Bölüm 9

100 12 5
                                    

Multi: Kerem

Arkasından bakakalmıştım ağzım açık bir şekilde. Sürekli bir yerlerden çıkıyordu. Artık piskolojim bozulmaya başlamıştı. Gelen her sese Kerem mi acaba diye bakar olmuştum. Yoldan geçen herkesi Kerem sanar olmuştum. Bir an önce onunla konuşmalıydım. Yoksa bu gidişle sonum ya akıl hastanesi ya da mezardı. Çünkü Kerem beni yaşatmıycak gibi görünüyordu.
Girayla Ahsen teleferikten inip beni gördüler. Hala yerde hortlak görmüş gibi oturuyordum. Hortlak görmeyi tercih ederdim şuan açıkcası. Koşarak yanıma gelmeye başladılar. Kafamı sağa sola sallayıp kendime geldim. Elimden destek alıp ayağa kalktım. "Ne oldu Derin düştün mü?" Dedi Giray endişelice. "Evet." Dedim şaşkınca. "Bir yerin mi acıdı?" Dedi tekrar. "Kızım şoka mı girdin?" Dedi Ahsen elini gözümün önünde sallayarak. "Hayır iyiyim ama Kerem burada." Dedim bakışlarımı yerden kaldırıp ikisinin arasında gezdirerek. Ikiside çok şaşırmıştı. Hiç beklemiyorlardı buraya gelmesini. Giray'ın çenesi kasılırken , Ahsen'i telaş sarmıştı. "Istersen gidebiliriz Derin." Dedi Giray. "Hayır istemiyorum. Tatilimizin içine etmesine izin vermeyeceğim." Dedim kararlı bir şekilde. "Hem belki konuşabilirim onunla." Diye ekledim. "Ne konuşması?" Dedi sertçe çenesi dahada kasılırken. Benim için endişeleniyordu ama bir şekilde konuşmam gerekiyordu. "Sürekli beni takip mi etsin? Nereye kadar gidecek? Ortada bir yanlış anlaşılma veya yalan var. Her neyse bir an önce ortaya çıkmalı." Dedim direk. Kendimden emin bir şekilde. Nedense Keremle yüzleşme fikri beni ürkütmüyordu. "Seni yalnız göndermem biliyorsun." Dedi Giray. "Ortada bir şey yok zaten sadece konuşmam gerekiyor dedim." Dedim şimdilik sakinleştirmek için. Konuşma fırsatı yakaladığım zamanda tek başıma konuşmam gerektiğine ikna ederdim. "Ama o herifin sağı solu belli olmuyor. Konuşmanı istemiyorum." Dedi sinirini yatıştırmaya çalışarak. "Isteyip istemediğini sormadım zaten." Dedim bir anda ve sonrada dediğime pişman oldum. Birden çıkmıştı ağzımdan. Gözlerinden kırıldığını anlayabiliyordum. Çok kötü hissetmiştim kendimi. Benim üzerime titreyen birisine bu kadar düşüncesiz ve kaba konuşmam salaklıktı. "Ben neyinim ki zaten senin? Haklısın kusura bakma." Dedi gözlerime bakıp soğuk bir ifadeyle. Yer yarılsada içine girseydim keşke. Giray'ı kırmak hayatta isteyeceğim en son şey bile değildi. "Öyle demek istemediğimi biliyorsun." Dedim yavaşça. Suçluluk hissediyordum kendimde. "Sorun değil. Ben kaymaya gidiyorum." Deyip kayarak uzaklaştı hızlıca. "Hay dilimi eşşek arısı soksun." Dedim Ahsen'e dönerek. "Malım ben ya katıksız hemde." Diye ekledim. "Evet malsın ama orası ayrı konu. Piskolojin bozuldu seninde peşinde bir piskopat var. Dengesiz davranman normal bir şey , şuan kırıldı ama anlayışla karşılar merak etme." Deyip sırtımı sıvazladı. "Umarım." Dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Çünkü gerçekten Giray'ı kırmak istemem." Diye ekledim. "Biliyorum canım Giray da biliyor zaten." Dedi kendimi iyi hissetmem için. Moralim bozulmuştu. Ahsenle birlikte kaymaya başladık. Kerem belasını unutup Giray derdine düşmüştüm. O benim için gözünü kırpmadan hayatını tehlikeye atardı benim yaptığıma bak diye düşündüm. Girayın gönlünü almak için sevdiği her şeyi aklımdan geçirmeye başladım. Zaten affederdi beni ama içinde hiç kırgınlık kalsın istemiyordum. Moralim bozulduğu için daha fazla kaymak istemeyip kayakları ve kıyafetleri teslim ettim. Bizimkilerin gelmesini bekledim. Tek amacımız kayak yapmaktı buraya gelirken. Birazcıkta eğlenmek. Ama yine başıma gelmeyen kalmamıştı. Eğlenmek dışında bütün duyguları yaşamıştım. Akşam için bara gitmeyi planlamıştık. Giray'ın gönlünü orda almayı düşündüm. Neler yapabilirim diye düşünürken Egemen geldi. "Ne zaman geldin sen?"diye sordu. "Oldu biraz." Dedim bakışlarımı yerden kaldırmadan. "Bi bana bak sen." Dedi elini çeneme getirip kafamı kaldırarak. "Ooo moraller sıffır sıffır sıffır sıffır. Anlat bakalım kim sıktı canını." Dedi yanıma oturup elini omzuma atarken. "Hiç kimse , ama ben sıktım galiba." Dedim suçlulukla. "Kimin?" Dedi gözlerime bakarak. "Giray'ın" dedim ellerimle oynayarak. "Anlatsana kızım tek tek sordurma işte." Dedi. "Kerem burada." Dedim söylemeyi unuttuğumu hatırlayıp. "Hani şu senin peşindeki. Piskopat olan." Dedi gözlerini pörtleterek. "Evet o. Işte ben onunla konuşmalıyım dedim. Giray da konuşmanı istemiyorum dedi. Sana sormadım dedim bende sonra ben kimim ki zaten pardon dedi gitti." Dedim bakışlarımı yerden kaldırmadan. Anlattıkça kendime olan sinirim artıyordu. "Öküz müsün kızım sen ya?" Dedi. "Evet öküzüm." Dedim bende. "Sana süpriz hazırlıyordu. Her şeyin içine sıçmışsın." Dedi bana bakarak. "Ne süprizi?" Dedim kafamı kaldırıp. "Ne süprizi? Süpriz mi dedim ben?" Dedi birden şaşkınca. "Evet süpriz dedin. Ne süprizi söylesene." Dedim merakla. "Yok süpriz müpriz dilim sürştü benim." Deyip ayağa kalktı. Bende üstelemedim. Daha sonra öğrenirdim. Zaten yapacağı varsa bile artık yapmazdı. O ne hayaller kuruyordur benim yaptığıma bak. Sude ve Ahsen'de üzerini değiştirip geldiler. "Hadi gidelim." Dedi Sude. "Giray?" Dedim hemen. "Bensiz takılın siz dedi." dedi. Oflayıp kalktım. Eve gidip uyumak istiyordum. Saatlerce bu dünyadan uzaklaşmak istiyordum. Belki güzel bir kaç rüya görürdüm. Ahsen'le Sude önden Egemenle ben arkadan yürüyorduk. "Sıkma canını be şişkom. Giray anlayışla karşılar zaten." Dedi. Her zaman şebeklik yapıp beni güldürürdü ama bu sefer ciddiydi. Garibime gitmişti bu hali. "Neredeymiş haberin var mı?" Dedim merakla. "Söylemedi ama tahminim var." Dedi. "Gidelim mi yanına?" dedim gözlerim ışıldayarak. "Tamam gidelim. Ahsen'le Sude bara geçsin bizde Giray'ı alıp gideriz yanlarına." Dedi. Şimdiden sevinmiştim.
Eve gidip üzerimizi değiştirdikten sonra Egemenle çıktık. Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu. "Nereye gidiyoruz?" Diye sordum. "Gidince görürsün." Dedi hafifçe gülümseyip. Evlerden baya uzak bir yere gelmiştik. Dağın kenarıydı bir tarafı uçurum gibi ama aşağıda deniz vardı. Uçurum gibi olan yerin kıyısına oturmuştu. Dalmış gitmişti. Yanında bir sürü boş bira şişesi vardı. Yanına kadar gelmiştik hala geldiğimizi farketmemişti. Bizi görünce elindeki şişenin dibinde kalanını kafasına dikip bitirdi. Sarhoş olmuştu galiba kafasını tutmakta zorlanıyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamışmıydı yoksa? Bende Giray'ın yanına oturup ayaklarımı aşağı sarkıttım. Fazlasıyla yüksekti. Aşağı bakmamaya çalıştım. Egemen bizi yalnız bırakıp biraz uzaklaştı. Sarhoş haliyle burada oturması hiç iyi değildi. En ufak bir hareketinde dengesini kaybederdi. Devamını düşünmek bile istemiyordum. "Neden geldin?" Dedi gülmeye çalışarak ama gülememişti. Gözlerindeki hüzün kırgınlık hala taptazeydi. Onu böyle görmek içimi burkmuştu. "Giray özür dilerim. Ben öyle demek istemedim. Biliyorsun bu aralar baya ..." derken lafımı kesip devam etti. "Önemli değil ben kimim ki zaten?" Deyip uzaklarda gezinen gözlerini gözlerime çevirdi. Hemen dibimde olan gözler kilometrelerce uzak gibiydi

Derin yaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin