34.Bölüm

193 9 0
                                    

🪐İyi okumalar.🪐

🪐🪐🪐

Sabah kalkıp hazırlanmış, eşyalarımızın olduğu çantaları atlarımıza yerleştirmiştik. Bizi gören şaşkınlıkla bakıyordu. Buraya ait değildik ve şimdi de gidiyorduk işte.

"Laçin hatun? Nereye gidersiniz? Aslan bey, durasınız hele derdin-" Susturmuştum onu kaşlarımı çatıp ona bakarken.

"Bizim ne yaptığımız sizi ilgilendirmez. Gidiyoruz, çekil!" Diyerek atıma bindiğimde Bora sinirle beni anlamıyormuş gibi bakıyordu. Kafayı mı yemişti bu? Sözlenen oydu burada, ben değil. Onu aylarca sadakatle beklemiştim ama onun yaptığı alçakça bir hareketti.

"Gidemezsin, konuşmamız gerek." Dediğinde sinirle gülmüştüm. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Ne konuşacaktık ki? Beni nasıl aldattığını mı? Gözlerim dolu olsa da gözlerinin içine bakıyordum öfkeyle.

"Beni rahat bırak! Biz gidiyoruz, çıkıyorum hayatından. Artık sözlünle hayatına devam edebilirsin! Ben zaten buraya ait değildim, hiç olamadım ki, bizi tanımamış gibi yaparsınız artık!" Diyerek atımın ilerlemesini sağladım.

Babam da peşimden geliyordu. Bora arkamızda şaşkınlıkla kaldığında ağlayarak çıkmıştık uzun yolumuza. Yolda babam beni güldürüyor, sürekli komiklikler yapıyordu. Üzerimde hala prenses elbisesi vardı.

Gece oluyordu, bu yüzden tam bir mağara gibi bir yerde saklanma kararı almıştık ki, ileride bir oba görmüştük. Burası da bir Türk obasıydı, biliyordum bu bayrağı. Kıpçaklardı bunlar.

"Baba, gel gidelim, derdimizi anlatırız. Ne de olsa Türk onlar da." Dediğimde babam önce benim üzerimi değiştirmemi söyleyince bir ağaç gölgesinde dikkatlice askeri kıyafetlerimden giymiştim.

O prenses kıyafetini de tekrar torbaya koyduğumda ata binip yola devam etmiştik. Kumaşıyla yeni kıyafet yapardım. Obaya geldiğimizde kapıdaki adamlar hemen önümüzde durmuşlardı.

"Siz de kimsiniz?" Dediğinde babam kısaca anlatmıştı. Anlattığı şey Kınık obasından geldiğimiz ve kalacak yere ihtiyacımız olduğuydu. Adamlardan biri gitmiş, sanırım beylerine haber vermişti.

Bir süre sonra bey olduğunu düşündüğüm iri yarı uzun boylu adam gelmişti yanımıza. Bizi içeri davet etmişti. Biraz konuşmuş ve Kınık olduğumuzu, obadan göç etmek zorunda kalış hikayemizi anlatmıştık. Tek anlatmadığımız, gelecekten geldiğimizdi.

Bize kalacak bir çadır vermişlerdi. Çadıra girince hemen uyumuştuk. Aşırı yorgunduk, sabahın erken saatlerinden akşama kadar at sürmüştük.

***

Sabah yorgunluğumu almış bir şekilde kalkıp üzerimi giyinmiştim. Babam da kalkıp üzerini değiştirince çadırdan çıkmıştık. Obanın beyi, bizi kahvaltıda otağında misafir etmişti.

"İstediğiniz kadar kalabilirsiniz. Biz misafire kol kanat gereriz, endişe gütmeyin gayrı. Bundan gayrı obamızda size de yer vardır." Dediğinde rahatlayarak teşekkür etmiştik.

"Kızım sen hatunlarla el işi yaparsın istersen, birkaç gün alışın da. Baban da alplarla çalışır." Dediğinde onaylamış ama eklemiştim.

"Askerliğim de fazlasıyla iyidir. Elimden geleni yapmaya hazırım." Dediğimde beni test etmek istediğini söylemişti.

Karşıma bir hatun getirmişti, kılıçlarla çalışırken kolayca yenmiştim. Ondan sonra bir alple kılıç çalışmıştık. Onunla berabere gibi bir şeydik. Sonra ok atışımı kontrol etmiş, en son dövüşü de kontrol edince yüzünde büyük bir şaşkınlık vardı.

"Epey iyi yetişmişsin, baban ne de iyi yetiştirmiş seni öyle. Değil mi Aslan bey?" Dediğinde babam bana gururla bakıyordu. Babam onu onaylamış ve bey beni hatunları çalıştırmakla görevlendirmişti. Babam da alplerle birlikte çalışmıştı.

***

İki haftadır Kıpçak obasında kalıyorduk ve gelen giden yoktu. Gerçekten de umurlarında değildik, belki de kaleyi fethetmeye gitmişlerdi ama biz geri kalmak zorundaydık bu zaferden.

"Laçin hatun, benimle biraz öte gelir misin?" Diyen Kılıç alpi görünce gülümsemiştim. Obaya geldiğimizden beri bizimle çok iyi ilgilenmişti. Annesi babası yoktu obada, sadece alpti.

"Bunu sana göstermek istedim." Dediğinde bizim çadırımızın önüne gelmiştik. Çadırın kapısının yanına güller dikmişti. Ellerinde de çamurlar vardı. Gülümseyip teşekkür ettim. İyi bir çocuktu.

Aklıma Bora gelmişti, bana bir kere papatya vermişti. Hiçbir çiçek o kadar güzel değil, hiçbir an öyle güzel değildi sanki. Unutmak mümkün değildi ki.

🪐🪐🪐

🪐Yorumlarınızı bekliyorum.🪐

Dünyadan Uzak 🪐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin