10. Bölüm CIPA

529 23 2
                                    

*Beni senden başka öldürebilecek bir kurşun yok.*

Sabah rahat bir şekilde kalkmıştım. Kötü rüyalar yoktu dün gece. İçimi açmak iyi olmuştu belki de birisine.

Yataktan -her ne kadar zor olsa da- kalktım. Kendi banyoma giderek işlerimi hallettim. Kuş yuvasına dönen saçlarımada bir şekil vererek işimi bitirdim. Şortlu ve ayıcıklı pijamalarım ile aşağıya indim. Ha birde ayağımdaki tavşanlı pofuduklu terliklerimi unutmamak lazım.

Merdivenlerden uykulu uykulu inmeye çalıştım. Mutfağa girdiğimde kahvaltı yapan bir grup gördüm. Tabii ki bunlar Tuna, Doruk, Denis ve sülük Deren idi. Tabii biricik abim(!) Barlas da var.

Tezgahtan bir bardak su aldım ve mideme indirdim. Kahvaltı yapasım hiç yoktu. İştahım kapanmıştı.

"Kız, kaç gündür göremedik seni nerelerdeydin?" Kız gibi ses çıkaran Doruk'a güldüm ve onu taklit etmeye çalışarak cevap verdim.

"Ayy, asıl sizi sormak lazım. Siz nerelerdeydiniz acaba?" Deren ve Barlas hariç hepsi gülerken aralarında ben de dahildim.

"Gel yemek ye." Benim midemi düşünen Tuna'ya tebessüm ettim ve hayır gibi bir şeyler geveledim.

"Üzerindekiler ne öyle?" Bunu soran Barlas'a baktım. Ciddi miydi?

"Pijama Barlas. Tanıştırayım Barlas pijama, pijama Barlas. Hadi merhaba de abine." Tabii ellerimi de eklemeyi unutmamıştım. Her ne kadar ellerimi yanlış göstersemde.

"O değilde, hayvanat bahçesine dönmüşsün."

"Ama seni eklemeyi unutmuşlar Barlas."

Doruk da arkadan,
"Ooo, vurdu ve goool!" dedi gülerek.

Deren güzelim laf atışmamızın içine dalarak,

"Sen laf mı soktun az önce Barlasıma?" dedi.

"Sende beyin yerine puding falan mı var ne bu aptallık."

Deren aptalından öyle bir nefret ediyordum ki. Al kafasını, dizine dizine vur. Psikopatlığımı yine gün yüzüne çıkaracak illa ki.

Ben psikopatlığımı düşünürken, sesi son ses olan telefonum çaldı. Ben de hemen ışık hızında koşturarak odama çıktım. Merdivenlerden çıkarken arada bir düşsemde aldırmadan çıkmıştım. Odama geldiğimde hemen telefonuma koala misali sarıldım. Arayan Ege idi.

"Alo?"

"Günaydın Hare, nasılsın."

"İyidir. Bir şey mi oldu?"

"Kahvaltı ettin mi?"

"Hayır."

"Tamam. 20 dakikaya geliyorum hazırlan."

Tamam diyemeden kapattı telefonu yüzüme. Ben de vakit kaybetmemek adına hemen kıyafet seçmeye başladım.

Elime ne gelirse aldım. Bu sefer seçimimi pantolondan yana yaptım. Yırtıklarla dolu bir pantolon, onun üzerine gri, ince, kısa kollu bir t-shirt aldım. Üzerinde 'You Be Happy' yazıyordu. Ayakkabı olarak, kalın, tırtıkları olan siyah botumsu bir topuklu ayakkabı aldım.(multi). Hepsini giyindikten sonra saçlarımı hafif dalgalandırdım. Makyaj olarak sadece eyeliner çektim. Küçük siyah bir çanta alarak kombinimi tamamladım.

Saate baktığımda ne kadar hızlı giyindiğimi düşündüm. Çünkü 15 dakika da hazırlanmıştım. Rekorumu kırmış bulunmaktayım.

Merdivenlerden indikten sonra çantamı kontrol ettim. Telefon, anahtar, cüzdan, parfüm -ne olacağı belli olmaz parfüm gerekli- küçük makyaj çantası. Gerekenleri koymuştum ve artık tamamen hazırdım.

CIPA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin