Boynumu daha da sıkan kolla nefes alışlarım zorlaşıyordu. Öyle bir sıkıyordu ki beni öldürmek isteyecek kadar nefret dolu olması şaşırtıyordu. Çünkü bu olaylardan önce gözlerimin içine bakardı. Kardeş gibiydi, elbet bütün hatayı ona yuklemiyorum ama ben nerden bilebilirdim ki o kızı seviyor olabileceğini.
"Uzaklaşın yoksa beynini patlatırım bu ibnenin." Gür sesiyle haykırdı. Delirmiş gibiydi. Kürşat'la göz göze geldik, çaresiz duruşuna karşın öfkeyle Ali'ye dikmişti bakışlarını. Elinden gelse şuracıkta alırdı canını. Gözleri bende duruldugunda dahada çatıldı kaşları.
"Namusumu iki paralık etmenin cezasını caninla alacağım çocuk!" Kazım amca tehditkâr konuştukça sırtımda hissettiğim kalp atışları dahada ritminden şaşıyordu.
"Kızını bu ibneye verseydin asıl o zaman iki paralık olurdu namusun, bu piçin ne halt olduğunu bilmiyorsun Kazım efendi."
Tedirgin olmuştum istemsizce bu şeref yoksunu her haltı dokucekti ortaya. "Kes sesini lan" Kürşatın gür sesiyle tüylerim diken diken oldu. Bu içinde bulunduğum sikimsonik vaziyetin hemen bitmesi için her şeyi yapardım.
Kulağımın dibinden gelen gür kahkahayla yüzümü ekşilttim. Amına koyduğumun piçi kulağımı sikmişti. Kazım amca sinirle havaya bir el ateş etti. "İbne dediğin adam sen gibi zorla kız kaçırmadı ebeni siktiğim. Karı gibi o ibnenin ardına sağlanacağına erkek gibi yüzleş benimle." dedi artık sabrı tükenmiş bir şekilde.
Ortam o kadar gergindi ki silahlar her an patlamaya hazır tutuluyordu. İçimde garip bir his oluştu o an, gözlerimi Kürşat'a çevirdim sonra neden bilmiyorum ama o an ona doya doya bakmak istedim. Sanki bir daha hiç bir zaman o gözlerini bu kadar net göremeyecek gibiydim. Kürşat gözlerimin içine bakıp sanki ne hissettigimi anlamış gibi kafasını hayır anlamında salladı. Göz bebeklerim istemsizce dolarken içimdeki his yoğunlaşıyordu. Ne kadar süre boyunca ona dolu gözlerle baktım bilmiyorum ama bir anda yükselen siren sesleriyle odak noktam değişti.
Polis araçları etrafımızı sardiginda mevzu artık dahada içinden cikilmaz bir hâl almıştı. Polislerin geldiğini gören Kürşat ve Kazım amcalar silahlarını derhal saklamaya calişsada nafile bir çaba olmuştu. Bir kaç polis onlara müdahale ederken Ali şerefsizi fırsatını bulduğu o bir kaç saniyede omzuma silah darbesi indirip beni yere serip derhal arkasına bakmadan kaçmıştı ağaçlık alana doğru.
Yerde ağrıyla kıvranırken Kürşatın ismimi haykıran sesleri kulağıma ilişti. Polisleri geçip bana ulaşmaya çalışıyordu. Ama iki polis tarafından sıkıca tutulduğu için çabası boşunaydı.
"İyiyim sakin ol" dedim ona hitaben. Bir kaç polis Ali'nin ardından giderken bir taneside benimle ilgilenmeye başladı.
Pek bir şeyim olmadığına kanaat getirip benide Kürşat'ların yanına götürdü.
Kazım amca polise öfkeli öfkeli olanları aktarırken bakışları benden ayrılmayan Kürşatın yanına geçtim.
"Canımdan can gitti sana bir şey olacak diye güzel gözlüm." Kısık sesle söylediği şeyi ben bile zor duymuştum.O kadar şefkat doluydu ki bakışları herhangi bir temas kurmamak icin kendini zor tutuyor gibiydi. "Ne yalan söyleyeyim bir daha o kara gözlerine hiç bakamayacağım zannettim. Ölüm gibiydi." dedim alçak sesle. Elini kaldırıp yüzüme yaklaştırmak istedi ama bir kaç saniye havada durdu eli. Sonrada dokunamadan indirdi.
"Ölümü anma sevgilim, daha yaşayacak cok yılımız var." Ses tonu o kadar yatıştırıcıydı ki biraz daha konuşsak bugün yaşanan her şey kafamdan resetlenirdi. Onun sadece bana karşı olan bu merhametli hali dünyanın en güzel lütuflarındandı.
Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından topallayarak iki polisin kolları arasında bize doğru gelen Ali'ye döndü bakışlarımız. Sanırım ayağına sıkmışlardı. Acıyla inlerken bile acımıyordum bu haline haketmisti.
"Orospu çocuğu!" Kazım amca polislerin arasından bir anda sıvışıp Ali'ye doğru bir yumruk savurdu. Onunla birlikte gelen bir adamda aynı şekilde Ali'ye saldırınca ufak çaplı bir kargaşa yaşandı. Aramızda pek bir mesafe yoktu. Herşey önümüzde yaşanıyordu. Polisler ellerindeki coplarla onlara vurup ayırmaya çalışıyordu.
Bir el silah sesi yükseldi. Ali'nin delirmiş gibi herkese silah doğrultmasına karşı Kürşat elini göğsüme atıp beni ardına saklama çabasına girdi. Herkes bir anlık şaşkınlıkla yerinde donakaldı. "Sakin ol yanlış bir şey yapma." Polislerden biri Ali'yi sakinleştirmek için ona hitaben konuşmaya başladı.
"Ferit ardımda dur " Kürşat bir an bile olsa gözünü ondan ayırmıyordu. Onu dinlemeyip yanında durdum. Karı gibi saklanicak halim yoktu. "Saçma sapan konuşma Kürşat iyice karı muamelesi yapıyorsun bana" kafasını bana çevirip çatık kaşlarıyla bir kaç saniye gözlerimde duruldu. Gayet ciddi olduğumu farkedince kafasını sallayıp önüne döndü.
"Hele şu iş hallolsun bu inadının hesabını ayrı sorucam sana"
İşaret parmağımı serçe parmağına dolayıp onunla küçük bir temasın içine girmek istedim. Böyle küçük bir dokunuş bile çatık kaşlarını yumuşatmaya yetmişti. Ama sonra parmağımı ayırıp bu sefer ellerimizi tamamen birleştirip bacağı ardında gizleyince heyecanla kalbim titredi.
Baş parmağımla elinin üst kısmını yavaş yavaş oksarken bir an önce şu piçin teslim olması için yerimde sabirsizca durup beklemeye başladım.
Sanki ondan bahsettiğimi anlamış gibi silahı bana dogrultunca Kürşat elimi daha da sıkıp imkanı varmış gibi bana siper olmaya çalıştı.
"Herşey senin yüzünden oldu zaten eğer ölüceksem de öbür tarafa senide götürücem piç!"
Bir anda yükselen silah sesiyle göz kapaklarim kapandı. Herşey o kadar ani gerçekleşmişti ki polislerin Ali'ye sıkması Kazım amcanın bana doğru koşması ama sadece içlerinden birinin bakışı beni darma duman etti. Kürşat dehşetle bakıyordu bana. Gömleğimden akan sıvı ile bakışlarım göğsüme indi.
Ayaklarım artık beni taşıyamaz hale gelince diz kapaklarım üstüne düştüm.
Kürşatta hemen yere çöküp elini göğsüme attı. Başımı dizlerine yatırıp elini göğsüme bastırdı. "Derin derin nefes al yavrum" başımda toplaşan kalabalıktan sadece ona ve sesine odaklıydım. Sanki dünyada sadece o ve ben vardım. Bana bir şeyler söylüyordu ama zaman geçtikçe seside uzaklaşıyordu. Bir süre sonra görüntüsüde bulanıklıklaşmaya başlayınca derin bir uyku bedenime yayıldı. Göz kapaklarımı artık açık tutmakta zorlanıyordum. Önümdeki silüet tamamen karanlığa evrilince usulca kapadım gözlerimi derinden bir haykırışla ismimi haykırdığını duysamda açamadım gözlerimi. Sanki bir uçurumdan düşüyormuş gibi boşlukta hissettim kendimi defalarca kez düşüyordum ama bir türlü yere çakılamıyordum..
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmr sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Beklide bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERİT (GAY)
FantasiNe yani ben 1986 yılında gôtünü veren bir ibnemiydim hemde ülkücü bir adama..