26. Bölüm CIPA

115 9 1
                                    

*En güzel şiirlerin bile kuramadığı kâfiyesin..*

Fransa'dan sıkılmıştım. Burada pek fazla eğlenemiyordum, Türkiye'de eğlendiğim kadar. Ve bir şeylerin ters gitmesinden çok korkuyorum.

İçimde garip bir his var bugün. Nedenini bilmiyorum. Heyecan, merak, adrenalin karışımı gibi...

Brett ile sahilde koşturmamızın ardından üç gün geçmişti. Hiç görüşmemiştik, konuşmamıştık. Arada bir Alex gelmişti. Chloe ile bir sefer görüşmüştük.

Bu üç gün içerisinde düşünme fırsatım çok oldu. Ve tek bir sonuç çıkardım. 'Barlas olmadan ben bir hiçim.' Sürekli onu düşündüm. Bunu engelleyemiyordum. Nereye baksam onun kokusu burnuma, sesi kulağıma, görüntüsü aklıma geliyordu.

Barlas varken, Brett olmazdı. Hem belki de Brett benimle sadece arkadaş olmak istiyordu?

Barlas'dan kopamıyordum. Beni ona çeken bir bağ vardı ve bu bağ hiçbir şekilde kopmuyordu.

Babamı ikna etmem lazımdı. Türkiye'ye geri dönmek zorundaydım. Buraya pek adapte olamıyordum.

"Hare! İyi misin?"

İlge'nin sesini duymamla yıldızlı tavandan gözlerimi kaçırdım. Yatakta oturur pozisyona gelip, ona seslendim.

"Gelebilirsin İlge?!"

İçeri girdiğinde hemen yanıma gelip, benim gibi bağdaş kurarak oturdu. Ellerimi, ellerinin içine aldı. Ve masumca bana baktı.

"Çok fazla seslendim. Duymadın galiba. Korktum."

"Evet, duymamıştım. Sorun yok, iyiyim. İçeri neden girmedin?"

"Kapıda bir sorun var galiba. Sıkışmış, kitledin sandım. Zorlayınca fark ettim sıkıştığını."

"Anladım." dedim ve onun gözlerine baktım. Yeşil gözleri parlıyordu.

"İlge, babam ile konuşup geri dönmek istediğimizi söyleyeceğim."

Kaşları çatıldı,
"Emin misin?"

Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Evet."

"Neden dönmek istiyorsun?"

"Buraya pek uyumlu değiliz galiba. Ben adapte olmakta zorluk çekiyorum."

"Peki, sen nasıl istersen."

.....

"Baba, nerede olduğun beni ilgilendirmiyor. Konuşmamız lazım."

"Hare, az sonra toplantıya gireceğim. İşim var."

"İşin, benden önemli olamaz."

"Maalesef, sonra konuşalım."

Bu adam cidden beni sinir ediyordu. Ya bir iş, nasıl olurda evladından daha önemli olabilir ki?

Bir saat boyunca konuşmak istediğimi söyledim fakat beni dimlememiş, bu şekilde cevaplar vermişti.

"Hare?"

Kapıdan bana bakan İlge'ye döndüm.

"Efendim?"

"Her şey yolunda mı?"

"Hayır, değil."

"Neden?"

"Boşver ya halledicem ben."

Kafası ile tamam hareketini yaptı ve içeri geçti. Bende onu takip ettim. Salonda Alex'i görünce kaşlarımı çatmıştım istemsizce. Onun geldiğini bilmiyordum.

CIPA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin