Sınır 80 oy 400 yorum
Karşımda Yunus harap olmuş bir şekilde Barış'a sarılmış ağlarken ben de sessiz bir şekilde yere bakıyordum. Hastane ortamından, hastaneden hep nefret etmiştim. Şimdi bir de yakınına bir şey olunca insan daha da gerilip stresleniyordu.
Sadece ben, Barış ve Yunus vardık. Berkan'a haber verip vermeme konusunda kararsız kalmıştım fakat daha sonra bu düşünceden vazgeçmiştim. Kızları da aramak yerine mesaj atmıştım, (muhtemelen) uyuduklarından dolayı görmemişlerdi.
Odadan doktor çıkınca bunu fark eden ben olduğumdan ayağa kalktım ve birkaç adımda doktorun yanına gittim. Yüzünden zaten belliydi hiç iç açıcı cümleler kurmayacağı ama insan yine de ümit ediyordu.
"Hastanın yakını mısınız?" Allah'ım sen bana sabır ver! Yakını olmasam ne bokuma geleyim yanına andaval!
"Evet" Yunus Barış'tan ayrılıp hızlıca yanımıza geldi ve gözyaşlarını silerken bir ümitle doktora baktı.
Yunus: "Bir şey yok değil mi? Bebeğe zarar gelmedi? O yaşıyor değil mi?" Gerçekten çok üzücü bir durumdu...
"Maalesef bebek buraya gelmeden hastamız düşük-" Yunus başını ellerinin arasına alırken Barış elini destek verircesine omuzuna götürüp sıktı.
"Peki ya Tuğçe? O nasıl?"
"Hastamızın sağlığı yerinde fakat size söylemek istediğim farklı bir durum var." Kaşlarım çatılırken Yunus'un da ilgisini çekmişti bu.
"Nasıl yani? Farklı bir durum derken?"
"Strese bağlı veya üzüntüye bağlı bir düşük değil bu. Zehirlenmiş ve belki de hamile olmasaydı hastamızı kaybedebilirdik veya bebek anneyi zehirleyebilirdi fakat böyle bir durumda söz konusu değil."
Hastamızı kaybedebilirdik.
Beynimden vurulmuşa dönerken duvara tutundum. Ama belirtiler? Sinirle Yunus'a döndüm içimden senin yüzünden diye bağırıp yakasına yapışmak gelse de yapamadım. O da çok kötüydü ilişkilerinde neler yaşanıyordu bilmediğimden dolayı böyle bir sözü söylemek bana yakışmazdı. Fakat haksızdı her türlü, bu inkar edilemezdi.
"Gıda zehirlenmesi falan mı? Tanrım! Kelimeleri tek tek ağzından cımbızla mı alacağız!?" Yunus'a patlayamadığımda bu zavallıya patlamıştım. Barış ne yapacağını şaşırmış bir şekilde Yunus'a ve bana bakarken ikimizden birini seçmeye çalışıyordu.
"Sizi anlıyorum fakat lütfen üslubunuzu takı-"
"Beni anlıyorsan sana sorduğum sorunun cevabını verirsin. Daha ne diye lafı dolandırıyorsun? Halimizi görüyorsun işte, direkt söylesene."
Barış: "Güzelim tamam" Sıcak eli kolumu kavrarken güven verircesine gülümsedi. "Doktorunu dinleyelim."
"Teşekkürler Barış bey" Gözlerimi devirdim "Gıda zehirlenmesine benzer bir zehirlenme değil. Daha önce buna benzer birkaç kişide hastamızda olan şikayetler olmuştu ve sonradan kasten zehirlenme olduğu ortaya çıktı."
Yunus: "Ne demek kasten zehirlenme?" Gerçekten ne demekti bu?
"Kafanızı karıştırmak istemem fakat kasıtlı olarak birini öldürme amaçlı yapılan bir zehirleme yöntemi." Şaşkınca doktora bakarken devam etti "Şimdi kürtaja girdi hemen ardından midesi yıkanacak daha sonrada serum takılacak. Serumu bittikten ve kontrolleri sağlandıktan sonra çıkış yapabilirsiniz, iyi günler." Yanımızdan geçip giderken öylece kalmıştık.
Birini öldürme amaçlı yapılan zehirleme yöntemi?
Aklım almıyordu nasıl olabiliyordu? Birlikte maç izlemeye gittik oradan beni eve bıraktıktan sonra başka yere mi gitmişlerdi? Sırtımı duvara yasladım ve düşünmeye başladım. Ya o birlikte gittiğimiz kafede oldu ya da farklı bir yerde olmuştu.