AYRILIK

330 10 9
                                    

Yanımıza gelirken, ben çoktan Can'a "Bu kadar yeter" diyerek ondan ayrıldım

Ahmet, hızlı bir şekilde geldi ve Can'a kafa attı. Can başta afallasa da sonra o da yumruk salladı ama Ahmet yumruğunu geri püskürtüp kendi yumruğunu attı.

İnsanlar Ahmet'i zar zor uzaklaştirırken telefonunu çıkarıp bana mesaj attı: "Burada kan çıksın istemiyorsan binanın arka tarafına gel." O giderken ben de Can'a "İyi misin?" dedim.

"İyiyim, niye böyle bir şey yaptı durduk yere?" Can'ın burnuna pansuman yapan Tülay teyze, "Niye olacak, mafya işte. Bir ardaya bak, bir de Ahmet'e kardeş olduklarına inanır mısın?" dedi. Ben Ahmet'i daha fazla sinirlendirmemek adına salondan çıkarken hâlâ Tülay teyzenin "Elleri kırılsın" yakınmalarını duyuyordum.

Sokağın soğukluğuyla kabanımın kuşağını bağlarken kolumdan çekildim. "Senin Can denen itin kollarında ne işin var?"

Kolumdan fazla sert olmadan tutuluyordum. "Sakin olur musun biraz?"

"Olamam, ben daha seni insanlar icinde kollarıma alamıyorum ulan. o herif kim oluyor da seninle dans ediyor?"

"Başta seninle anlaştığımızı hatırlıyorum, beni kısıtlamamak konusunda."

"Ha, sen adamların kollarında dans edeceksin, ben de hiçbir şey yapmadan duracağım yani."

"Biraz medeni olabilirsin."

"Benim medeniyet kavramımda böyle bir şey yok Sevde, sen de hareketlerine çeki düzen vereceksin"

Plan dâhilinde bile olsa buna katlanmayacağım.

"Sana şans vermekle büyük hata etmişim." Kollarıma daha sıkı sarıldı. "Ne demek bu?"

"Senden ayrılıyorum."

Kollarından kurtulup Ahmeti ardımda bırakarak Eve geldim ve Nermin Hanım'ı gönderip kendime tatlı yapmak için mutfağa girdim.

Keki çırparken Ahmet'in söylediklerini düşünüyordum. Bunları söyledikten sonra yerden bir taş alıp kafasına neden vurmadığımı düşünüyordum. Keki fırına verdim.

Anahtar sesi duyunca kapıya gittim, abimler gelmişti. "Vallahi bugün çok yorucuydu, ayaklarım şişti. hemen yatacağım," diyen annem babamla birlikte yukarı çıktı.
Ben de tekrar mutfağa gidip keke bakmak istedim.

"Ahmet, niye Can'a vurdu, sen bir şey biliyor musun?" diye sordu abim, tezgahı temizlerken anlamazlığa vurdum.

"Bilmem,"

"Sen gittikten sonra Can'ın burnu çok kötü şişti, keşke çocuğu öyle bırakmasaydın. Sen niye erken gittin ki?"

"Karnım ağrıdı biraz," dedim, arkamı dönemiyordum abim anlamasın diye.

Fırından ses gelince, "Aa, kek olmuş, hadi yiyelim," dedim ve iki tane servis açtım.

"Cemre'yle resim konusunda tartıştık," dedi sıkıntıyla. Devam etmesini bekledim, "bir erkegin nü resmini cizecekmis " diye ekledi.

Kahkaha atmaya başladım. "Abi, Allah aşkına saçmalama, kızın işi bu. O kadar peşinden koştun, bu kadar küçük bir şey için vaz mı geçeceksin?"

"Ne vazgeçmesi, ben Cemre'den ölsem vazgeçmem."

"Belki o senden vazgeçer." Dedim iliskisine sahip çıkması icin

"Geçer mi?" diye çok masum bir şekilde sordu.

"Bu konuda anlayışlı olursan vazgeçmez belki," Son lokmamı ağzıma atarken telefon çalmaya başladı.

SOYKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin