Bölüm müziği;
Erdal Güney - Saklımdasın
.
"Ferit iyimisin" elini koluna koyup onu kendine getirmeye çalışan kıza boş gözlerle baktı. Sahi az önce ne demişti o, o gün Kürşat onun yüzünden ölmüştü. Hayatını kaybetmişti şimdi toprak altında belki kemikleri bile kalmamıştı. Evet onun yüzünden olmuştu herşey eğer Ali'yle ters düşmeseydi şimdi Kürşat yaşıyor olacaktı. Belki yine bir şekilde ayrı düşeceklerdi ama gençliğini yaşıyacaktı. Hatta belki evlenirdi, çocukları olurdu. Ama şuan ondan geriye sadece bir mezar taşı kalmıştı.Gözlerinin içine bakan kıza iyiyim demeye utandı. Onun iyi olmaya hakkı yoktu. "Mezarı nerde?" Boğazındaki yumru daha fazla orada durursa boğulacak gibi hissediyordu. Yutkunamıyordu, nefes alamıyordu. "Ne?" Anlamayan bakışlarla kendisini izleyen kıza dolu gözlerle bakmaya devam etti. "Kürşatın mezarı nerde"
Sanki karşısında annesini kalabalık yerde kaybeden bir çocuk vardı. Dokunsan ağlayacak gibi dolu doluydu. Alev onun niye bir anda bu hâle girdiğine anlam veremedi, acaba ona anlattıklarına mı bu kadar üzülmüştü.
"Meydanın aşağısındaki mezarlıkta, istersen seni oraya götürebilirim."
Ferit sadece kafasını sallamakla yetindi. Konuşmaya mecali yoktu sonsuza kadar susabilirdi. "Tamam üstüme bişey alıp geliyorum hemen."
Bir kaç dakikanın ardından yanına gelen kızla mezarlığa doğru yürümeye başladılar. Her bir adımda kalbine saplanan acı daha da artıyordu. Öyle bir boşluktaydı ki tarifi olmayan duygular geçiyordu içinden.Yaklaşık on beş dakikalık yürüyüşten sonra mezarlığa giriş yaptılar. İkisindende çıt çıkmıyordu. Gelene kadar kimse konuşmak için bir adım atmamıştı. Alev yanındaki gencin büyük bir sıkıntısı olduğuna artık adı gibi emindi. Ama bunun dayısıyla ve Kürşat amcasıyla ne alakası olduğunu anlamıyordu.
Ama ondan hoşlanmıştı, çok yakışıklı ve nazik birine benziyordu. onunla ilgilenmek istiyordu yoksa daha yeni tanıdığı yabancı biriyle niye mezara gelsindi ki. Yanyana iki mezarın önünde durup yanındaki adama döndü. "İşte mezarı" Ferit bir kaç kere yutkunup kafasını salladı. "Biraz müsade edermisin?" Genç kız anlayışla kafasını sallayıp onu ardında bırakıp uzaklaştı.
Ferit bakışlarını mezar taşında ki isimlerde gezdirdi.
Ferit Mengi D.T 1963- Ö.T 1986
Kürşad Ertürk D.T 1961-Ö.T 1986Kürşat'ın ismini görünce ağzından bir hıçkırık kaçtı. Göz yaşları sicim gibi akıyordu. Hiçbir zaman bu kadar acı çektiğini hatırlamıyordu. Göğsünde o kadar büyük bir boşluk vardı ki kaç yıl geçerse geçsin hiçbir şekilde dolmazdı.
Bacakları artık onu taşıyamaz hale gelince dizleri üzerine çöküp kafasını mezar taşına yasladı. "Özür dilerim" sesi alçak ama duygu yüklüydü. Üst üste tekrarladı kendini. "Özür dilerim özür dilerim özür dilerim..." Kaç dakikadır bu haldeydi bilmiyordu. Zamandan soyutlanmış gibi kendi alemindeydi. Bütün dış seslere kendini kapatmış sadece o ve Kürşat vardı.
Uzun uzadıya çalan telefonun sesiyle anca gelebildi kendine. Elleriyle yüzünü silip yavaşça yerinden doğruldu, ardından diz kapaklarını sertçe silip elini cebine attı. Çalan telefonu açıp kulağına yasladı.
"Siktin telefonu amına koyayım ne var" mezarlıktan çıkmak için çıkışa doğru ilerlerken sinirle telefonun öbür ucundaki adama sövdü. "Olum nerdesin lan sen Tufan abi seni soruyor" Yüzünü sertçe sıvazlıyıp ilerde onu bekleyen genç kızın yanına doğru ilerledi. "Tamam geliyorum yarım saate." diyip telefonu arkadaşının yüzüne kapattı.
Genç kız banktan kalkıp ona doğru ilerleyen adamı bekledi. Gözleri kızarmıştı ağladığı apaçık ortadaydı. Ama o sağlam duruşundan hiç taviz vermiyordu. "Seni eve bırakayım benim önemli bir işim çıktı.Önemli birsey olduğunda mutlaka ara beni " dedi tek düze bir sesle. Alev başını sallayıp onu onayladı.
Genç kızı evine bırakıp arkadaşlarıyla hep toplandıkları mekana gitti. Tufan abinin adı geçse akan sular dururdu. Onlar için sözü geçen büyüklerinden biriydi. Hatta Ferit hastanede yattığı süre boyunca onunla bizzat kendisi ilgilenmiş bütün masrafları kendi cebinden ödemişti. İçeri girdiğinde Samet karşıladı onu. "Hiç gelmeseydin bra." Üstündeki montu çıkarıp grubun toplandığı köşeye ilerlerken bakışları Tufan abisini aradı. "Geldim işte olum Tufan abi nerde." Samet köşesine yayılıp ona oturacağı bir alan açtı kalabalık ortamdan. "Yeğeni gelmiş onunla ilgileniyordu, gelir birazdan." dedi umursamazca.
Ferit diğerleriyle selamlaşıp yerine oturdu. "Hayırdır nerden çıktı bu yeğeni, onun kimsesi yok diye biliyordum."
Genç adam önündeki paketten bir dal sigara alıp Ferit'in önüne itti. "Valla bra muhtemelen senin benim çıktığımız yerden çıkmıştır. Daha bende görmedim Mucolar söyledi bana da." diyip sigarasını tutuşturdu. Ferit ensesine gelişi güzel bir tokat savurup gülümseyerek önündeki pakete uzandı. Bu kürdoda olmasa hayat dahada çekilemez olurdu diye düşünmeden edemedi.
Daha bir kaç fırt çekemeden kapıdan heybetle çıkan adamla sigaralarını küllükte söndürüp yerinde dikleştiler.
Tufan bir kaç saniye gözlerini gençlerde gezdirip Feritte durdu. Çatık kaşları yumuşayıp yüzünde hafif bir tebessümle genç adama kafa işareti yaptı. Komutu alan Ferit hızla yerinden kalkıp onu çağıran adama doğru hızla ilerledi. Yanına varınca adam elini omzuna koyup sıktı. Feriti ayrı severdi. Bunu herkes bilirdi. Elinde büyümüştü adamın. "Ferit aslanım seni yeğenimle tanıştırayım, gel bakalım" diyip odaya yöneltti adımlarını.Kapıyı açıp saygıyla adamın girmesini bekledi ardından onu takip edip o da içeri girdi. Bakışları deri koltukta oturan adama değince sanki beyninden vurulmuşa döndü. Bir saniye dahi olsun gözünü ondan ayırmayan adama şaşkınlıkla bakıyordu. Bu nasıl olabilirdi. Şuan hayal alemindemiydi. Yoksa beyni ona oyunmu oynuyordu. "Bu aslan parçası benim öz be öz yeğenim Kürşat" yanındaki adamın sesi sanki cam fanusun içinden geliyormuşçasına boğuktu.
Koltukta oturan genç adam ayaklanıp ona doğru adımladı. Elini uzatıp bir an bile bakışlarını kesmeyerek "Demek o meşhur Ferit sensin" dedi alaylı bir gülüşle. Sesi bile aynıydı. Bakışları, yüzü, boyu, bu gerçektende olabilirmiydi. Bir insan bu kadar benzeyebilirmiydi. Peki ya ruhu onun sevdiği adama mı aitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERİT (GAY)
FantasyNe yani ben 1986 yılında gôtünü veren bir ibnemiydim hemde ülkücü bir adama..