Selamlaar, yine yoğunluktan geç gelen bir bölümdeyiz. Çok üzülüyorum böyle olduğunda ama gerçekten yazmaya vaktim olmuyor. Olunca da oturuyorum hemen başına. :)
Umarım çok beğenirsiniz bu bölümü, keyifli okumalar. *-*
Fikirlerinizi merak ediyorum, benden esirgemeyin olur muu?
Not: Bölüm içindeki gifler temsilidir efendim. :))
***
Karmaşık hallerimden olsa gerek uzun zamandır ihmal ettiğim sevgilimle vakit geçirdim bugün. Ama beni ondan yine ayırdılar! Klasik bir ayrılma değildi bu, alarm sesi ya da annemin sesi gibi..
Beni uykumun, ilk aşkımın kollarından ayıran, sabahın sekizinde üzerime koşan, koşarken de 'Esleeeemmm!' diye adımı bağırmaktan eksik kalmayan, adeta evimizin ikinci evladı olmuş yer cücesi Serdar'dı. Gerçi annem ve babamın yaşları ele alındığında torun bile denilebilirdi ona ya, neyse. Benim anlayamadığım, bu çocuğun sabahın sekizinde bu enerjiyi nereden bulduğuydu!
Yahu ben, miskin miskin ortada gezinirken bu çocuk nasıl oluyor da vampir gibi geziniyor ortalıkta?
Özge abla, süt diye kan mı veriyorsun sen bu oğlana?
Sen uyumak bilmez misin çocuk!
Kafamdaki soruları en yakın zamanda Özge Abla'ya sormak için not alırken, Serdar'a döndüm, dönmemle birlikte bana sıkıca sarılırken konuştu, "Günaydın sevgiliimm! Seni çok özledim!" sarılmasına karşılık bende yanaklarına kocaman öpücükler kondururken kıkırdadı. O kıkırdarken bende onun kıvırcık saçlarıyla oynadım. Kızamıyorum da niye uyandırdın diye nasıl kızayım?
"Sen bu enerjiyi nerden buluyorsun Serdar? Benim çok uykum var!" deyip yatağıma devrilirken gülüşü daha da arttı. "Uyumak yok!" dedi o küçük parmaklarını gözüme gözüme sokarak. "Annen çağırdı beni koş Eslem'i uyandır dedi. Bende geldiim." dedi ellerini yana açıp.
Ah anne ah! Tahmin etmeliydim.
"Hoş geldin o zaman kuzucuk. Hadi sen koş içeri, bende şimdi geliyorum." dediğimde kaşlarını olabildiğince yukarı kaldırdı, "Olmass. Gidersem uyurmuşsun. Sen çıkana kadar çıkmayacakmışım buradan."
"Annem soktu dimi bu fikirleri kafana? Gelirim."
"Gelmezsiiiin." dedi kafasını geriye atıp gülerken.
Ya şöyle gülmesene, yiyeceğim ama şimdi!
"Gelirim yakışıklım hadi git sen." dedim onu etkileyeceğini düşündüğüm bir sırıtışla. Eh, bir çocuk elinizde büyüdüğünde nelere ne tepki vereceğini biliyorsunuz.
Sabahın sekizinde kapıma dikilen Serdar'a mı şaşırmalıyım? Yoksa onu kovmaya çalıştığım esnada çalan telefonuma mı? Sabahın bu saatinde beni, kim niye arasın diye içimden geçirirken telefonumda Egemen'in adını görmemle küçük çaplı bir şok daha geçirdim. Egemen, hani benim sevgilim olan? En az ben kadar uykucu sevgilim?
Serdar'ı zar zor zapt edip telefonu açtım.
Fazla neşeli bir "Günayydııın." sesi doldu kulaklarıma. Bugün ben hariç herkes enerjik mi ya? Ne oluyoruz?
"Günaydın Egemen, de sen nasıl uyandın yahu?" dememle karşılık vermesi bir oldu, "Sen dün bana sekiz gibi uyanmam lazım dersim var demedin mi? Bende arayayım da ilk günaydını benden olsun dedim."
Ay ben senin detayları unutmayan aklını severim!
"Şimdi sen sırf bana günaydın demek için mi sabahın bu saatinde mi kalktın?" her an 'ay cannıımm!' demeye hazır olan sesime, gülümsemesiyle eşlik etti. "Yani, benim de yetişmem gereken bir ders var ama sen öyle düşünebilirsin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toptan Aşk
Teen FictionHayatta her şeyi toptan yaşarız aslında, alışverişimizi daha ucuz olsun diye toptan yaparız, bir piyango bileti aldığımızda beklentilerimiz yine o toptan olur, ona bağlı olur her şey. Zayıflamak isteriz, o kocaman topla hareket eder, hedeflerimize o...