40.Bölüm

341 16 11
                                    

🪐İyi okumalar. Final bölümüyle veda ediyorum size. Diğer kurgularda görüşmek üzere.🪐

🪐🪐🪐

🪐Final🪐

Bugün düğün toyumuz vardı. Evlenme teklifinin üzerinden bir ay geçmişti ve sürekli cenk olduğu için ancak toy yapabiliyorduk.

Bora'nın annesiyle arası hala bozukken annesi ölmüştü. Kansermiş meğer. O yüzden bir de o yüzden bu kadar uzamıştı. Ama Korkut beyin hatunu, Bora'ya kendi annesinden daha çok iyi davranıyordu. Kardeşi de Bora'yı çok seviyordu ve artık, çekinmeden baba diyebiliyordu.

Babama baktığımda benim üzerimdeki düğün elbiseme dolu gözlerle bakmıştı. Bu günün geleceğini biliyordu ama, şimdi o ağlarsa ben nasıl dayanırdım?

"Laçin?" Yanıma gelen Bora'da babama bakmış, sonra bana çevirmişti gözlerini. "Şşşt, sen mutlu ol ki, baban ağlamasın. Hem uzağa gitmezsin ki, iki çadır öteye, otağa gidersin. Hatta yan çadıra geçecez sonra." Dediğinde beni güldürmek için bunları söylediğini biliyordum. Babamın da benim de neden bu halde olduğumuzu biliyordu sonuçta.

"Haydi gel, babanın yanına gidelim." Dediğinde onaylamıştım önden yürüyen onu takip ederken. Tek değişmeyen huyu yürüyüşüydü resmen. Azıcık yavaş gidemiyordu. Ona bacaklarım yetişemiyordu.

"Kızım? Çok güzel olmuşsun, her zamanki gibi." Dediğinde kendimi sıkıp gülümsemiştim. "Sen de çok şıksın babacığım, her zamanki gibi." Dediğimde gülmüştü. Onu güldürebilmiştim, çok mutluydum şu an.

"Haydi, toya geç kalmayalım baba." Diyen Bora'ya bakıp gülümsemiştim. Babama ilk baba deyişiydi ve babam çok mutlu olmuştu. Utanarak bakışlarını Bora'dan bana çevirmişti.

Otağa girdiğimizde yerlerimize oturmuştuk. Annem olmasa da benimle annemin ilgilenmediği kadar ilgilenen Korkut beyin hatunu Alçiçek hatun vardı. Beni gerçekten seven insanların olması çok güzel bir histi.

İmam nikahımız kıyılmış, sonra toy yemeği yemiştik. Dualar ve tebrikler edilmişti. Gece olduğunda da Bora'yla bu gece kalacağımız odamıza çekilmiştik. Eşyalarımız Bora'nın kendi çadırına taşınmıştı bugün zaten. Normalde orada kalacaktık. Şu anlık sadece bey olduğu zaman kalacağımız odamız belli olsun diye burada kalıyorduk.

Yatağa oturduğumda Bora da kapıyı kapatıp yanıma gelmiş ve oturmuştu. Gergindim, bunu belli etmemeye çalışsam da bugün çoğu şeyin ilkiydi. Daha önce, yani gelecekteki zamanda, kimseyle öpüşmemiştim bile. Gergindim.

"Sakinleş hatunum." Dediğinde hitap şekline şaşırırken alnımdan öpmüştü sakince. Kalbim küt küt atıyordu, sakinleşemiyordum. Başımızdaki lambayı söndürdüğünde daha da sakindim. Ne de olsa karanlık çoğu şeyi örterdi.

***

Odadan çıkan Alçiçek hatuna bakıp gülümsediğimde o da bana gülümsemiş ve kahvaltıyı hazırlamama yardım etmişti.

"Sen neden hazırladın kızım? Bugün biraz daha yatsaydınız ya?" Dediğinde utansam da belli etmedim. "Alıştım zaten erken uyanmaya, sorun değil ki hem hazırlamak." Dediğimde gülmüş, omzumu patpatlamıştı.

"Bora'yı bu kadar çabuk toparlayan senin bu sevecen hallerin. Yok ise anasının ölümünü atlatması kolay iş değil idi." Dediğinde bakışlarımı tabağa çevirdim.

"Hatunum ve anam bir arada, ne güzel!" Diyerek salona giren Bora'ya gülümsedim. Kahvaltımızı yapmak için Korkut beyi de bekleyip öyle oturmuştuk. Küçük oğulları da geldiğinde biraz buruk hissetmiştim. Büyük bir aileydik ama babam yoktu burada.

"Bekleyin." Diyerek çadırdan çıkan Bora'ya bakmıştım merakla arkasından. Geri geldiğinde babamla gelmişti. Mutluluktan ağlayabilirdim, bu yaptığı benim için çok özeldi.

"Biz bugün benim çadırıma geçeriz artık." Dediğinde Korkut bey otağda yaşamamızı söylese de Bora kabul etmemişti. Bence de çadır daha iyiydi. Bora'nın çadırı benim kaldığım çadırdan epey büyüktü ve ben orayı çok daha güzel bir hale getirecektim.

***

Evlenmemizin üzerinden 4 ay geçmişti ve bugün ebe hatunlardan öğrendiğime göre hamileydim. Başım döndüğü için şifa çadırına gitmiştim.

"Haydi Laçin, gelmedik mi daha?" Atımı, bana evlenme teklifi ettiği çınar ağacının yanında durdurup indiğimde o da inmiş ve şaşkınca bakmıştı. Burada söylemek istemiştim hamile olduğumu.

"Bora, sana bir müjde vermek için geldik buraya." Dediğimde heyecanla gülümsemişti. Ben de daha fazla bekletmeyip söylemiştim.

"Ben gebeyim, 3 aylıkmış. Ebe hatun-" Şaşkın bakışlarla birden yüzümü ellerinin arasına alıp alnımı öptükten sonra sıkıca sarılmıştı. Sarıldığı için göğsünün ne kadar hızlı inip kalktığını anlayabiliyordum.

"Sen, beni imdi dünyanın en mutlu insanı ettin. Senden ve benden bir parça, bir balamız mı olacak imdi?" Dediğinde gülümseyerek onaylamıştım. İkimizin de gözleri dolu dolu olmuştu.

"Hatunlar belki de iki tane olabileceğini söyledi, ikiz yani." Dediğimde daha da mutlu olmuştu. O pasparlak gözleri daha da parlaktı şimdi.

Gözlerinden birer yaş düştüğünde onu kendime çekip sarıldım. Mutluluktan ağlıyorduk, o kadar badireye rağmen artık mutluyduk. Belki hep mutlu olamayacak olsak da şimdi mutluyduk ya o yeterliydi benim için.

🪐Son🪐

🪐🪐🪐

🪐Yorumlarınızı bekliyorum. Diğer kurgularımda görüşmek üzere.🪐

Dünyadan Uzak 🪐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin