7. Bölüm CIPA

582 26 4
                                    

*Bana kalırsa, Bana kal.*

Benim hiç renkli hayallerim olmadı, küçükken okuldaki arkadaşlarımın renkli hayal dünyası vardı fakat benimkisi siyahtan ibaretti. Resim yeteneğim var ama benim resimlerim genellikle siyah ve beyaz, arada gri olsada başka renk kullanmadım. Benim hayatım 5 yaşındayken kararmıştı, o karanlığa beni öz babam itti. Benim annem, beni doğurduktan sonra hayata veda etmiş, çok acı çekmiş zamanında da. Babama son sözleri ise; 'Kızım, bu hayatta acı çekmesini engelle.' olmuş. Babamın anlayışı ise beni tamamen hissizleştirmek.

Bana açıklama yaptığında sadece bunları anlatmıştı. Ona sorduğum diğer soru; 'Sen beni suçlamıyor musun annemin ölümünden?' demiştim. Babam ise çok net bir şekilde 'Hayır' demişti. Normalde gördüğüm filmlerde ya da kitaplarda, bu gibi durumlarda hep kızını suçlardı babalar. Bu soruyu o kadar da kurcalamadım.

İnsan hissetmek, hissedilmek ister. Ama ben yavaş yavaş hissetmemeye başladım. Düşünsenize, hiçbir şey hissetmediğinizi kötü bir durum değil mi? Bence de kötü..,

Bir şeyi ne kadar çok istersen o olurmuş diye bir söz var, galiba bu ben de ters işliyor.

Benim şaşkınlığımın aksine, babam gayet içten bir gülüş sergiliyordu. Kapıda kaç dakika kaldığımı bilmiyorum. Düşüncelerimden babamın bana seslenmesiyle sıyrıldım.

"Kızım, almayacak mısın içeri beni?"

"Ha? Şey.., Geç içeri istersen."

Konuşurken ona karşı hep soğuk davrandım ve öyle de bu soğukluğumun devam edeceğini düşünüyorum. Babam içeri geçince kapıyı kapatıp ben de geçtim. Babam kendi evi gibi rahatça geçip oturdu. Sağ ayağını, sol ayağının üzerine atıp, rahatça yayıldı koltuğa.

"Özlemedin mi beni?"

Sorusuyla afallamıştım. Bu soruyu beklemezdim.

"Yani, daha 6 gün geçti."

"Yani, özlemedin babayı?" Kaşlarını kaldırarak sorduğu soruda samimiydi aslında, yada bana öyle geldi. Bilmiyorum.

"Bir şey mi oldu?" diyerek ben de koltuğa düzgün bir şekilde oturdum.

"Hiç nasılsın diye sorma yok bakıyorum da." dedi sahte bir kızgınlıkla.

"Ah, pardon ya. Nasılsın?"

"Asıl seni sormak lazım, kızım?"

"Ben burada gayet iyiyim. En azından İzmirdeki gibi sıkıcı geçmiyor."

"Aslında lafı uzatmak istemiyorum. Buraya sadece bir şey söylemek için geldim. Yüz yüze konuşacağımız bir konu çünkü."

Vücudum kaskatı oldu. Hareket edemiyordum. İğne için gelmişti işte. Şuan ağlayabilirim. Keşke Poyraz amca burada olsaydı, o babama kafa tutabilen bir adamdı.

"N-ne hakkında?" Heyecanlandığımda kekeleyen bir insanım ve bunu babam da fark etti.

"Kızım. Yurtdışına çıkacağım ve ne zaman geleceğim belli değil."

'Ve iğneyi hemen yapalım' diye söze devam etmese iyidir.

"Sen yurtdışında değil miydin ki?"

"İzmit de işim vardı onu hallettim." Ben de kafamı anladım anlamında salladım. Babam bunun üzerine devam etti.

"Poyraz amcan sana çok iyi bakacağından eminim. Ama söz konusu senin canın ise her şeyimi ortaya da gerekirse koyarım."

Kafamı olumlu anlamda salladım ve şuan dokunsan ağlayacak vazifedeyim.

CIPA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin