On Sekizinci Bölüm: Karmaşık Hisler

83 6 1
                                    

Her ne kadar söylemeye yüzüm olmasa da selamlar efendim! Şimdi biliyorum amaç bölüm okumak ama samimiyetinize inandığımdan biraz dertleşmek istiyorum sizle. Umarım, teklifimi geri çevirmezsiniz.

Öncelikle, biliyorum çookk uzunca bir zamandır bölüm paylaşamıyorum sizlerle ama gerçekten yoğunum. Yoğunluğu da bırakın bir kenara, ben yazamadıkça köreliyor gibi hissediyorum. Ardından yazdığım cümleler anlamsız geliyor, sizi hayal kırıklığına uğratmak istemediğimden bölüm aralığı uzuyor da uzuyor. Kurgudan sapmak istemiyorum ama yazamadıkça ondan da kopuyorum tabi. Her şeyden önce bu ufacık metin bir özür metni. Aralardan, beklemelerden, eski tadı vermemelerden ötürü. Biz bu hikayeyi paylaşıyoruz, siz düşüncelerinizle yanımdasınız, ben yazdıklarımla buradayım. Biliyorum pek kalabalık değiliz ama siz tüm kalabalıklara yetiyorsunuz. Şimdi, sizden gerçek fikirlerinizi istiyorum. Lütfen! Memnun musunuz, değil misiniz? Sıkıldınız mı? Bana bir yol gösterin, ona göre hareket edeyim çünkü çok kararsızım. Kendime yazar sıfatını yakıştıramıyorum henüz, bu yüzden yazan insan diyeceğim. Bu yazan insan, onu yalnız bırakmamanızı umuyor ve tekrar tekrar özür diliyor okuyanlarından.

Bende durumlar böyle, umarım sizin bölüm hakkındaki düşünceleriniz benim düşüncelerim kadar karmaşık olmaz.

Keyifli okumalar olsun! :*

Hani annenizden gizli bir iş çevirirsiniz de üstünüze bir ağırlık çöker ya, hayır hayır! Böyle bir histe değil bu, daha beteri! İçinizde nedensizce doldurulması imkansız bir boşluk vardır. Sadece düşünmek ve anneniz gerçekleri öğrenmesin, öğrenirse de çok üzülmesin diye içten içe af dilersiniz ondan..

Can'a karşı hislerimi özetlemeye kalkarsam bunun birkaç kat fazlası diyebilirim size. Bir anlık hırsına kapılan Sahil Çelikel sahnelerde.. Yine saçmalamayı başardı! Hıncını aldı ancak salak gibi yine kendine gereksizce düşman bellediği o adamı düşünüyor. O'nu anlamaya çalışıyor şimdi, 'acaba nasıl hissediyor?' diyor deli gibi, aklı hala ilk günkü gibi onda. Bu konumda en yakın arkadaşı ona pekte yardımcı olmuyor.

"Sahil, sen ne saçmaladığının farkında mısın? Ne demek Onur'la birlikteyiz ya?" sorguya alınmaktan daha beter bir şey varsa, o da hem Ada'nın hem de Mehmet'in aynı anda üstünüze gelmesidir bence. Arkadaş, çift çift değil mr and mrs Smith! Acım var diyorum, beni anlasanıza bir!

"Ne demek olduğunu Mehmet'le yürüttüğün birliktelikten ötürü bildiğini varsayıyorum Ada. Birlikteyiz demek işte!" söylediklerimin yalan olduğunun ben bile farkındaydım ama umut fakirin ekmeğiydi işte.

"Kızım çıldırtmasana insanı, yalan söylediğin gün gibi ortada! Can'da burada değil, daha ne kıvranıyorsun?" diyen Mehmet'e gözlerimi devirmekle yetindim. "E yuh ama Mehmet, yalan değil diyorum size-"

"Kendini bildin bileli Can'a aşıkken, şimdi mi değişti hislerin? Karşıma geçmiş neler söylüyorsun." deyince ben bi' kalakaldım.

Şimdi fonda kalakaldım çalabilir orkestra.

Ne dedi o?

az önce tazı kesilen bendeniz Sahil, şimdilerde sütünü dökmüş de 'nerede bana yardım?' diye mırlayan küçük bir kediden farksızdım. Mehmet tüm bunları nerden biliyordu ki?

"Sen bunları nerden biliyorsun?-" derken aklıma yavaş yavaş gelen düşüncelerle kan beynime sıçramaya doğru yola çıktı. "..Sen söyledin dimi Ada? Ayıp ama ya!" der demez savunmaya geçti, "Saçmalamasana be, tamam sana kızıyorum ama aramızdaki sırları kimseye anlatacak değilim."

"E Mehmet nerden biliyor bunları?"

Mehmet , 'ben yer miyim bu ayaklarıı?' diyen suratıyla bana bakmakla kalmayıp ekledi, "Tabii, Mehmet ahmağın önde gideni zaten. O ne anlar ki? Kusura bakma da Sahil, kör olma durumu senin sevdiceğine has bir özellik. Uzun zamandır farkındayım bu durumun."

Toptan AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin