?" Dedim aklıma gelenle. Yoksa asla konuyu değiştirmek istemiyordum!
Pantolonundan bir kutu çıkardı. Kapağını açtı ve bana gösterdi.
"Sen ilk bana gelip 'imam hocam.' demiştin hatırlıyor musun?" Başımı salladım. "İşte o gün bizim mekana giderken bir tane amca el arabası üzerin de bu şekil takılar satıyordu. Gözüme bu kelebekli bilezlik takıldı. Bilmiyorum,O an bunu alıp saklama hissine kapıldım. Senin nasibin olduğunu bilmeden fakat seni düşünerek almıştım. Şimdi gerçekten senin." Dedi...
Altın rengin de ince bir zincir üzerin de ise siyah altı tane kelebek vardı. Ve bu kelebekler sanki bir çiçeğe konmuş gibi yapımışmışlardı. Kısacası çok güzeldi..
"Teşekkür ederim,ben kelebeği çok severim zaten. Ve bu bilezik muhteşem..." Gerçekten beğenmemek elde değildi. O kadar zarif ve güzeldi ki.
"O zaman ben içeri gidip hazırlanayım. Sen de hazırlan. Biz hazır olmalıyız.." Başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Iyikisi
General FictionHikaye tamamen bana aittir,çalıntı değildir. Hikayede ki karakterler kurgudan ibarettir.