Karşımdaki tekli koltuğa oturmuş huysuz çocuklar gibi arada bakışları bana değen Kürşat'a bıyık altından gülüp elimdeki kulplu bardağı dudaklarım arasına götürdüm. Şuan böyle olmasının sebebi yemek yedikten sonra tam işi pişirmeye niyetlenicekken Samet'in eve gelmiş olmasıydı. Şimdi de üçümüz odada oturmuş çay içiyorduk.
Kürşatın bakışlarını yakaladığımda kafa işaretiyle kapıyı işaret edince çatılan kaşlarimla ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Tekrar aynı hareketi yaptığında gözlerimi kapayıp açtım onu onaylarcasına. "Ben bir çayımı tazeliyim" Samet yarısı dolu bardağı kafasına dikip bana doğru uzattı "Bra banada koy"
Gülüp elindeki bardağı aldım. Kürşat'a bakışlarım değince sabırsızca sağ bacağını titrettiğini fark ettim. Önündeki çay daha bitmediği için ona sormadan mutfağa doğru ilerledim. Ocakta kısık ateşte kaynayan çaydanlığa uzanıp bardaklara çay doldururken mutfak kapısı açılıp kapanma sesiyle kafam arkaya döndü. Kürşat çatık kaşlarıyla bana doğru ilerleyip sırtını duvara yaslayıp beni izlemeye başladı. "Niye keyifsizsin sen"
Masanın üstünde duran ağzı açık sigara kutusundan bir dal alıp ocağın yanındaki çakmaktan sigarasını tutuşturdu. "Bir de soruyor musun sebebini." İçine çektiği dumanı havaya üfleyip bakışlarını tekrar bana çevirdi. "Yapıcak birşey yok şansına küs artık." Parmakları arasındaki sigarayı alıp içime zehri çektim. "Böyle şansın amına koyayım."
Tatlı isyanına gülümseyip dayanamayarak yanağından öpüp geri çekildim. Elini belime atıp beni kendine çekti. "Yok öyle bir öpücükle kurtulmak." Bakışlarım kapalı kapıya döndü hemen. "Bırak lan yakalanıcaz şimdi." Boynumu öpüp bana döndü tekrar.
"Ne zaman gidecek bu çocuk?" Parmaklarım arasındaki sigarayı alıp bu sefer o derin bir nefes çekti. Bir kulağım hep kapıdaydı. Samet pat diye girse bu vaziyeti açıklamak zor olurdu. "Gitmeyecek yavrum." dediğim şeye kaşlarını çatıp "O niyeymiş" diye sordu.
Elimi belimdeki eline atıp indirmesi için baskı uyguladım. "Biz birlikte yaşıyoruz." Ağzını açmıştı ki içerden Samet'in sesi geldi.
"Lan Ferit çayım nerde kaldı amına koyayım." Kafasını kapıya çevirip sesli bir sabır çekti. "Sikerim bunun belasını ha sabahtan beri gevşek gevşek konuşup duruyor." Ondan uzaklaşıp bardakları aldım. "Sakin ol içeri geçelim hadi." diye geçiştirdim onu.
"Sen geç gelicem ben." Telefondan rehbere girince biriyle konuşacağını anlayıp kafamı salladımMutfaktan çıkıp oturma odasına varınca elimdeki bardağı karşımda yayıla yayıla oturmuş telefondan birşeyler izleyen gevşeğe uzattım. "Uşağın mı var lan birde emir veriyor puşt." Sırıtıp ona uzattığım çayı aldı. "Sağ olasın iki gözüm." Bende yerime kurulup çayımı içmeye devam ettim. Bakışlarım hep mutfak kapısındaydı.
"Bu Kürşat denilen herif bu gece burda mı kalıcak." Samet başını telefondan kaldırmayıp bana soru sorunca çayımdan bir yudum alıp bakışlarımı ona çevirdim. "Bilmiyorum ama geç oldu kalsa sıkıntı olmaz sonuçta Tufan abinin tanıdığı." Kafasını sallayıp beni onayladı. "Yok zaten kapımız herkese açık ama ben yatağımı vermem şimdiden söyleyeyim bra."
Paketimden bir dal alıp dudaklarım arasına aldım. "Şerefsiz" diyip sırıtarak sigaranın ucunu tutuşturdum. Kürşat mutfaktan çıkıp içeriye girince bakışlarım ona döndü. "Gençler ben artık gideyim sağolun çay için."
Gidecekmiydi yani, hâlbuki bu gece burda kalır diye umuyordum. Yatakta sarılıp sabaha kadar konuşacak bir sürü konumuz vardı. Yüzüm düşmüştü keyfim kaçmıştı. Samet ayağa kalkıp elini uzatınca bende kalktım el mahkum. "Ne demek her zaman bekleriz bra."
Bakışları bana döndü bu sefer. Ona düz bir ifadeyle bakmaktan kendimi alamadım. Gitmese olmuyormuydu. "Eyvallah kardeşim" Samet'in elini sıkıp bana uzattı elini. Keyifsizce tokalaşıp kapıya kadar eşlik ettim. Samet geri yerine yayılmıştı.
Kapının önüne çıkıp ayakkabılarını giyerken gözleri hâlâ üstümdeydi. Yerinden doğrulup önümde dikildi. "Asma o güzel yüzünü, önemli bir işim çıkmasa seni bırakıp gidermiydim güzel gözlüm." "Gece gece bu kadar önemli ne işi olabilir Kürşat ya da neyse siktir et ." diyip konuyu kapatmaya çalıştım. Elini yanağıma çıkarıp usul usul okşamaya başladı. "Söz telafi edicem yavrum." Kafamı sallayıp onu onayladım. Uzatmanın manası yoktu. Hızlıca öpüp ayrıldı benden. Daha sonrada merdivenden aşağı inip gözden kayboldu.
Derin bir of çekip kapıyı kapattım. Cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktım. Çokta geç olmamıştı ama yarın mekâna ugramam lazımdı. Direkt odama yönelip kendimi yatağa attım.
Bugün olanları düşünürken Kürşat'la yaşadığım sıcak dakikalar aklıma gelince elim istemsizce dudaklarıma gitti. Onu öpmek o kadar güzel bir histi ki hâlâ bile etkisi üstümden gitmemişti.Bir an elim boynuma gittiğinde heyecanla yataktan doğrulup kalktım. Odamdaki iki kapaklı aynalı dolaba doğru ilerlerken aklımdakinin başıma gelmemesi için dua etmeden duramadım.
Aynanın karşısına geçtiğimde gördüğüm koca koca izlerle kalbim hızla ritmini değiştirdi. Amına koyayım ben bunu tamamen unutmuştum. Hızla yatağın üstünde ki telefona uzanıp rehberden Kürşatın numarasını aradım.Bir kaç çalıştan sonra telefonu açtı. "Alo" sesini duymak bile rahatlatamamıştı beni. "Kürşat" "Buyur güzel gözlüm" dedi keyifle. Sanırım hâlâ yoldaydi. Arkadan korna sesleri geldiğine göre trafiğe kalmıştı.
"Boynunu kontrol etsene iz var mı diye"
Bir kaç saniye beni bekletip cevap verdi. "Evet çok büyük değil ama bir kaç yerinde kızarıklık var." Sıkıntılı bir nefes verip kufrettim. "Noldu niye sordun ki yavrum." "Benim boynumda iz dolu amına koyayım""Ee yavrum bunda ne var anlamadım" dedi gayet rahat bir tavırla. "Evde ikimiz vardık üstüne Samet geldi. Sence boynumuzu fark edip bir şeyler çakmış olabilir mi." dedim sıkıntıyla.
Bir kaç saniye cevap gelmedi karşı taraftan. Sonra yatıştırıcı bir tonda "sanmıyorum, biz fark etmemişiz o nasıl fark edicek. Hem fark etse bile aklına ilk bumu gelir bu çocuğun."dedi.
İçime bir kere kurt düşmüştü. Ama kürşat'ın dediğide mantıklıydı. Hem fark etmiş olsa illaki hâl hareketlerinde bir değişiklik olurdu. Aslında pek Kürşatı gördüğüne sevinmemişti muhtemelen sevememişti ama mutlaka farklı bir şekilde belli ederdi diye kendi kendime moral veriyordum. "Haklısın ben gereksiz evham yaptım." diye karşılık verdim.
"Sıkma canını sen ters birşey olsa bile ben senin üzülmene müsade etmem güzel gözlüm." dedi beni rahatlatmak için, gülümseyip yatağa uzandım. "Biliyorum, iyi ki varsın canımın canı."
"Sende iyi ki varsın güzel yüzlüm." diye karşılık verdi keyifle.
Yaklaşık yarım saat boyunca aklımıza gelebicek herşeyden konu açıp konuştuk. Artık gideceği yere vardığında mecburen telefonu kapattı. Ben de artık açık durmakta zorlanan göz kapaklarıma daha fazla direnemeyip deliksiz bir uykuya teslim ettim kendimi. Artık herşey çok daha iyi olacaktı hissediyordum.
Selamlar
Nasılsınız bakalım
Finale son bir bölüm kaldı diyebiliriz
İçimde kalan daha çok olay var ama bunların hepsini Kürşat ve Ferit'e yaşatmak istemiyorum bence yaşayacakları herşeyi yaşadılar artık onlar için kaostan uzak mutlu bir hayatı hakettiklerini düşünüyorum.
Veda bölümünde görüşmek dileğiyle kendinize çok iyi bakın öpüldünüz 💌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERİT (GAY)
FantasyNe yani ben 1986 yılında gôtünü veren bir ibnemiydim hemde ülkücü bir adama..