" -Kişi sevdiği ile beraberdir.- Diye buyurdu Allah Resülü (sav). Bizler boş zamanımızı ne için harcıyorsak en çok O şeyi sevdiğimiz içindir. Boş zamanın da kaza namazı kılan çok kişi vardır,O kişi namaz ile meşgul olduğundan Rabbi iledir. Ya da boş zamanı olmayan biri Rabbi ile olma zamanı yoktur. Fakat bu bir neden değildir. Çünkü sadece beden ile yapılmaz ibadet. İşini yaparken Rabbi ile konuşabilir,dua edebilir,zikir çekebilir,tövbe edebilir. Yani demek istediğim şu;eğer gerçekten seviyorsak,Onunla (c.c) olmak için bahaneler öretmeyiz."
Hangi bahane aşka engel olabilir ki zaten?
İmam Hocam'ın anlayana şifa dolu sözleriyle kalbim bir az daha iyileşiyordu sanki. Babam beni terapiye götürmek istiyor fakat beni Anlayan bir Rabbim var. Gidip beni dinleyip bana ilaçlar veren birine ihtiyacım yok. Beni dinleyip bana şifa olan Rabbim var benim. Gerisi boş..
"Bu dersler "ah ne güzel hikaye" diyip geçeceğimiz dersler değildir kardeşler. Şayet öyle olsaydı Allah Resülü (sav) bu kadar uğraşmaz,Ashap bu kadar çalışmazdı. Allah Onlardan razı olmuşken yine de gayret göstermeye devam eden Ashaba benzemek değil midir bizim de gayelerimiz? Peygamber olduğu halde geceleri tövbeler edip ağlayan Resülullaha benzemek değil midir gayemiz? Nedir bizi Allah Ve Resülünün yolundan ayıran? Nefse hoş gelen haramlar mı,şeytanın verdiği vesveseler mi? Evet tabii ki Onlar. Fakat Onlardan kurtulup günahsız biri olmaya çalışmıyoruz bile. Kardeşler İslam dininin her bir bucağı diğerinden daha önemli."
Sonsuza kadar konuşsa dinlerim. Sonsuza kadar konuşa dinlerim. Sonsuza kadar konuşsa dinlerim!!!
"Son olarak sormak istedikleriniz var mı?" Dedi. Herkes sessiz olunca kadınların olduğu yerde en ön sırada oturuyordum. El kaldırdım.
İmam Hocam cami de sohbet olduğun da saflar oluştururdu. Erkekler, çocuklar ve arkada kadınlar. Ön sırada olduğumuzdan elimi görmüştü.
"Sor Asena." Dedi. Eski den en çok soru soran ben olduğumdan burada ki herkes beni tanırdı. Ve ben el kaldırdığım da cami de gülme sesleri gelirdi. Kınamak için değil "acaba yine ne soracak" merakıydı. Ve bu hoşuma giderdi nedense.
"Şimdi İmam Hocam." Dedim eskisi gibi. İmam Hocam hafifçe güldü.
"Benim durum son olaydan dolayı ortada." Utanmayacaktım. Utanılacak şey değildi yaşadığım.
"Evet." Dedi.
"Babam beni doktora göstermek istiyor. Ve sözlerinden şunu çıkardım:Benim kızımın kafası gidik." Cami de yine gülüşmeler oluştu. Cami de babam da vardı fakat bu benim umrum da değildi,sorum vardı soracaktım.
"Babama karşı gelsem ve doktora gitmemekte inat etsem,babama karşı geldiğim için günaha girer miyim?"
"İkinizin de razı olacağı şekil de itiraz et Asenacım." Dedi İmam Hocam. Ama O da sanki zor duruyordu gülmemek için.
"Tamam hocam." Dedim. Sorusu olanlar sorduktan sonra ders bitti. Ben Elif ve Çağla camiden ayrıldık. Kafamda ki düşünceleri hatırlamamak için elimden geleni yapıyordum. Eskisi gibi neşeli,hep gülen,güldüren biri olmak istiyorum ve olacağım İnşallah.
Cami'nin çıkışında durmuş nereye gideceğimizi düşünüyorduk. Çağla bir fikir bulmuşçasına bize döndü.
"Biliyorsun,ben nişanlandım." Dedi. Evet Elif bahsetmişti..sevdiği biriyle nişanlanmıştı. Ve ben arkadaşımın ilk heyecanlarını görememiştim. Hep hayalini kurmuştuk,şöyle yapacağız, şunu yapacağız diye. Ama hepsi bir hiç uğruna hayalde kalmıştı benim için...
"Gelinlik hiç bakmadım. Beraber gidip gelinlik baksak?" Dedi. Elifle başımızı salladık.
"Çok güzel olur. Hem kafamız dağılır hem de düğün için ikimiz de bir şeyler bakarız." Dedi. Heyecanla başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimin Iyikisi
General FictionHikaye tamamen bana aittir,çalıntı değildir. Hikayede ki karakterler kurgudan ibarettir.