7.BÖLÜM

26 9 4
                                        

"Babaaaaa"

Nefes nefese uyandım ama gözlerimi açmadım babamın görüntüsünü kaybetmemek için, taki babam gidene kadar yine girdiniz rüyama özlemimi arttırdınız iste.. Beni yine yalnız bıraktınız düşüncelerine kapılacakken parmaklarımdaki acıyı hissettim hemen gözlerimi açıp parmaklarıma baktım, sargı bezleriyle üst üste sarılmıştı ama çok ağrıyodu zaten başımdaki ağrı, gözlerimin sızlaması ve boğazımın ağrıması parmaklarımın yanında promosyon gibi. Başımı kaldırıp etrafı incelemeye başladım klasik hastahanenin acil kısmıydı işte sonra kolumdaki damar yolunu fark ettim ama serum yoktu acaba çıkarmışlarmıydı yoksa hiç takmadılarmı, o sırada hemen önümdeki perde açıldı benim yaşlarımda çok tatlı bi hemşire staj yaptığı yaka kartından belli oluyordu.

"Geçmiş olsun nasıl hissediyorsun?"

"Bilmiyorum" deyip parmaklarımı gösterdim.

"Bunların durumu nasıl?" dedim, kız hafif tebessüm edip,

"Fazla yıpranmışlar bi süre kullanabileceğini zannetmem ama arkadaşın için bayağı fayda sağlamış o parmakların."

Arkadaşın mı? Ah aptal ziva nasıl unutsun elifini!.

"Elif yani arkadaşım nerde? O iyimi? Durumu nasıl"

Bi yandan konuşup bir yandan kalkmaya çalışıyorum karşımdaki kız ne yaptığımı anlayınca bana engel oldu ama başımın dönmesine ben engel olamadım tekrar oturur pozisyonda düştüm yatağa, gözlerim karardı midem bulandı sanki.

"Hayır hayır kalkmaman lazım ilaçların dozunu yüksek verdik etkisini bi süre hissedeceksin böyle ani hareketler yaparsan kötü olursun hem arkadaşın yan tarafta ilk geldiğinde krizi devam ediyordu ama sakinleştirdik uyuyor şimdi."

"Görmek istiyorum."

"Tamam ama yavaş kalk."

Dediğini yaptım ve yavaşca kalktım kalkarken de başımı tuttum hemşirede koluma girdi hemen yan tarafımdaki perdeyi açtı, benim güzelim can dostum sanki nefes almadan uyuyordu, rengi sararmış göz altları morarmış, dudakları kurumuş. İyicene inceledim hertarafını ellerini yumruk yapmaktan avuç içlerinde tırnak izleri çıkmış. Sonrasını düşündüm uyandığında nasıl olacak? Ne yapacak? Ne yapacaz?. Yetmedimi yaşadıklarımız, yetmedimi acılarımız. Hepmi hüsran olacak herşeyimiz.. Peki erkanı ne yapacaz? Nasıl kurtulacaz? Nasıl dayana-

"Neden ağlıyorsun?"

Ağladımmı gerçekten farkında bile değilim. Sildim iki damla gözyaşımı cevap vermeden geçtim tekrar yerime uzandım sonra aklıma müdire hanım geldi kesin deliye dönmüştür.

"Pardon çantalarımız vardı, onlarıda aldılarmı herşeyimiz içindedi"

"Bi girişe bakayım sen geç yerine yat."

Dediğini yapıp hemen yerime geçtim zaten çok geçmeden elinde iki çantayla geri döndü hemşire. Hemen ayşe ablayı aradım, çalıyor..çalıyor.. hah açtı hadi bakalım gazamız mübarek olsun!.

"Kız siz nerdesiniz öldük burda müdire hanım sinirden çatladı, nereye kayboldunuz yoksa kaçtınızmı burdan? Ah benim zavallı kızlarım beni nasıl bıraktı-"

"Ayşe abla hastahanedeyiz."

"Ne! Ne oldu? hangi hastahane? elif yanındamı? Kızım cevap versene"

"Ayşe abla bi sakin olurmusun, devlet hastahanesindeyiz elif kriz geçirdi yanınsayım bende"

"Ah benim zavallı kızlarım hemen söylüyorum müdire hanıma gelsin alsınlar sizi tamammı kızım korkmayın sakın."

"Ayşe abla biz korkmuyoruz asıl sen sakin ol iyiyiz, tamam bekliyoruz gelsinler."

Bakalım ne laflar yiyecez..

"Tamam kızım hemen söylüyorum."

Bişey demeden telefonu kapattım. Acaba müdire hanım neler diyecek, off bu kadar şeyden sonra bide onumu çekecez!"

"Ziva?"

Düşüncelerimden elifin sesiyle uyandım. Hemen perdeyi açıp yanına geçtim.

"Elifim nasılsın?"

Bişey demedi, bu suskunluğu çok iyi biliyordum kötü şeyler olacaktı..
Elleriyle yaralı olan elimi tuttu nazikçe öyle bir bakıyordu ki sanki bi annenin yere düşen çocuğu gibi, içi eriyor gibi..
Parmaklarını gezindirdi sargı bezinin üstünde, sonra bir damla yaş düştü gözünden güzelimin.

"Acıyormu?"

"Hayır"

"Kendimde değildim, özür dilerim."

"Dileme"

Tuttum başını gözlerime çevirdim.

"Sen nasılsın asıl? Ağrın varmı?"

"Vücudum ruhum kadar ağrımıyor zivam. Ne yapacam ne edecem bilmiyorum, çaresizim, bitkinim, yoruldum, bittim ben..

Ne acı kelimeler değilmi? Elimizden bişey gelmemesi ne kötü başımızda bizim için üzülen, endişelenen olmaması ne kadar kötü değilmi, en önemliside bizi koruyacak bi ailemizin olmaması.. acı, acıtır, yakar, kavurur geçer ruhumuzu bedenimizi.

"Bunları hisseden tek sen değilsin canım seninle beraber bende yanıp ölüyorum bende çaresizim. Elbet bir yol bulacaz, elbet biri bize elini uzatacak, gerekirse yalvaracaz insanlara yardım diğe ama kurtulacaz o erkan pisliğinden kurtulacaz.."

Doladım kollarını boynuna yorgun olduğundan beceriksizce sarılda elifde bana.

"Sorumsuzlar!."

Sesin geldiği yöne döndük ikimizde müdire hanım ve birkaç kişi bize doğru sinirli yürüyor, ah bide o iğrenç topuklu ayakkabısının sesi..

"Hanımefendilere bak ortalıktan kaybolup hiç haber verme zahmetinde bulunmuyorlar. Bide burda sevgi gösterisi düzenliyorlar! Nasıl kızlarsınız siz bide yetimhanenin en büyüğü olacaksınız sizin yüzünden işlerim nasıl gecikti biliyormusunuz. Küçük çocuklar bile daha az uğraştırıyorlar bizi. Kriz geçirmiş hanımefendi, bakıyorumda maşallah turp gibisin. Bi hasta rolü üstenmişsiniz kendinize ama hepimizden daha iyisiniz sizin içinizi bilirim ben.!"

Bağırır çağırır ama bu kadar ağır konuşmaz diğe düşünmüştüm. Neyiz biz insanız duygularımız var bu konuşmaları haketmiyoruz.. kafamı kaldırıp etrafa baktım herkez doktorlar bile susmuş bize acıyan gözlerle bakıyor elif ise çoktan akıtmış gözyaşlarını.. bir iki adım atıp müdire hanımın önünde durdum tam, boy farkımız azdı zaten, gözlerinin içine baktım yüzüme en donuk ifademi koydum.

"Umarım birgün bizim durumumuza düşersin ve ozaman kendi kendine herşeyin suçu bendim dersin."

Gözlerini ilk önce büyüttü sonra anlamadığım ifadesini çekti üzerine, gözlerini benden ayırmadan konuşmaya başladı.

"Ahmet çıkış işlemleri yapıp götürün şunları yetimhaneye ben sonradan gelecem." Dedi ve gitti.

Ayakta durduğuma, laflarıma bakmayın ölüyorum ben ailem hayatta olsaydı kimse benimle böyle konuşup aşağılayamazdı hemde hiç kimse..



ZİVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin