Dördüncü Bölüm: Çıkıyoruz, oldu mu?

117 17 2
                                    

Merhaba! Bir yeni bölümle daha karşınızdayım. Daha önce atacaktım ama wattpad problem çıkardı. Hepinize iyi bayramlar.. :)

Bu arada, eğer buralardaysanız ve bu hikayeyi okuyorsanız burada olduğunuzu belli edin olur mu? Fikirlerinizi gerçekten merak ediyorum.

Neyse, iyi okumalar.. :)

Sizi seviyorum *-*

***

Yol boyunca tek kelime etmedim. Ne diyebilirdim ki? Ben bile neler olduğunun farkında değildim sanki. Bana karşı iyi davranmaya başlamışken, tekrar başa dönmüştü. Neydi sebep? Beş yaşındaki bir çocuk mu?

Araba nihayet evin önünde durduğunda hızlıca indim. Neyse ki bu sefer düşmemiştim. Ceren arkamdan gelip kapıyı açarken "Eslem." diye seslendi ama cevap verecek durumda değildim. Hislerimin tarifi yok inanın, hani erkek, kıza romantik bir sürpriz hazırlar da kız bu cümleyi söyler ya, sıra bana gelince işler pek öyle olmuyor. Boşluktayım sanki, dışarıdan bakıldığında sıradan görülecek olan bu olay beni fena sarstı. Adeta dört mevsim oldum, bir yanım bahar; tüm o lafların hıncını aldığım için cıvıl cıvılım. Bir yanım yaz; içimdeki neşeye engel olacak bir ateş besliyorum sanki. Yüksek bir sıcaklık. Ne zaman mutlu olduğumu düşünsem yaşananlar için, omuzumda kötü melek varmışta beni dürtüyormuş gibi, yanıyorum. Bir yanım son bahar; tamamen hüzünlüyüm, yaprak döküyorum, çiçeklerim soluyor, dallarım kırılıyor... 'Keşke yapmasa mıydım?' diyorum. 'Kalbi kırılmasaydı,' diyorum, kıyamıyorum ona. Ama neden, inanın bende bilmiyorum. Bir tarafta ise kışı yaşıyorum sanki, buz gibiyim, ne o, ne de duygularım umurumda, hissiz ve ruhsuzum adeta. Ama sonra, sanki dışardan gelmişte odada yanan o sobanın başına oturmuş gibi oluyorum. Vücudum gibi kalbim de ısınıyor. Gülüşü geliyor önce aklıma, bana bakışı, gözleri.. her şeyi. Her yer, herkes o oluyor. Ne hissediyorum ki ben şimdi? O benim dostum mu düşmanım mı? Neyim benim? Nesiyim onun? Niye her hareketi bu kadar ilgilendiriyor beni?

Ceren'i duymazlıktan gelerek eve girmeye çalışırken, karşımda onu gördüm. Yiğit'le konuşmalarına rağmen gözü bendeydi. Gözleriyle bana bir şey mi anlatmaya çalışıyor acaba? Ne var o gözlerde? Hüzün, sinir, nefret, sevgi, kıskançlık.. adlandırabileceğim tüm duygular o bir çift gözde saklı. Tüm bunları orada saklıyor olması bir hayli garip benim için. Daha önce baktığım gözlerde göremediğim şeyler bunlar. O bakışları görünce yine sonbahar oldum bir an. Kıyamadım ona. Derken yine kışlaştım ve 'Bu kadar bakışmak yeter!' diye geçirdim içimden. Şimdi bir de kendimle kavga ediyorum iyi mi! İyice deli edecek bu çocuk beni. Sertçe kafamı Ceren'den tarafa çevirip eve girdim, girdim de bir sorun kurtulabildin mi diye? Bende dertten çok ne var ki! Yapmayın bunu bana, ben kendi halinde, kimseye zararı olmayan, yaz tatillerinde evde pineklemeyi öğrenmiş insanım. Bu kadar atraksiyon fazla bana diyorum ama beni dinleyen yok. İç sesim bile çevrimdışı bana karşı. Ceren alıyor bayrağı eline ve koşuyor birinciliğe! Benim kuzenimi ikincilik paklamaz çünkü. Hızlıca odaya girmeye çalışırken seslendi, "Eslem, dur diyorum." Odaya girip kapıyı kilitledim ama Ceren yine pes etmedi ve kapıya vurmaya başladı.

"Ya Eslem, ne oluyor? Ne geçti Egemen'le aranızda?"

"Evlenme teklifi etti bana az önce, yarın nikah tarihi almaya gidiyoruz Ceren. Ay ne geçebilir aramızda?" diye bağırdım kapı arkasından.

"Dalga geçme benle, aç şu kapıyı konuşacağız."

"Ceren yorma beni, çok uykum var." dedim sahte bir esnemeyle. Maksat Ceren'e ses gitsin.

"Aynı odada kalıyoruz salak! Uykunu en tatlı yerinde bölmemi istemiyorsan aç şu kapıyı."

Oflayarak kapıyı açtım. "Geç içeri, hain!" dedim Ceren'e kısılmış gözler eşliğinde.

Toptan AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin