8. Bölüm

73 5 2
                                    

" -Benden sonra bir peygamber gelseydi bu Ömer olurdu- Bu hadisi çoğumuz biliriz. Peki neden Ömer (ra)? Adaleti ile bilinen Ömer (ra),bir de müslümanlara merhameti ile de bilinirdi. Rum kıralı medineye bir elçi gönderdi;barış sağlamak için. Çünkü Ömer (ra) kendi dönemin de öyle fetihlere ulaştı ki O zamanın koskoca rum kralı korkmuştu,
yenilmekten..elçisi medineye geldi ve Halifeyi görmeyi istedi. O sırada ikindi ve öğle arasıydı,Ömer (ra) hurma ağıcının altın da yerde,toprak üzerin de uyuyordu. Elçi şaşkınlıkla Ömer (ra) baktı ve aynen şöyle dedi: "Senmisin kralların gözünü korkutan halife?" Ömer efendimiz (ra) aynen şunları söyledi; "Ben kralların korktuğu Ömer değilim,ben Allah Resülünün arkadaşıyım." O adalet sahibiydi,O merhametliydi,O Allah Resülünün ashabıydı...

Şeytan Ömer (ra) olduğu yerde olmazdı. Şeytan Ömer (ra) den korkardı. Ashab şunu derdi: "Ömer yanımız da olduğun da bizim için hergün ramazandı...

Elçi konuşmasına devam etti: "Adaletle hükmettin ve sadıktın, bu yüzden zihninde sağlamlaştı." Ömer (ra) bu sözlere başını eğidi. Korktu,Cennetle müjdelenmiş,ikinci halife olmuş,kıyamet günü ResülAllah'ın sağın da olacak ama O korktu. O hep "Cennete bir kişi girecek deseler bu benmiyim diye sevinirim,cehenneme bir kişi girecek deseler bu benmiyim diye üzülürüm" diyerek yaşardı hayatını. Korktu büyüklük satmaktan korkut..."

Yine cami de toplanmış bir cuma hutbesi öncesi Imam hocamdan sahabe hayatı dinliyorduk. En sevdiğim şeydi,yaklaşık dört yıldır hep cumaları hutbeden önce sahabe hayatı anlatır. Açık olduğum zamanlar bile gelirdim.

Sözünü bitirmemişti ama susmuştu. Camide göz gezdirdi,bakışı benim oturduğum tarafa gelince elimi kaldırdım.

"Sor Asena." Dedi.

"Peki neden Ömer (ra)? Demek istediğim Ebu Bekir'in islamda ki yerini hepimiz biliyoruz. Neden Ebu Bekir'e (ra) değil de Ömer'e (ra) diyor bu hadisi?" Dedim.

"Ebu Bekir (ra) merhameti,yumuşak kalpliliği ile bilinirdi evet ama islama bir zarar geldiğin de sert yanı da vardı. Fakat Ömer (ra) daha farklıydı. Zaten Ona takılan lakapta bunu açıklıyor. (Faruk) yani hakla batılı ayıran. Bu diğer Sahabe efendilerimiz için de geçerli fakat O diğerlerine göre farkı adaleti ve daima ciddi oluşuydu. Merhametliydi ama bunu hissettirmezdi. Merhamet bir zayıflık değildir ama Ömer (ra) ön planda tutmazdı yumuşak kalbini. Islamdan önce de İslamdan sonra da,Onun her zaman öne atlayan,sözü geçen,bilek gücü olan biri olarak bilirlerdi. Hattabın oğluydu ama asla babasına çekmemişti. O kararın da soyuna,babasına danışmazdı. Hak olan,doğru olan neyse Onu yapardı."

(Kendime göre cevapladım. Yanlışsa affet Allahım)

Başımı salladım. Ömer (ra) konusu devam ederken salavat okunmaya başladı. Buda demek oluyor ki ezana bir saat kaldı. İmam Hocam  son sözünü söyleyip ayağa kalktı. Hutbe için başka bir imam oturdu. Hutbeden sonra ezan okundu ve namazımıza durduk. Namazı İmam Hocam kıldırdı.

Onun arkasında namaz kılmayı seviyordum,
bunu daha önce söylemiş miydim?

Hiç bitsin istemezdim,sesi huzur veriyordu. Okuduğunu anlamak için hergün en çok okuduğu surelerin anlamlarını ezberlemiştim. Çünkü O çoğunluk Müminun suresinden okurdu. Müminun suresinin hem mealini hem de tefsirini okumuştum. Gerçekten de okunması gereken surelerden derdim ama Rabbimin bütün sureleri okunması gereken;)

Onun sayesin de ben de Müminun suresini ezberlemiştim neredeyse.

Namazdan sonra Çağla,ben ve Elifle konuşmak istediği bir konu olduğu için sahile gittik.

"Noldu bacım?" Dedi Elif. Çağla mutlulukla ikimizin de elini tuttu. Noluyor ya?

"Kızlar..." Dedi. Sesinde mutluluk vardı, gözlerin de hüzün...Bu ikili nasıl birleşir diye bilirsiniz ama oluyor işte.
Gözlerinde ki hüzün sesinde ki mutluluğu gizleyememişti.

Kaderimin IyikisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin