🪐İyi okumalar.🪐
🪐🪐🪐
Kıpçakların toyu vardı bugün. Obadan kız almışlar, başka obaya götüreceklerdi. Biz de yolda eşlik etmek istemiştik, hem kafileye saldırı olursa korumaya çalışırdık.
Bu obadaki toy bitmiş, tam obadan çıkacakken kapıdaki davul sesiyle ata binmeden sese bakmıştım. İçeriye giren Kınıklarla kaşlarım çatılmıştı. Ne işleri vardı burada?!
"Laçin hatun ve Aslan beyi almaya geldik, onları verin bize. Bizim obadanlar ve bir yanlış anlaşılma yüzünden gittiler." Diyerek Kıpçak beyine açıklama yapan Korkut beyle şaşkınlıkla bakakalmıştım.
"Onlar bizim misafirimiz değil artık halkımız. Ne diye obamıza geldiklerinin hikayesini de biliriz. Bizden kimseyi vermeyiz, imdi kılıçlar kınından çıkmadan gidin buradan." Dediğinde Bora yanıma gelmiş ve kolumu sıkıca tutmuştu.
"Laçin, sen beni delirtmek mi istersin?! Ben sana her şeyi anlatacaktım, yanlış anladın. Ben Goncagül hatunla hiç öyle bir niyete girmedim. Bu bir plandı, tabii hatunun haberi yok idi lakin, senin dahi bilmemen gerekiyordu. Obamız izlendiği için babamın planıydı. Anlatacaktım lakin Gökçe yüzünden gidiverdin! Herkes her şeyi bilir artık obada. Öncelik kale olduğu için bu kadar geciktim. Artık yeter gayrı! Senden daha fazla uzak kalmayacam, gelir misin ben mi tutup götüreyim?" Diye bağırarak konuştuğunda öylesine şaşkındım ki, her şeyin plan olduğunu nereden bilebilirdim ki?
Benim ne suçum vardı? O doğru düzgün bana mektup yazsaydı bilirdim herhalde! O sırada bakışlarım babama kaydı. Gülüyordu.
"Gelmiyorum!" Dediğimde başını aşağı yukarı sallayıp babama dönmüştü. "Aslan bey, sen eşyalarınızı toplayasın, at arabasına yüklesin alpler. Yürü." Diyerek beni çekiştirirken olay çıkmasın diye zorluk çıkarmamaya çalışıyordum. Babama baktığımda obanın beyiyle konuşuyordu. Obanın beyi sakinleşmiş görünüyordu, babamın omzunu dostça sıktığında babam da ona veda etmiş ve çadıra doğru gitmişti.
"Bin." Dediğinde at arabasının kapısını açmıştı. Tam bineceğim sırada arkadan bir kol beni kendine çekince afallayarak ayağım burkulmuş, acıyla inlerken Kılıç alpin üzerine yaslanmıştım.
"N-ne yapıyorsun Kılıç alp?" Dediğimde Bora beni hemen kendine geri çekmiş ve ona öfkeli gözlerle bakmaya başlamıştı.
"Sen kim olursun?! O benim sözlüm sayılan hatundur! Ona yan gözle, göz ucuyla bile bakarsan haddini bildiririm!" Diye sert çıkıştığında onu durdurmak için araya girmiştim ki Kılıç alp, Bora'ya yumruk atmıştı.
Bora başı yana düşmüş bir şekilde bir süre beklemiş, tam elini kaldıracakken hemen elini tutmuştum. Ama beni ittirmiş, Kılıç alpe yumruk atmıştı daha sert bir şekilde.
"Kızım?!" Babam yanıma gelip beni yerden kaldırırken bileğim acımıştı. Yere düşerken ellerime batan toprakları silkelemiş, kaşlarım çatık bir şekilde bana endişeyle bakan Bora'ya bakıp açık kapıdan girip koltuğa oturmuştum.
Babam da yanıma oturmuş, ellerime bakmıştı. Ayağım da çok acıyordu, burkulmuştu onun yüzünden.
"İyi misin?" Dediğinde ters bir bakış atıp camdan dışarıya bakındım. Karşıma oturduğu için ona bakmamak için uğraşıyordum.
"Laçin, obada konuşacaz. Tamam mı? Her şeyi anlatacam sana. İmdi yalvarırım yüzüme bak." Dediğinde babam öksürerek boğazını temizlemişti.
"Gitme üzerine, senin yüzünden gittik zaten biz o obadan. Biraz vakit ver ona her şeyi açıkladıktan sonra." Dediğinde sessiz kalmıştım. Kalbimi kırmıştı, tamam plan olabilirdi, plan için o hainle sözlü rolü yapması gerekmesini anlardım ama bana haber vermek çok mu zordu? Bunu yanlış anlayabileceğimi düşünememiş miydi?
"Goncagül hatundu." Dediğimde kaşlarını çatmıştı. Ona bu zamana kadar söylememiştim o haini. Çünkü bir sebebi vardır diye düşünmüştüm ama benim sevdiğim adamla sözlüymüş gibi bana nispet yaparcasına bakınca kinim artmıştı.
"Ne?" Bora'nın anlamamış haline bakıp kaşlarım çatık anlattım her şeyi.
🪐🪐🪐
🪐Yorumlarınızı bekliyorum.🪐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Uzak 🪐
FantasyDünyadan uzak, başka bir dünyadaydım adeta. İlhamım: Devriliyorsam ~ Ferhat Göçer