24. Bölüm CIPA

202 11 0
                                    

Medya: Ege Dağlı

*Kalbinin sesini dinle diyorlar, gelen kırılma seslerini ben size nasıl açıklayayım?*

Hayatınız, ne kadar kötü olursa olsun yine de dayanmasını, güçlü durmasını bilmelisiniz.. Her şey üst üste geliyorsa sonunda mutlaka bir mutluluk sizi bekliyor olur...

İnsanın ilk önce kendisine inanması gerekir aslında, sonra diğer insanlara inanırsınız. Diğer insanlara inancınız bir gün kaybolur ama kendinize olan inancınız kaybolmaz, eğer siz onu ayakta tutarsanız.. İşte bu yüzden ilk kendinize inanmalısınız...

Ben kendime inanıyorum. Bir gün mutlu olacağım, buna eminim. Ama o mutluluğa ulaşmak için ne kadar acı çekmem gerek bilmiyorum...

Gözlerimi tavana dikmiş, yine düşüncelere dalmıştım. Ellerimi karnımda birleştirmiştim.

Bu tavanı güzelleştirmeliydim. Bu şekilde çok sadeydi. Sonuçta düşünce-hayal tavanı bu.. Güzel olmayı hak ediyordu. Tavanım ne kadar güzelse hayallerim ve düşünceleriminde o kadar güzel olacağını düşünüyordum. Bu da benim kendimce bir inancımdı işte.

Uğraşacak bir işim yoktu ve canım cidden çok sıkılıyordu. Bu yüzden tavan için bir kaç malzeme almak için dışarı çıktım. Az ilerleyip meydana çıktım. Cebimde telefonum titreyince bir'an irkildim. Cebimden çıkartıp kim olduğuna baktım. Bu özel numara rahat bırakmayacak mıydı beni ?

"Efendim?"

"Nereye gidiyorsun?"

Hesap vermemi beklemiyordu değil mi?

"Bundan sanane?"

Neden atarlanıyordum, bilmiyordum ama bu kişinin kim olduğunu öyle çok merak ediyordum ki...

Telefon yüzüme kapatalınca, düşüncelerimden sıyrıldım. Bunu sürekli yapıyordu, telefonu yüzüme kapatması yetmiyormuş gibi bir de hesap soruyordu.

Bunu düşünerek başımı ağrıtmayacaktım. Bir mağazaya girip gezmeye başladım. Çok güzel süsler vardı.

Fakat bunlar tavana asmak için uygun değildi. Çok büyük ve abartılı süsler vardı. Ben ise biraz daha sade bir şeyler arıyordum. Aklımın bir köşesinden 'keşke yıldızlar ve aylar ile tavanı parlatabilsem' diye düşündüm. Ama hemen bu düşünceyi geri çevirdim çünkü burada bulamazdım. Bulsam bile çok pahalı olurdu.

Daha makul şeylere baktım. Fakat çok fazla büyük dekarasyon malzemeleri vardı. Üzüntü ile derin bir iç çektim ve geri çıktım. Telefon ile İlge'yi aradım.

"N-ne oldu Hare?"

Tek kaşımı istemsizce kaldırmıştım. Nefes nefeseydi ve heyecanlanmıştı.

"İlge?"

"E-efendim?"

"Kekeliyorsun. Ne oldu? Neyin var?"

"Bir şey olmadı. Sadece koşuya çıkmıştım biraz hızlı koşmuşum nefes nefese kaldım."

"Peki. Dışardan bir şey istiyor musun? Gerçi sende dışardasın ama direk eve git terlemişsindir. Hasta olma."

"Hayır, yok teşekkür ederim. Şimdi eve geçiyorum."

"Tamam, bi on beş dakikaya gelirim."

"Ne?! Yok, şey yani... Çok erken. Git kafanı dinle evde ne yapacaksın? Yanına Brett'i yollayayım istersen? Arkadaşlık eder sana belki de arkadaşlıktan öte..."

CIPA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin